ANTEP VE GAZİANTEP’TE EĞİTİM

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bir iki gün önce Faruk Taşkın telefon etti. “Ayfer Hanım, Antep, Üniversitelerarası sıralamada en sonuncu il, çok üzülüyorum” dedi.
Faruk Taşkın, Antepli, tarih öğretmeni, