Hoax
Amerikanca bir terim.
En iğrendiğim şeydir!
Nasıl olsa anlamaz düşüncesiyle karşının aklı ile alay etmek, küçümsemek, aptal, dangalak yerine koymak!..
Dayanamadığım için yazmak zorunda hissediyorum kendimi. Gerçi, daha önce de yazdım ama bir daha yazıyorum…
‘Darbe’nin bizzat kendisine yapıldığı bilinen en yetkili ağız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, “Bu sinsi örgütün TSK içindeki yapısı deşifre oldu. Bir de iş dünyası ayağı var. Belki en güçlü oldukları yer orasıdır. Bu eli kanlı örgütün iş dünyası içindeki tüm düzenini tamamen kesmekte kararlıyız. Şu anda yakalananlar buzdağının görünen yüzü, diğerleriyle ilgili çalışmalar sürüyor. Millete kurşun sıkanı nasıl affemiyorsak, o kurşunu finanse edeni de affemeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı bu sözleri geçtiğimiz Perşembe günü Oda ve Borsa Başkanları ile İstişare Toplantısı’nda söyledi.
O toplantıda, bu sözleri işiten bazı Oda Başkanlarının yüzünü görmeyi çok isterdim. Acaba, ‘kızardı mı’ yoksa köseliğe döndüğü için ‘esmerleşti mi’?
Devam edelim…
Emel Sayın sahnede bülbüller gibi şakıyor…
Davet sahibi hem keyifli, hem de gururlu…
“Arkadaşlar bu proje, GAP‘tan sonra Güneydoğu Anadolu’nun en büyük projesidir…”
Konuşması alkışlarla, dualarla, maşallahlarla kesiliyor.
“Arkadaşlar biliyorsunuz Hoca Efendinin üzerinde durduğu en önemli konuların başında eğitim gelir. Buna katkıda bulunmak için sizlerden dileğimiz Antepia’dan hemen daire/daireler almanızdır.”
Alkışlar alkışlar, alkışlar… “Allah seni başımızdan eksik etmesin” nidalarıyla coşan misafirler (müritler) tabii ki Hoca Efendi’nin dileğini yerine getirirler.
Bunlar kim midir?
Ben-sen-o! Hepimiz…
İşte bu nedenle bu işin sonunun gelmesi çok zor!
Cumhurbaşkanı, “Millete kurşun sıkanı nasıl affemiyorsak, o kurşunu finanse edeni de affemeyeceğiz” diyor, adam gazetesinde FETÖ soruşturması nedeniyle tutuklanan işadamının haberini yapamıyor! Ama her gün demokrasi meydanında bayrak sallıyor. Yani, benim aklımla alay ediyor! Benimle dalga geçiyor. Beni ‘Hoax’luyor!..
Diyebilirsiniz ki, “Sana ne”?
Himaye görmese bir şey demeyeceğim. Ama en güvendiğim, en yetkili kişiden himaye görüyor.
Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Ülkemize ihanet edenleri, sırf beş kuruş daha fazla kazanmak için yarınımızı karartanları, milyonlarca insanımızın huzursuzluğuna, ölümüne, yetim kalmalarına, büyük acılar çekmelerine neden ve sebep olan bu vatan hainlerini geçmişte arkadaşlığımız, dostluğumuz var diye koruyacak mıyız?
İşte bu nedenle diyorum ki, bu işi temizlemek zor, çok zor, neredeyse imkansız…
En büyük proje de, sahibi de battı!..
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı diyor ki, “Tehdit edildim…”
Hem de bunu ulusal televizyon yayınında söylüyor.
Niçin tehdit edildi?
GAP’tan sonra Güneydoğu Anadolu’nun en büyük projesi, 2 milyar dolarlık ‘Zirve Üniversitesi-Antepia’ projesine haksız ve beleş verilen 250 bin metrekare hazine arazisi geri alındığı için…
Bu araziyi onlara ben vermedim! Kim verdi?
