Rıza Sarraf olayı…
Rıza Sarraf davasını merakla takip edenler veya takip etmek isteyip de olan biteni tam anlayamayanlar için işin özetini sunuyorum.
Yuter Özcan, 3 gün önce yapılan son duruşmayı Almanya’nın Sesi, Medya kuruluşu Deutsche Welle’ye (DW) değerlendirdiği haberi hem kısa, hem de her şeyi anlattığı için köşeme alıp ilgilenenlerle paylaşmak istedim.
Dolandırıcılık, kara para aklama ve İran'a uygulanan Amerikan yaptırımlarını delme suçlamalarından yargılanan Rıza Sarraf bugün hâkim karşısına çıktı. ABD'nin New York kentinde görülen duruşma yaklaşık 10 dakika sürdü. Hâkim Richard Berman bir sonraki duruşmanın 6 Eylül tarihinde yapılmasına karar vererek davayı erteledi..
DW: Davayı New York'ta izlediniz. Davada neler olup bitti bugün?
Yurter Özcan: Bugünkü davanın zaten süre olarak bir önceki celseye göre daha kısa olacağını baştan biliyorduk. Biliyorsunuz Rıza Sarraf'ın kefalet talebi geçen hafta reddedilmişti. Bugünkü celsenin de amacı, davanın ilerleyen süreçlerinde olacak gelişmelerin hangi tarihler üzerinden gideceğiydi. Bu ana kadar savcılıkla savunma arasında yapılan görüşmeler, bugün tekrar yazılı sürecin üzerinden sözlü olarak onaylandı. İki anahtar tarih var. İlk anahtar tarih 6 Eylül günü. Bir sonraki celse 6 Eylül'de olacak. 6 Eylül'de savunma makamı Rıza Sarraf'a isnat edilen suçların geçersiz olduğuna dair ispatlarını, görüşlerini bildirip davanın niçin düşmesi gerektiği yönünde beyan ve görüş bildirecek.
DW: Bir de 23 Ocak tarihi dile getiriliyor...
Özcan: Evet, eğer savunma makamı bu beyanlarda, görüşlerinde başarılı olamazsa, davanın esas jürili yargılama süreci de 23 Ocak'ta başlayacak. 23 Ocak'ta yargılama başlarsa yaklaşık 1 aylık jürili bir yargılama süreci öngörülüyor.
DW: Kamuoyunda Rıza Sarraf suçlarını itiraf edecek, mahkemeye bilgiler verecek ve işbirliği yoluna gidecek kanısı var. Tarihlerin belli olması, bu değerlendirmeyi doğruluyor mu?
Özcan: Şöyle, zaten bizim görüş aldığımız Amerikalı hukuk firmalarının bize bu sürecin en başında verdiği görüş: Bu tür davaların yüzde 90'ından fazlası anlaşma yoluna gidiyor. Yani sanıklar bazı bilgileri verip bazı şeyleri itiraf ettikten sonra hapis ve para cezası yolunda anlaşma yoluna gidiyor. Bu tür davaların yüzde 90'ından fazlası öyle olmuş. Bunda da benzeri bir şey beklemek öngörülebilir. Ama şu an itibarıyla hemen (Rıza Sarraf) bir şey itiraf edecek ya da anlaşmaya gidecek diye düşünmemiz için bugün bir görüş bildirilmedi. 6 Eylül'deki duruşmada Rıza Sarraf'ın avukatları bu süreci tamamen çürütme amacıyla hareket edecekler. Yani ilk önce isnat edilen suçların neden doğru olmadığı yönünde bir savunma sürecine girecekler. Bugün de zaten duruşmada belirttikleri şuydu -her iki tarafın da kabul ettiği bir şey o- incelenmesi gereken 100 binlerce e-mail, 100 binlerce banka havalesi ve banka işlemi var. Bunların da incelenmesi çok uzun zaman alacağı için, her iki taraf da bu fikirde olduğu için, takvimde ortak tarihlere karar alınması noktasında hemfikir oldular.
DW: Bu e-mailler üzerinde bir inceleme yapacak mahkeme…
Özcan: Evet, hem savunma makamı hem de savcılık makamı bir inceleme yapmak zorunda. Bu süreci uzatacak detaylardan bir tanesi de bu e-maillerin çoğunun İngilizce olmaması. İngilizceden başka bir dilde olmasından ötürü beklenenden daha da uzun bir süreç alacağı görünüyor. Yani yaz boyunca o hazırlığı yapacak savunma makamı. İsnat edilen suçların doğru olmadığını ispat etmeye çalışacak, bu iddiaları çürütmeye çalışacak. Eğer 6 Eylül'de çürütebilirlerse dava düşecek, eğer çürütemezlerse, dava düşmezse 23 Ocak itibarıyla jürili yargılama başlayacak. Davanın sonucunda hâkim değil jüri kararı belirleyecek.
DW: Bu inceleme sonucunda davanın genişlemesi ihtimali var mı? Mesela davanın yolsuzluğa adı karışan 4 bakan ya da Türkiye hükümetinin başka eski üyelerini kapsaması gündeme gelebilir mi?
Özcan: Bizim de algıladığımız, bize de hukuk uzmanları tarafından iletilen, biliyorsunuz isnat edilen suçlar arasında terör sponsorluğu var, yaptırımların delinmesi var, Amerikan bankacılık sisteminin dolandırılması var. Özellikle terör sponsorluğu çok ciddi bir suç. Bugünkü celsede değil ama bir önceki duruşmada kullanılan teknik terim şebekeydi ve bu şebekenin de siyasi ve bürokratik bağları olduğu -zaten bu biliyorsunuz savcının da yargıca sunduğu belgelerle de sabit- davanın ilerleyip genişleyeceği öngörülebilir bir şey. Ama hangi isimlere kadar gider, hangi bürokratlara, hangi siyasilere gider o konuda bir şey kestirmek şu an için zor.
DW: Rıza Sarraf ile ilgili nasıl bir gözleminiz oldu bugün mahkemede?
Özcan: Genel bir gözlem olarak şunu söyleyebilirim. Kefalet talebinin reddedilmesi sonrasında, sadece bir kişisel gözlem olarak, Rıza Sarraf'ın 2 Haziran'daki bir önceki duruşmaya nazaran daha moralsiz olduğu, daha fazla kilo verdiği, yani görüntü olarak da ciddi sıkıntılı bir süreçte olduğu görülüyordu. Ayrıca geçen davada kendisine destek olmaya gelen arkadaşlarının bazıları bu sefer gelmedi. Yine ailesinden de kimse yoktu. Türkiye'deki avukatı ve İran asıllı iki arkadaşı vardı. Bugünkü kısa celseyle ilgili paylaşabileceğim kısa izlenimler böyle.
DW: Bu gözlemlere dayanarak Rıza Sarraf açısından duruşma sürecinin iyi yönde gitmediği söylenebilir, öyleyse?
Özcan: Evet, yani kefalet talebinin reddedilmesi tabii ki ciddi bir moral bozukluğu oldu. Ki hem savcılık makamı hem de Rıza Sarraf'ın avukatları karşılıklı çok ciddi argümanlar ortaya koydular. Ama Rıza Sarraf'ın kaçma riskinin çok yüksek olduğu konusunda savcılık makamı hâkimi ikna etmiş gözüküyor.