Değer mi?

YAYINLAMA: 20 Temmuz 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 20 Temmuz 2016 / 20.00

 Şu olayın vehametine bakar mısınız?

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, kamuoyunun takdirlerine sunulmak üzere şu yazıyı gönderdi:

 

30 Mart 2014 yılında göreve geldikten sonra yapmış olduğumuz tespit ve değerlendirmeler sonucunda Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde Paralel Yapı ile bağlantıları tespit edilen 6 daire başkanı ve üstü, 11 şube müdürü, GASKİ Genel Müdürlüğü’nde 5 daire başkanı ile üstü ve 8 şube müdürü bir kısmı emekliye sevk edildi, bir kısmı da görevlerinden alınmıştı.

15 Temmuz 2016 tarihinde milli iradeye darbe teşebbüsü sonunda yapmış olduğumuz değerlendirmeler neticesinde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nde 2 daire başkanı ve 1 şube müdürü, GASKİ Genel Müdürlüğü’nde 2 genel müdür yardımcısı, 3 daire başkanı ve 1 şube müdürü görevlerinden alınmıştır.

 

Bu listede çok önemli bir eksik var, onu da ben tamamlayım.

Sakıt belediye başkanı Asım Güzelbey...

3’üncü dönem belediye başkanı olabilmek için çalmadık kapı, öpmedik el bırakmamıştı. Son gittiği Mehmet Özhesaki’nin ricası da Ankara’da geri çevrilmişti.

Nedeni için çok yorum yapıldı. Akçalı konuları bir tarafa bırakırsak, bugün daha net anlaşılıyor ki, cemaatla çok içiçe girilmiş.

Arkadaşlarımın verdiği bilgiye göre şu sıralar Kanada’daymış. Orada evi var. Bir de başkonsolosumuzla ortaklık işlettiği Lübnan yemeklerini sunan lokantası vardı. Yalnız orada değil, bizzat kendisinin ifadesine göre Estonya, Tallinn’de de çiftliği var.

Sürekli geziyor. Şu satırları kendisi yazmış:

Baltıkların Beyaz geceleri. İftar 22.50 de.

Hava ise soğuk ve yağışlı. Palmsede Alman Karı-kocanın birlikte işlettikleri Restoranttayız.

 

Herhalde şu sıralar Türkiye’ye gelmek istemeyecektir. Ortalığın yatışmasını bekleyecektir. Belki de...

 

Şu hale bakın! Bir zamanlar ‘b.kunu palta kesmeyen’ adamlar şimdi kaçacak delik arıyorlar!

Diyebilirsiniz ki; “Ama çok paraları var!..

Bence demeyin! Eğer o paralar helal kazanç ise, zaten bir yere kaçmanıza gerek yok. Göğsünüzü gere gere dolaşabilirsiniz, böyleleri yok mu?

Ama öyle değilse, kaçmanız ne işe yarar!

Yurt dışında yaşamak kolay mı?

Aile; çoluk, çocuk nereye gideceksiniz? Hele bir de arkanızda yaşlı ana-babanız varsa...

Haa, Amerika’ya kaçan yok mu?

Var! Ama ya arkasından söylenen laflar, hakaretler, beddualar... Değer mi?

Lanet olsun öyle paraya!..

Şu üç günlük dünyada sırf para için bu kadar lanetli lafı arkandan söyletmek için ya deli olmak, ya da gerçekten arsız olmak gerekir...

 

  

‘Batık’ ile ‘Çıkık’…

 

Hikaye özellikle bazı inşaatçılar için anlatılıyor.

Diğer bazı küçüklü, büyüklü işadamları için de anlatılıyor.

 

Batık durumda olanlar malum gruba giriyorlarmış; toplantılar, yeme-içme sonra derin sohbet faslı derken, batıklar, ‘çıkık’ oluyormuş!

İnsanların gözü fal taşı gibi açılıyormuş, “Yahu bu herif batıyordu, battıydı, ne oldu, nasıl oldu” derken ‘çıkık’lar mutluluk pozları veriyormuş.

 

Şimdi bunlar araştırılıyormuş!

Bu işler nasıl oluyor, araştıranlar neticeye ulaşırsa, haberimiz de olursa, duyururuz…

 

Cadı avı

 

Aslında bu konuyu dün yazacaktım, ama misafir gelince dün sütunum boş kaldı.

Sabahleyin, Cumhuriyet gazetesinde 9 sütuna ‘Cadı avı’ manşetini görünce canım sıkıldı. Ama okuyunca, benim değinmek istediğim konuya değinmediklerini görünce rahatladım!

 

Önce, ‘cadı avı’ ne demek onu yazmalıyım.

Tarihte Cadı avı; cadı olduğuna inanılan kimselerin yakalanması, yargılanarak veya yargılanmadan cezalandırılması. Tarihte (1480-1750) cadı avları genellikle cadıların yakılarak veya linç edilerek öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Günümüzde cadı avı kavramı daha çok, "fikirleri topluma tehdit olarak görülen kimselere karşı düzenlenen kampanya" anlamında metafor olarak kullanılmaktadır.

Amerika’da da ünlü McCarthy döneminde cadı avı vardı. İnsanlar birbirini ‘Komünist’ olmakla suçluyor, hapislerde süründürüyordu!..

 

Dilerim, cemaatçılık ülkemizde ‘cadı avı’na dönüşmesin.

Ancak, Türkiye’nin altı üstüne geliyor. İnanılmaz bir değişim yaşanıyor.

Ne ordu da subay kaldı, ne mahkemelerde hakim, ne de eğitimde öğretmen

Doğrusu kimse bu kadaını farketmemişti. Konuyu en iyi bilip uyaranlar bile bu kadarını tahmin edememişti.

 

 

Türkiye, bağırsaklarını temizliyor.

Şunu da bütün samimiyetimle itiraf etmeliyim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka dünyada kimse bu temizliği yapamaz, cesaret bile edemezdi ve de beceremezdi.

Öyle veya böyle…

Aradaki hikayeleri boşverin, neticeye bakın, doğrusu da bu…

Türkiye’yi büyük bir felaketten, inanılmaz bir afetten* kurtardı.

Daha doğrusu kurtuluş rayına girdik. Bundan sonrası da bize bağlı, yani cemaatten olmayanlara…

 

*Afet, insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, insanın normal yaşantısını ve eylemlerini durduracak veya kesintiye uğratacak doğal veya insan kökenli olaylara verilen genel bir isimdir. ...

 

 

Bugün ne olacak?

 

Bir arkadaşım, google’a sormuş: Yarın Cumhurbaşkanı ve Başbakan neyi açıklayacak?

Arkadaşımın ifadesine göre, google ilk kez sorduğu bir soruya cevap verememiş.

Ben rekabetçiyim. Google’la aşık atacak halim yok. Ancak, google’un yapamadığını yapar, tahminde bulunabilirim” dedim.

De baalım yap da görek” dedi!

 

Bence, bugün açıklayacakları önemli konulardan birinin; kumpasla haksız, hukuksuz ve vicdansızlıkla hayatı söndürülen subaylara kapsamlı af çıkarılacağı olduğunu düşünüyorum.

Bunu muhalefette kabul eder, halk da coşkuyla karşılar.

Orduda subay kalmadı, bu aynı zamanda ihtiyacı karşılayacaktır. Subaylar kolay mı yetişiyor?

Dediğim gibi bu bir tahmin. Zaten yanılıp yanılmayacağım da siz bu satırları okuduktan birkaç saat sonra belli olacak…

 

 

 

 

 

 

 

 

Değer mi?