Çıkıp konuşması gerekmez mi?
Bu haksız intisap nedeniyle işin bir de tehdit boyutu var!
Beleş malı ben götürmediğime göre tehdit eden ben değilim. O halde kim tehdit etti, araştırılması gerekmez mi?
Projenin işbirlikçilerinden biri de zamanın genel sekreteri!
İddia o ki, Antepia’nın yolunu, üstüne vazife olmadığı halde belediye yapmış. Tam 6 trilyon liraya mal olmuş o yol. Hediyesinin ‘akıllı bir daire’ olduğu iddia ediliyor.
İddianın, alan-veren kimse, araştırılması gerekmez mi?
Daire sahibinin şimdi kakao ticareti yaptığı iddia ediliyor. Büyük sermayesi ile Türkiye’nin en önemli kakao tedarikçisi olmuş. Antep’te de fabrikası bulunan ünlü bir şirketin bütün kakao tedarikini yapıyormuş.
Adamın yalnız oturduğu daire ‘akıllı’ değil, kendisi de çok ‘akıllı’.
Akıllı insanlar, akıllı dairelerde oturur!
Bakalım, geçen dönemin Büyükşehir dosyası açılır mı?
Aslında bir açılması gereken dosya daha var: Ömer Can devri şahanesi!
Hatırlamanız için yazıyorum, Ömer Can tutuklanmak üzere mahkeme sevk edilmişti. İmdadına büyükşehirin danışman avukatı yetişmiş ve onu kurtarmıştı. Şimdi anlıyorum ki, o işin altında da cemaat varmış.
Ama Can şanslı…
Çünkü halefi, çok iyi işler yaptı, çok çalıştı, çok başarılı oldu ve Can’ın sefil dönemini unutturdu.
Şaka, latif ve zarif olmalı…
Demokrasi Meydanı’nda devam eden demokrasi nöbetine en çok Büyükşehir Belediyesi ile Şahinbey Belediyesi katkıda bulunuyor, vatandaş da yoğun ilgi gösteriyor.
Cumartesi nöbetinde yine yer gök inledi, muhteşem bir şölen oldu.
Bir milletvekili de Bakan Başkan’a espri olsun diye takıldı.
“Sayın Bakan’ın, biliyorsunuz 28 harfle konuşuyor…” diye esprinin açıklamasını yaptı.
Kendi kültürüdür, partilisini, başkanını istediği gibi eleştirir veya över…
Ancak, benim kültürüm, şakanın latif ve zarif olanını sever ve takdir eder.
Kilolu insanların beyni…
Fazla kilo beyni yaşlandırıyormuş. Yani kilolu insanların beyni daha az çalıyormuş.
Haberin devamını okumayı düşünmüyordum ki, araştırmanın Cambridge Üniversitesi tarafından yapıldığını görünce, okumaya devam ettim.
Cambridge Yaşlanma ve Nörobilim Merkezi'nde yapılan araştırmada 20-87 yaşlarındaki 473 kişi incelenmiş. 50 yaşındaki kilolu bir insan, 60 yaşındaki zayıf bir insanla aynı beyin yapısına sahip oluyormuş.
Bu araştırma halt etmiş!
Yalnız İngilizler üzerinde yapılan bir araştırmayı evrensel olarak literatüre sokmak sorumsuzluktur.
Antep’e neden gelmediler? Biraz da buradan buldukları denekleri inceleselerdi ya!..
Şişmanlar güzeldir ve de akıllıdır.
Eğer Gaziantep’e gelmekte zorlanıyorsanız, size Amerika’ya tüyen şişkolarımızın adresini vereyim, gidip onları orada inceleyin. Göreceksiniz ki, şişkolar hem akıllı, hem varlıklı, hem de zekidirler.
Bırakın allasen, böyle araştırma mı yapılır!..