Seçimlere 8 haftadan az bir zaman kaldı…
Amerika’daki seçimlere 8 haftadan az bir süre kaldı. Ancak, ülkemizdeki olağanüstü yoğun gündemden dolayı bir türlü Clinton-Trump kapışmasına giremedik!
10 günlük bayram ve bayram tatili kızgın havayı biraz soğuttuğu için dünyanın en önemli seçim maratonundaki yerimizi almanın zamanı geldi.
Dün önemli bir anketin sonuçları yayınlandı.
New York Times/CBS News anketine göre Trump, Clinton’la aradaki farkı kapattı.
Hillary Clinton yüzde 46
Donald J. Trump yüzde 44
Ancak burada önemli bir ayrıntı var.
İkisinin de kemikleşmiş oyunun yüzde 42 olduğu tahmin ediliyor.
Clinton ile Trump arasındaki ilk televizyon tartışması önümüzdeki hafta, 26 Eylül Pazartesi günü yapılacak.
Amerikalı seçmenler, 3 kez tekrarlanacak olan bu televizyon tartışmalarına çok değer veriyor. Bu nedenle gelecek haftaki ilk tartışma çok önemli. Yüzde 42 kemikleşmiş oyun üzerine alınacak her puan, söylemeye gerek var mı, hayati önemde.
Televizyon tartışmasına üçüncü adayın katılmasının zor olduğu anlaşıldı. Çünkü, kurallara göre bir adayın 5 önemli medya anketinde en az yüzde 15 alması gerekiyor. Buna en yakın aday olan Johnson’ın, New York Times/CBS News anketinde yüzde 8, Washington Post/ABC News anketinde de yüzde 9 oy potansiyeline sahip olduğu gözüküyor.
Bu durumda televizyondaki tartışma veya kapışma Clinton ile Trump arasında geçecek. Herkes heyecanla bunu bekliyor.
Tartışmanın sonunda sıcak anketlerle kimin galip geldiği hemen açıklanıyor.
Clinton’ın bir ara yüzde 20 önde olduğu düşünülürse, bugün gelinen noktada Trump’ın çıkış sürecinde olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Şu sıralar Trump’ın, Hillary’nin zatürre hastalığını seçmenden sakladığını, bunun da kabul edilemez olduğunu söyleyerek puan kazanmaya çalışması hoş karşılanmadı. Gerçi, Clinton’ın ekibi de Hillary’i minibüse taşırken tökezletip dikkatsiz davrandığını kabul etmek zorunda kaldı.
Şimdi size, bence ilginç olan, kimler kime oy veriyordan bahsetmek istiyorum.
Beyaz Amerikalılar kime oy veriyor?
Trump yüzde 57/33 açık ara önde. Neden dersiniz?
Buna karşılık Clinton da genç oy verenler ve siyah Amerikalılar da açık ara önde.
Beyaz kadınlarda ise Clinton yüzde 46, Trump yüzde 45.
Hillary Clinton, üniversite mezunları arasında çok daha popüler, yüzde 11’lik bir fark var. Bu kesim şimdiye kadar hep Cumhuriyetçilere (Trump) oy vermiş. Ancak anket doğru çıkarsa 60 yıldan sonra ilk kez demokratlar bu kesimde üstünlük sağlayacaklar.
Dünyayı iyi takip eden, Amerika’daki seçimleri yakından izleyen çok zeki bir arkadaşım var. Birinci günden beri “Trump kazanacak” diyor.
Ben Hillary’ci olduğum ve de Trump’ı da bir maceraperest olarak gördüğüm için hep tartışıyoruz. İlerideki günlerde bu tartışmalarımızı da köşemde yansıtacağım.
8 Kasım 2016 seçimleri gezegenimiz için hayati önemde. Böyle bir zamanda maceraya yer olmadığını düşünüyorum.
Yok birbirimizden farkımız!..
İnsanlara ‘Hain’ damgasını vurmanın yalnız bizim ülkemizde kolay olduğunu düşünürdüm.
Öyle değilmiş!..
Portekiz bir AB ülkesi. Kişi başı geliri 22,730 dolar. Bizim 2.5 mislimiz.
Futbolda ileri bir ülke. Bu sene Avrupa Şampiyonu oldular. Dünyanın en iyi futbolcusu kabul edilen Ronaldo Portekizli.
İşte bu ülkenin takımı Benfica ile bizim Beşiktaşımız Avrupa Şampiyon Kulüpler’de Lizbon’da gurup maçı için karşı karşıya geldi. Beşiktaş, rakibinden daha üstün futbol oynadı ve bir penaltısı verilmemesine rağmen, rakip sahada bir puan alma başarısını gösterdi.
Beşiktaş’ın golünü son dakikada bu sezon, iki yıl için Benfica’dan kiralanan Talisca serbest vuruştan kaydetti.
Vay sen misin bu gölü atıp Benfica’yı gruptan belki de çıkamayaçak hale getiren?
Seyirci de, Portekiz basını da Talisca’yı ‘hain’ ilan etti. (Resim: Portekiz’in en büyük gazetesinin birinci sayfasında ‘Traiçao’ yani ‘Hain’ yazıyor!)
Ne yani, yılda Beşiktaş’tan 2 milyon Euro+primler para kazanan profesyonel bir futbolcu bu golü kasıtlı atmayacak mıydı?
Böyle saçma bir mantalite olabilir mi?
İşin aslı sonra meydana çıktı. Benfica’nın Başkanı Luis Filipe Vieira, Çin’den 20 milyon Euro teklif gelen Talisca’ya, “Seni Çin’e satacağız. İyi para veriyorlar. Kulüp bu para ile nefes alacak, gitmeni istiyoruz” diyor.
Talisca da paranın kendisi için önemli olmadığını, henüz 22 yaşında olduğunu, kariyerine Avrupa’da devam etmek istediğini söylüyor.
“Madem öyle, artık sana Benfica forması yok” diye rest çekince devreye Beşiktaş giriyor ve 2 milyon Euro’ya Talisca’yı kiralıyor. Yani, alan memnun, veren memnun…
Taa ki, Talisca Benfica’ya o gölü atıncaya kadar…
İşte, ‘Hain’ olmak böyle bir şey!..