Ahmet seni çağırmazsa...
Sen zamana sahip değilsin. Sen mekana da sahip değilsin. Hatta sen eline koluna, bedenine de sahip değilsin. Sen hiçbir şeye sahip değilsin. Ama egon enaniyetin, benliğin her şeye sahipmişsin gibi seni yanıltır.
Bir Ramazan akşamıydı. Üsküdar eşrafından zengin biri, çevredeki fakirlere, garibanlara, fukaralara iftar yemeği verir. Yemek sonrası, sonradan görme olduğu her halinden belli olan zengin, başlar servetiyle övünmeye. Zenginlerin çoğu egoisttir. Kendini beğenir. Karun gibi gurur ve kibir abidesi olurlar. Para, mal, mülk onları şımartır. Kendilerini bir şey sanırlar.
Bu zengin de böbürlenerek, "Efendim, Samandıra'daki 1500 dönümlük çiftliğimde bu yaz bostan yetiştireceğim" demiş.
Gelen misafirlerden, derviş kıyafetli meczup biri önüne bakarak: "Eğer Ahmet seni çağırmazsa" der.
Adam bunu duymazlıktan gelir ve anlatmaya devam eder. "Azizim, Beykoz'daki yalıya bu sene yeni ilaveler yaptıracağım".
Derviş yine, "Eğer Ahmet seni çağırmazsa" der.
Zengin adam buna da önem vermez ve konuşmaya devam eder: "Önümüzdeki ay Hindistan'a büyük miktarda mal göndereceğim. Bu ticaretten büyük kazanç bekliyorum".
Derviş yine: "Eğer Ahmet seni çağırmazsa" der. Adam artık dayanamaz ve öfkeyle, "Efendi, ‘eğer Ahmet seni çağırmazsa’ deyip duruyorsun, kimdir bu Ahmet?" diye sormuş.
Derviş gayet sakin, üslubunu bozmadan; "Karaca Ahmet (kabristanı)" cevabını vermiş.
İnsanlar hayalleri ile yaşarlar. 3 sene sonrasını, 30 sene ilerisini düşünürler. Sanki o kadar yaşayacaklar! Konuştuğum her işadamının hayalleri var. Ama hiçbirisinin öleceğini hayal ettiğini görmedim. Hep yeni projelerden bahsederler.
Sen zamana sahip değilsin. Projelere kafayı takıp hayatı es geçme.
Tabiî ki üreteceksin. Tabiî ki projelerin olacak. Ama bütün bunları yaparken hayatını, yaşamanı unutma. Sevdiklerini, eşini, dostunu ihmal etme.
Zengin bir işadamının hanımı terapiye katılmıştı. Kadın “Keşke çok fakir olsaydık ama eşim yanımızda olsaydı. Çünkü 8 tane fabrikamız var. Eşim hafta da bir gün gece saat 24.00’te eve gelir ve sabah saat 05.00’te geri işe gider. Fabrikada yatar çoğu zaman. Elinde çantası ülke ülke dolaşıyor. Her zaman uçak yolculuğu yapıyor. Çocuklarım babasız büyüdüler. Para, pul, zenginlik istemiyorum. Ben kocamı istiyorum. Çocuklarım babalarını istiyor” demişti.
Hayatı bu kadar ciddiye almayın. İnanın çocuğunuz gibi büyüttüğünüz o fabrikanın bahçesine öldüğünüzde gömülmeyi vasiyet etseniz bile sizi oraya gömmezler. Unutmayın ki her an Karaca Ahmet hepimizi çağırabilir.
İşini severek yap. Çoluk çocuğunla güzel vakit geçir. Anı yaşa. İyi bir insan ol. Öldüğünde gözün arkada kalmayacaktır. Gözü neden arkada kalır insanın?
Çünkü sınırsız hayalleri vardır. Bunların çoğunu gerçekleştirmemiştir. Hayatını yaşayamamıştır. Bundan dolayı öbür tarafa giderken içinde hep bir ukde kalır. Keşkelerle ölür.