Hillary, Donald’ı deliğe süpürdü…

YAYINLAMA: 28 Eylül 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 28 Eylül 2016 / 20.00

Dün sabahın erken saatlerinde ekran başında Hillary-Donald tartışmasını izlemek çok keyifliydi.

Gelecek seneden itibaren 4 yıl dünyayı yönetecek Amerikan Başkanı’nın kim olacağını merak ettiğim için heyecanla baştan sona tartışmayı izledim.

Dünyanın en zengin, en iyi okullarının olduğu, en yüksek teknolojiye sahip, uzaya hakim, savaş endüstrisinin olağanüstü gelişmiş ülkesinin 8 Kasım’da yapılacak olan başkanlık seçiminde yarışacak iki aday dünyanın gözü önünde tartışırken, yalnız Amerika’da 100 milyon kişi, bütün dünyada ise yarım milyar insan seyretti.

 

Daha tartışma başlarken iki adayı tarttım.

Birisi, benim gözümde ‘sokak çocuğu’, Alman Bild gazetesi de 10 yaşındaki çocuğun tartışması olarak yorumlamış, diğeri Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okumuş, Senatörlük yapmış, birinci Obama döneminin Dışişleri Bakanı olarak kabinede yer almış, görüntüsü mükemmel, güzel konuşan, moderatörün sorularını sakince yanıtlayan ve güven veren bir kadın…

Ama…

Kocası Bill Clinton 8 sene başkanlık yaptı. Bu ne biçim bir ülkedir ki, ya baba-oğul, ya da karı-koca ayrı ayrı başkanlık yapıyorlar!

Herkese akıl veren, dünyanın bütün aklının ve parasının bulunduğu bu ülkede başkanlık için yarışacak başka iki insan yok mu?

 

Bunların ikisi de yetmişlik! Zaten lakapları da öyle.

Genç, enerjik, alt yapısı güçlü, kültürlü, vizyon sahibi iki politikacı yok mudur bu koskoca Amerika’da, yarışsınlar…

Allah aşkına, iş hayatı boyunca 6 kez iflas etmiş bir adamı nasıl dünyanın bir numaralı koltuğuna oturtursun?

Adam hiç gelir vergisi vermemiş! Hillary, bunu söyleyince Donald büyük pişkinlikle şu karşılığı verdi: “Diğer önemli işadamlarını vergi müfettişleri 3-5 senede bir incelerken beni her sene inceliyorlar. Ben ülkemizin yasalarını iyi biliyorum ve bundan faydalanarak vergi ödemiyorum.”

Bu çıkış üzerine Hillary, “Öyleyse vergi beyannamelerini açıkla. Zaten şimdiye kadar bütün işadamı başkan adayları vergi beyannamelerini açıkladılar. Senin vergi vermediğini de, kumarhane açmak için yaptığın müracaatta mecburen verdiğin vergi beyannamesini gördüğümüz için öğrendik. Sen bizden, Amerikan halkından bir şeyler gizliyorsun!

 

Şimdi, beklenen şu olmalıydı! Tamam derhal açıklıyorum. Ben bu ülkenin başkanlığına adayım, halkımdan ne gizleyebilirim ki…

Hayır öyle olmadı. Donald, “Sen, bakanlığın sırasında kendi özel posta kutuna gelen 30 bir küsur iletiyi sildiğini söyledin. Bunun da yanlış olduğunu biliyorsun. Sen bunları açıkla, ben de vergi beyannamelerimi…” dedi.

Yani maskaralık yaptı!..

 

Donald Trump’ın söylediği ve Hillary Clinton’ın da itiraz etmediği fevkalade ilginç bir konu var.

Amerikanın devlet borcu 23 trilyon dolarmış. Dudak uçuklatan bir rakam…

İşte burada Donald’ın söylediklerini not etmek lazım.

Sen artık meslekten politikacı gibi düşünüyor ve öyle davranıyorsun. Para işinden anlamıyorsun. Ülkeyi üçüncü sınıf bir ülke haline getirdiniz. Ben Amrika’yı yeniden dünyanın en büyük ülkesi yapacağım. Ben para nasıl kullanılır, iyi bilen bir işadamıyım.

 

Trump’ın başka söylediği çok önemli bir konu daha var.

Ortadoğu’da 6 trilyon dolar batırdınız. Bu para ile Amerika’yı üç kez yeniden kurardık!..”

Böylece öğrendik ki, ABD, Ortadoğu’da epey para batırmış.

Ama bunu Hillary yutmadı!

“Irak savaşını senin partin, Bush başlattı. O zaman senin de Irak savaşı için olumlu konuştuğuna dair belgeler var. Bunu itiraf etmen iyi oldu!”

Donald, Irak savaşını tasvip etmediğini, karşı olduğunu söylediyse de ortaya belge koyamadı.

Burada benim kişisel yorumum ise, Amerika bu kadar parayı, yani 6 trilyon doları harcamış olabilir. Ama bu parayı fazlası ile körfez ülkelerinden almıştır. Yıllarca ülkelerine taşıdıkları beleş ham petrol de cabası…

 

Hillary, ırkçılıktan bahsetti. Bunun Amerika’yı felakete götüreceğini iddia etti. Müslümanlara karşı tavır almasının yanlışlığına işaret etti.

Donald da aynı şekilde ırkçılığa karşı çıkınca Hillary taşı gediğine koydu:
Sen sus! Bu konuda ağzını açma çünkü geçmişin çok kötü. Daha politikaya atılmadan yaptıkların var. Sahibi bulunduğun konutları göçmen Amerikalılar’a kiralamayı reddetmişin. Seni mahkemeye vermişler, mahkum olmuşsun. Yani bu konuda sabıkalısın.”

Donald bir şeyler geveledi ama anlaşılmadı, çünkü olay doğruymuş.

 

Tartışma 1.5 saati aşkın sürdü. Hepsi bu kadar değil, tabii.

IŞİD’le ilgili önemli şeyler söylendi. Sırası geldikçe yazacağım. Ama şurası bir gerçek ki, Donald Trump’tan başkan olmaz!

 

 

 

Başkan adaylarına önerim!!!

 

Clinton-Trump tartışmasından öğreniyoruz ki, Amerika’nın devlet olarak borcu 23 trilyon dolarmış.

Amerikan ekonomi sitelerinde bu borç 17 trilyon dolar olarak gösteriliyordu. Demek ki medeni, eğitimli ülkelerde de borçlar manipule edilebiliyormuş.

Neyse, konum o değil; bu borç nasıl ödenecek, bunu dert ediyorum!

 

Her iki başkan adayına da önerim, “Bu borcu yapılandırın! Faizden arındırın, enflasyon yüzdesini ekleyin, aylık taksitlere bölün. Sizde zaten enflasyon az olduğu için ana paraya pek yük getirmez”.

 

Borç az değil. Şöyle bir örnek vereyim, Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılası 800 milyon dolar bile değil! 23 trilyon dolar inanılmaz bir rakam. Yapılandırmadan başka çare yok!

Benim önerimi hangi aday önce dile getirirse, garanti başkan olur!!!



 

Hillary, Donald’ı deliğe süpürdü…