Hiç kimse bir ada değildir…

YAYINLAMA: 23 Haziran 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 23 Haziran 2016 / 20.00

Bir zamanlar üzerinde güneş batmayan Birleşik Krallık Avrupa Birliği’nden çıkmak için bugün referanduma gidiyor.

Birleşik Krallık dediğimiz dört ülke: İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda, dünyanın en büyük ikinci ekonomik bloğu olan AB’den çıkma kararı alabilecek mi, bugün belli oluyor…

 

Oylamanın atbaşı olacağı biliniyor. Bu nedenle olumlu/olumsuz propagandalar çok önemli. Medya da zaten ikiye bölünmüş durumda. Muhafazakar basın AB’de kalmayı savunurken, İşçi Partisi ve ‘Önce Britanya’ partisi taraftarı basın da Brexit, yani çıkalım diyor.

 

Kimsenin aklına gelmeyen bir şeyi hatırlatarak başlayayım.

İngiltere, iki kez tam üye olmak için başvurduğu AB’ye Fransızlar’ın vetosu yüzünden giremedi. Ancak üçüncü denemelerinde girdiler. O da tam değil! Farklı bir statüye sahipler; Euro-Para Birliği, Schengen-Vize Birliği, Avrupa sosyal Şartı ve Temel Haklar Şartı gibi AB’nin tüm üyelerini bağlayan düzenlemelerin dışındalar.

 

Peki, dertleri nedir?

Şu dört maddenin üzerinde yoğunlaşıyor:

1. Ekonomik yönetişim (Senede AB bütçesine 17 milyar Sterlin veriyorlar. Ağır geliyor!)

2. Egemenlik (Üzerinde güneş batmayan imparatorluk hep lider olmak istiyor. Ama AB’nin lideri Almanya!)

3. Rekabetçilik

4. Göç

 

Bu 4 maddenin kendilerini en çok rahatsız edenin ‘Göç’ olduğu bilinen bir gerçek. Zaten Türkiye’yi de bu yüzden dillerine doluyorlar! Bu konuda fikir yürütmeden önce size bir-iki küçük veri sunacağım.

İngiltere’nin nüfusu 2011 yılında 53 milyon iken, 2016’da 65 milyonu geçtiği düşünülmektedir. İngiltere’de son yıllarda yaşanan hızlı nüfus artışının göç kaynaklı olması tedirginlik yaratırken ülke nüfus politikalarını da şekillendirmektedir.

 

İngiltere’nin başkenti Londra’nın nüfusu ise üzerinde durulması gereken istatistiklere sahip. En son verilere göre 8 milyon 615 bin 248 olan Londra nüfusunun; (*)

1.Londralılar’ın yüzde 37’si İngiltere dışı doğumlu.

2. Nüfusun yüzde 44’ü siyahi ve etnik azınlıklardan oluşuyor.

Daha dün tanıştığım bir genç, Antepli ailesi İngiltere’ye göç ettikten sonra doğmuş. Türk asıllı İngiliz gencinin Türkçesi sizin-benim gibi. Oyunu mail/posta yolu ile ‘AB’de kalalım’ diye kullanmış.

 

Tahmin edeceğiniz gibi bu tablodan muhafazakar İngilizler ziyadesiyle rahatsızlar. Nasıl olmasınlar ki, yukarıdaki yüzde 44, 2038 yılında yüzde 55 oluyormuş.

Antep’in nüfusunu da Suriyelilerle birlikte 2 milyon olarak hesaplarsak, bunun yüzde 25’i dış göç. Ancak, Antep doğumlu olmayanların oranının ise, tam bilmemekle birlikte hayli yüksek olduğunu tahmin ediyorum.

Suriyeliler’in doğum hızını düşünürsek, 10 seneye kalmaz yarı yarıya oluruz diye tahmin ediyorum.

Bunları yazmamın nedeni, korkunun ecele faydası yok! Dünya değişiyor; her ne kadar 21’inci yüzyıla ‘Terör Yüzyılı’ deseler de benim görüşüm 21’inci yüzyıl ‘Göç’ yüzyılı olarak tarihe geçecek!

Göçü tetikleyen üç ana neden var; terör, hukuksuzluk ve fakirlik veya gelir adaletsizliği.

 

İngiltere’ye dönelim…

Bizimle, Türklerle çok uğraşıyorlar! Ama dinle ilgisi yok. Mesele bizim İngiltere’yi göç yoluyla istila edeceğimizden korkuyorlar.

Ama bu konuyu kurcalayanlar sahtekar ve yalancı! Bunu ben söylemiyorum. Bunu;

"Olumlu ve vatansever bir karar vermeniz ile AB’de kalma yönünde oy vermeniz için size çağrıda bulunuyorum" diyen Londra Belediye Başkanı, Pakistan asıllı müslüman Sadiq Khan söylerken Türkiye aleyhtarı ve Brexit taraftarı selefi Ali Kemal’in (1922 yılında İzmit tren istasyonunda halk tarafından linç edilerek öldürülen yabancı işbirlikçisi bir gazeteci ve siyasetçi) torunu Boris Johnson’a da gönderme yapıyor:
Kapanmayan bir ‘nefret projesi’. Türkiye AB'ye üye olmanın eşiğinde değil, daha önce Türkiye hakkında böyle konuşmuyordun! Ne değişti? Yalan söyleyerek, korkutarak halkını aldatıyorsun!"

 

En son yapılan ciddi anketlerde AB taraftarlarının yüzde 44, aleyhindekilerin ise oyu yüzde 42 gözüküyor. Gerisi, yani yüzde 14 henüz karar vermemiş.

Geçen hafta işlenen siyasi cinayet, AB yanlısı vekil Jo Cox’un sokak ortasında Avrupa Birliği karşıtı Neonazi taraftarı ‘Önce Britanya’ partisinin sloganını kullanan Thomas Mair tarafından katledilmesi referandumu nasıl etkileyecek belli değil.

 

Son olarak…

Çok sevilen İngiliz şair John Donne’ın 17’inci yüzyılda yazmış olduğu ve hiç unutulmayan şiirinde, “No man is an island/Hiç kimse bir ada değildir” derken, kimse tamamiyle kendi kendine yetemez, demek ister.

 

Benim tahminim bugün İngilizler, AB’ye devam kararı alacaklar.

 

(*) Hey gidi günler hey… Zeugma’nın nüfusu 70 bin iken, Londra’nın ki 13 bin 500 idi…

 

 

 

 

 Gelecekte var olabilmemiz için oy ver

 


Eğer Birleşik Krallık’a inancın varsa, AB’ye hayır de.

 


 Eğer Perşembe günkü referendum korku ile umut arasında bir seçimse, umudu seç.

 

 

Hiç kimse bir ada değildir…