İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!
Barnabas İncili’nde 201. Ayettir...
İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler.
Aralarında dediler: “Eğer onu kurtarırsa, bu Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız. Eğer mahkum ederse, bu kendi akidesine aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. Bu şekilde İsa'ya varıp, dediler: Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?”
Bunun üzerine İsa eğilip, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü. Cevap için sıkıştırırlarken, İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi: “Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın.” Ve, yeniden eğilip, aynayı çizdi.
Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir dışarı çıktılar, çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.
İsa yeniden doğrulup, kadından başka kimseyi göremeyince dedi: “Kadın, seni ayıplayanlar nerede?”
Kadın ağlayarak cevap verdi, “Rab, gittiler; eğer beni bağışlarsan, Allah sağ ve diridir ki, bir daha günah işlemeyeceğim.”
Okuduğunuz gibi, bu işler yeni icat edilmedi. En azından 2 bin senedir var. Her ne kadar batman çağıla karışsa da pislikler arınacak, vatan hainleri, işbirlikçileri deliğe tıkılacak.
Bu insanlar hakettikleri cezaya çarptırılmazsa, işte asıl tehlike o zaman başlar.
Ama beterin beteri vardır ya, sureti haktan görünen iblisler* insanların aklı ile alay ediyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onuruna Teymur Otel’de yemek veriliyordu. Davetli olduğum yemeğe katılmaya durumum müsait değildi. Ancak, gelen bir telefon üzerine gittim.
Masam, olabilecek en kötü yerdeydi. Sekiz kişilik masada tek başımaydım. Birkaç kişi geldi, kendilerine ayrılan masayı görünce oturmadan çekip gittiler. Organizasyonu yapan Fetullahçı, benden hiç hazzetmeyen biriydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük yuvarlak masasının hemen bitişiğindeki masada ise başka bir mesleğin çıraklığından gelme, ama Fetullahçının dostu bir mevkute sahibi oturuyordu.
Cahit Nakıboğlu, Erdoğan’ın masasındaydı. Bir ara yerinden kalkıp Cumhurbaşkanı ile konuşmak istedi. Ama korumalar yanına yaklaştırmadı. O da dışarı çıkıp birisini aradı, yardım istedi. Tekrar içeri girince korumalar izin verdi, Cahit Bey’de Erdoğan’ın yanına gidip derdini anlattı.
Cumhurbaşkanı oturuyor, yanına giden insanın haliyle, terbiye gereği eğilip öyle konuşması gerekir. O da öyle yaptı. Ortaya çıkan manzara tabii pek hoş değildi. Bunu fırsat bilen yan masadaki adam hemen cep telefonu ile resimlerini çekti.
Gazeteleri takip ettim, bakalım o resim yayınlanacak mı, diye.
Resim tabii ki yayınlanmadı, yerine kısa bir süre sonra Cahit Bey’in makamında yapılmış bir röportaj yayınlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlar için o kadar güzel bir laf etti ki, herhalde tarihe kazınacak…
“Bunlara bukalemun demek, bukalemuna hakaret olur…”
*İblis; Eski Yunanca diábolos (διάβολος) "şeytan" sözcüğünün Arapça karşılığıdır.