Her şey kaynağına geri döner
Hindistan’ın en kudretli imparatorlarından birisi Ekber Şah’tır. Ekber Şah aslen Moğol’dur. Ama kendini çok iyi geliştirmiş bir imparatordur.
Bir gün Ekber Şah sarayında adamları ile konuşuyormuş. Ülkesinde kendi alanında en iyi insanlarmış bunlar. Kimisi ressam, kimisi müzisyen, kimisi hekim, kimisi filozofmuş.
Ekber Şah’ın sarayda dokuz kişiden oluşan küçük bir danışma meclisi varmış. Bu meclise dokuz taş meclisi denirmiş. Bu meclisin en önemli üyesi Birbal adında birisiymiş. Birbal son derece zeki, esprili, mizahi birisiymiş. Bir gün İmparatorun karşısında yapmaması gereken bir şeyi yapmış. Birbal, İmparator’un inatla direndiği bir konuda ona karşı gelmiş. Bu saray kurallarına çok tersmiş. Bunun üzerine İmparator ona bir tokat atmış.
İmparator Birbal’ı severmiş, sayarmış, ona değer verirmiş, ama Birbal’ın yaptığı saray kurallarına karşı, çok yanlış bir davranış olduğu için cezalandırılması gerekiyormuş.
Birbal tokadı yer yemez hiç durmamış ve yanındaki adamı tokatlamış. Adam şaşırınca “Ne duruyorsun? Yanındakine tokat atsana” demiş. O adam da diğerini tokatlamış. Ekber Şah Birbal’ın çıldırdığını düşünmüş. Çünkü yaptığı şey, çok saçma ve aptalcaymış.
İmparator “Birbal’a bir tokat attım. O da yanındakine attı. Galiba Birbal aklını kaçırdı” diye düşünmüş. Böylelikle tokat yiyen yanındakini tokatlıyormuş. Bu halka genişlemiş ve bütün şehre yayılmış. Tokat yiyen herkes bu oyunu devam ettiriyormuş. Akşam olunca Ekber Şah uyumak için haremine geçmiş. Eşinin yanına yatağa uzanmış ama hanımı “şak” diye ona tokadı yapıştırmış.
İmparator şaşkınlıkla “Ne oldu?” diye sormuş. Hanımı, “Şehirdeki herkes birbirine tokat atıyor. Biri bana tokat attı. Ben de neler olduğunu sordum. Bunun, Ekber Şah’ın başlattığı bir oyun olduğunu söylediler. Benim de bu oyunu bitirmem, zinciri tamamlamam gerekiyordu. Tokat sonunda kaynağına ulaştı” demiş.
Tokadı yiyen Ekber Şah uyumuş. Ertesi gün Birbal’ın Ekber Şah’a sorduğu soru şu olmuş. “Tokatımı aldın mı?” Ekber Şah: “Bunun böyle olacağı aklımın ucundan geçmezdi” demiş. Birbal “Ben böyle olacağına emindim” demiş. “Çünkü sonunda kime gidecek? Tüm şehri dolaştı. Kaçamazdın. Sana gelmesi kaçınılmazdı”.
Aslında bu oyun hayatın her aşamasında sürekli oynanır. Sen birisine zulmedersin, aradan yıllar geçer ve o insan sana zulmeder. Sen birisine haksızlık yaparsın, aynı şekilde haksızlığa uğrarsın. Bir yalan söylersin o yalanla hayatının farklı bir noktasında karşılaşırsın. Bu hayat döngüsü her şeyde sürekli tekrar edip durur.
Güneş açar, okyanustaki su ısınır ve buharlaşır.
Yükseklere çıkar ve orada yoğunlaşarak yağmura dönüşür. Oradan yere iner. Çay olur, dere olur, nehir olur. Göle iner. Gölden akarak denize oradan da ilk anavatanı olan okyanusa ulaşır.
İnsanlar farkına varmadan bu kısır döngüyü yaşayıp dururlar. İşte sen tam burada döngüden çıkıver. Sen kimseye tokat atma. Tokat atmazsan tokatta yemezsin.
Unutma! Her şey kaynağına geri döner.