İtibar
İnsanlar itibarları için yaşarlar.
Ancak burada önemli olan itibar biriminin ne olduğudur.
Erdem midir?
Ahlak mıdır?
Başarı mıdır?
Güç müdür?
Aile midir?
Kredi midir?
Dürüstlük müdür?
Vergisini tam ve zamanında veren midir?
Saygınlık mıdır?
Daha sayabilirim! Ama asıl geçerli olanı sona sakladım: Para… Para…
Peki, para insanı itibarlı yapar mı?
Hem de nasıl…
Yani, ne kadar çok para, o kadar çok itibar mı?
Hayır, böyle demek istemiyorum. Yeteri kadar para, diyelim!
Şimdi asıl soruya geldik.
İtibarın birimi para olunca, hemen arkasından şunun tespiti lazım.
Bu para nasıl kazanıldı?
Bu çok önemli. Örneğin genelev patroniçesi Matild Manukyan, itibarlı birisi miydi?
Müthiş varlıklıydı. Aristokrat bir aileden gelmişti. Notre Dame de Sion, Fransız mektebinde okumuş, eğitimli biriydi.
6 kez vergi rekortmeni olmuştu. 500 dairesi, 50 dükkanı, bir oteli, 4 hanı, 4 yazlığı, 220 ticari taksi plakası, 37 genelevi, 40 binası, 2 fabrikası, Kalamış’ta yatı, bir Rolls-Royce, 4 BMW, 4 Mercedes’i vardı.
Kiracıları arasında Şişli Belediyesi, Şişli Adliyesi de yer alıyordu.
Bu malumattan sonra sorayım: Bayan Matild Manukyan itibarlı bir insan mıydı?
Tabii ki hayır!
Vergi kaçırmadan ve tam zamanında ödeyen, hayır işleri yapan, eğitimli ve başarılı bir işkadını olan Manukyan hiç de itibarlı bir insan değildi…
Ondan büyük yarar da görseniz, örneğin onu düğününüze davet eder miydiniz?
Herhalde hayır!
Peki, Amerika’da yaşayan tek oğlu ve varisi Kerope itibarlı mıdır?
Böyle bir annenin mirasını kabul eden birisi itibarlı olabilir mi?
Hayır!
O halde hemen anlaşalım…
Para, itibar birimidir ama o paranın nasıl kazanıldığı itibarın geçerli olup olmayacağının aynasıdır!
Anlaştığımıza göre soruları sürdürelim.
Beytülmala el uzatıp çalanlar; daha, daha, daha fazla rant için kaks peşinde koşanlar, kentin imarını haşat edip trilyonlar kazananları, çok paraları olduğu için itibarlı mı kabul edeceğiz?
Kara parayı inşaatlarda aklayanları, ihracatta vergi iadesi için her türlü naneyi yiyenleri, kaçakçıları da mı itibarlı addedeceğiz?
Bu konuyu tartıştığım arkadaşıma öfkelenerek, “Ne yani, hırsıza itibarlı mı dememi istiyorsun?” diye serzenişte bulununca ummadığım bir yanıt aldım:
“Evet, öyle diyeceksin! Çünkü onlar itibarlıdır!”
“Nasıl yani?”
“Şöyle düşün, mantalite şöyle, o paralı adam gelir bizden alış veriş yapar, kazandığını harcar, biz de yaranlanmış oluruz! Parasız adamı neylemeli? Nereden bulduysa bulmuş, saa ne!”
Bu yorum hayati önemde. Bizim insanımız böyle düşündüğü için dürüst insanla, hırsızın itibarı arasında pek bir fark yok!
Eh, fark olmayınca da…
Açlık fakirleri doyuramadığımız için değil, zenginleri doyuramadığımız için bitmiyor.
Kilis bunları haketmiyor…
Facebook’ta paylaşılan önemli bir yorum.
Türkiye Cumhuriyeti vilayetlerinden Kilis hakkında…
1. ABD ve Rusya, sınırımızı PYD’ye vermek üzere anlaştı.
2. Biz güya Rusya’ya posta koyduk, uçak düşürdük.
Şimdi uçaklarımız kendi sınırlarımızda dolaşamıyor. (Uçak düşürülmesi öncesi ve sonrası Kilis'te yaşayan akraba ve dostlarımın kesin gözlemidir.)
3. IŞİD sınırdan geçen hareketli araçlardan rastgele Kilis merkezi vuruyor.
4. Kilis’teki öğrenciler ve aileleri çocuklarını başka yere nakletmenin yollarını arıyor.
5. Kilis’teki memurlar evlerini satmaya çalışıyorlar. Hedefleri Kilis’ten gidebilmek.
6. Kilis’te roket mermilerinin daha çok Suriyeli’ye isabet etmesi metrekareye düşen Suriyeli sayısındaki fazlalıktır.
7. Günlük ortalama bir roket ya da top mermisi düşen Kilis’te güvenlik güçleri kendilerini ve amirlerini korumanın yanında halkın korunabilmesi ve yurt savunması için adım atmalıdırlar.
8. Kilis ekonomisi ileride telafisi imkansız sorunlarla karşı karşıyadır.
Valisinin abdestsiz dışarı çıkmadığı açıklaması, iyi incelenmeli ve vatan toprağı Kilis için tedbir alınmalıdır…
Kilis’te akrabalarım ve dostlarım var, onlar için endişeleniyorum. Yetkilileri göreve davet ediyorum.