Şekilcilik o biçim
Hava çok soğuk idi. Dışarıda müthiş bir tipi vardı. Rüzgar esiyor, ağaç dallarına çarparak uğultu şeklinde sesler çıkarıyordu. Tam bu sırada bir keşiş tapınakta uyumaya çalışıyordu. Keşiş soğuktan bir türlü uyuyamayınca tapınağa ait tapınağın tanrısını temsil eden tahta heykelciği yakmaya başladı. Ateşin çıtırtı seslerine hemen oracıkta uyuyan rahip uyandı.
Rahip tanrı heykelinin ateşte cayır cayır yandığını görünce bocaladı. Çok şaşırdı, şaşkındı. Bir tek kelime bile söyleyemedi. Çünkü heykelin yakılması çok düşüncesizce bir hareketti. Büyük bir günah idi kendine göre. Bu keşiş bu günahı nasıl işleyebilirdi? Tam bunları düşünürken keşişin külleri karıştırdığını, küllerin içinde bir şeyler aradığını fark etti.
Rahip “Şimdi ne yapıyorsun?” diye sordu. Keşiş “Küllerin içinde yanan tanrının kemiklerini arıyorum” dedi. Bunun üzerine Rahip keşişin aklını yitirdiğini düşünmeye başladı. “Kesin bu keşiş aklını yitirmiş” diye geçirdi kafasından.
Rahip keşişe “Deli, o tahta heykelde nasıl kemik olabilir ki?”. Keşiş cevap verdi. “O zaman bana bir iyilik yap. Hemen diğer heykelleri de ver yakalım. Çünkü hava çok soğuk ve ben donuyorum”.
İnsan şekilci bir varlıktır. Şekillerden bağımsız düşünemez. Kendi eliyle mermerden ya da tahtadan heykel yapar ve ona tapınır. Heykeli de kendine benzetir. Her şeyi bir şekle ve kalıba sokmak ister.
Aşkın bir şekli yoktur, ama aşkı gül vermeye indirger. Aşıksan sevdiğin kişiye gül getireceksin şekilciliğine soyunur. Evlenmenin bir şekli vardır. Alınacak eşyalar bile bir şekle göre alınır. İlla beyaz gelinlik giyilecektir. Çünkü o şekilcilik işlenmiştir beynine. Sizden büyük bir akrabanıza gidersiniz el öpme şekilciliğini yaparsınız. Sana el öpmen gerektiğini ailen öğretti. Halbuki hiçbir anlamı yok bunun. Sınıfta öğretmen gelince ayağa kalkacaksın. Tamamen şekilcilik. Doğum günü kutlayacaksın ya hemen pastalar alınır, mumlar yakılır ve üflenir. Arkasından iyi ki doğdun şarkısı söylenir. Şekilcilik… Yılbaşı kutlayacaksın. Şekilcilik…
Kız istemenin bir şekli vardır. Hiç kimse bu tür şekilcilik davranışlarını sorgulamaz. Yüzlerce, binlerce yıldan beri uygulanır bunlar. Dindar bir insansın hemen kılık kıyafetini belli bir şekle uydurursun. Uydurmazsan kendini eksik hissedersin. Aslında şekilcilik sonsuzluk yolunda hayatınızı kabusa çeviren en büyük etmenlerden birisidir. Başkalarını oluşturduğu şekle ve davranış kalıbına göre yaşamanız sizin için bir köleliktir, esarettir. Hristiyanlık haçı şekil olarak belirlemiş. İslam hilali almış. Yahudilikte yedi kollu şamdan kutsal kabul ediliyor. Bir Hristiyana sorsanız “Hazreti İsa boynuna hiç haç tak mı” diye cevap veremez. Çünkü haç sonra gelen Hristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın ölümünü temsilen kutsal kabul edildi. Ve bu haç için din savaşları yapıldı. Milyonlarca insan öldürüldü. İnsan her şeye bir şekil vermek ister. Allah’ı bile bir şekle sokmaya çalışır. Şekli bırakman gerekiyor. Şekilsizliğe ulaşmak için bunu yapmalısın. Gerçek huzuru ve mutluluğu şekilsizlikte bulabilirsin.