Büyük insanların küçük hayatı
Büyük gözüken insanların hayatına mercek tuttuğunuzda aslında onların ne kadar basit, küçük insanlar olduklarını görürsünüz. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. “Kahraman” diye bildiğiniz bir çok insan aslında ufacık bir cücedir.
Hindistan’ın milli kahramanı Gandhi, İngiltere’de eğitim gördü. Bir süre Güney Afrika’da çalıştı. Gandhi, bütün çocuklarını kendi düşüncesinde yetiştirmek istiyordu. Bunun için hiçbir çocuğunu okula göndermek istemedi. Okulların yozlaştığını düşünüyordu. Ama oğlu Haridas okumak istedi. Babası izin vermeyince okumak için evden kaçtı. Bu duruma Gandhi çok öfkelendi.
Gandhi sürekli barıştan, merhametten, sevgiden bahsediyordu ama onların hiçbirisi onda yoktu. Haridas, okulu bitirip mezun olduğunda babasının öfkesinin geçeceğini düşünmüştü. Ama düşündüğü gibi olmadı. Mezun olduğu gün eve döndüğünde bütün kapılar ona kapanmıştı. Gandhi, Haridas’ın eve hiçbir zaman giremeyeceğini söyledi.
Haridas, babası ile mücadele etmeye karar verdi. “Ben Müslüman olacağım. Çünkü babam Hindu ve Müslümanların kardeş olduğunu, Kur’an, Gita ve İncil’in aynı mesajı verdiğini, kitapların isimleri ayrı olsa da hepsinin tek Tanrı’yı anlattığını söylüyor” dedi ve Müslüman oldu.
Bunun üzerine Gandhi oğlu Haridas’ı evlatlıktan reddetti. Haridas, Hint dilinde “Tanrının hizmetkarı” demekti. Haridas, ismini bunun Arapça karşılığı olan Abdullah ile değiştirdi. Hacca gidip geldi. Adı “Hacı Abdullah Gandhi” olarak söylenmeye başladı. Müslüman Hintliler onu baş tacı ediyordu.
Baba ile oğulun yolları sadece bir kez Katni şehrindeki tren istasyonunda kesişti. Baba Gandhi, trenle yolculuk yapacaktı ve binlerce taraftarı onu görmek için istasyona gelmişti.
Yine oğul Hacı Abdullah Gandhi de trene binmek için istasyona gelmişti. Binlerce Müslüman Hintli de onu görmek için gelmişti.
Hintli Müslümanlar ona “Sen çok yaşa Hacı Abdullah Gandhi” diye tezahürat ediyorlardı.
Hacı Abdullah’ın korteji Gandhi’nin kompartımanının yanından geçtiğinde Baba Gandhi sırtını dışarı döndü. Halbuki biraz önce dışarıyı seyrediyordu. Bu sırada hanımı, oğlu Haridas ile birkaç kelime konuşmak istiyordu. Gandhi ona da engel oldu. “Seçimini yap, Haridas’la bir kelime dahi konuşursan onunla birlikte gidersin” dedi.
Hacı Abdullah, Gandhi’nin kompartımanının yanına gelince durdu. Annesi Kasturba, sadece ağlıyordu. Babası kendisine sırtını dönmüştü. Birkaç saniye bekleyen Hacı Abdullah, yaşlı kadını daha fazla üzmemek için oradan uzaklaştı. Bu adam sabahtan akşama kadar başkalarına sevgiden ve merhametten bahsediyordu, ama kendi oğluna dahi bir gramlık merhamet göstermiyordu.
Gandhi öldürülmüştü. Cesedi yakılacaktı. Oğul Haridas da törene katılmıştı ama görmezden geldiler. Ceset yakılırken Haridas oradaydı, ama kardeşleri dahi onu tanımadı. Çünkü Gandhi “Haridas’ı asla kardeşiniz olarak görmeyin” diye vasiyet etmişti.
Bu sadece egonun yoludur. Ego bir şey söyler, ama bazen tam tersini yapar. Şefkat timsali gibi gözüken bir insan, egonun tesiri ile canavara dönüşebilir.
Gandhi dünya çapında ünlü bir fikir adamıdır. Söyledikleri ile yaşadıkları aynı değildir. Her anne baba, çocuğunu kendi inanç sistemine göre yetiştirir. Çocuk ailesinin inanç sistemine ters bir şey yaparsa hemen dışlanır. Çocuğunun tercihine saygı gösterecek anne baba çok azdır. Çünkü ego hükmetmek ister, yönetmek ister, kontrol etmek ister.
Egonun dayatması olmasa siyaset çekilir mi?
100 milyon insanı yönetmenin mantığı nedir?
Sanki hayatın tekrarı varmış gibi yaşamanın, o kadar insanla uğraşıp kendi hayatını heba etmenin açıklaması egodan başka bir şey olamaz.
Ego istediği için insanlar o kadar zahmete katlanıyorlar.
“Bana dünya liderliğini verseler dönüp bakmam, çünkü benim hayatım ondan daha önemli” diyor bilgenin biri.
Evde eşine, çocuklarına cehennem azabı yaşatan birisi dışarıda melek rolüne bürünür. Çünkü ego kendini öyle tatmin ediyor. Çocuğunuz dahi olsa tercihlerine müdahale etme hakkınız yoktur.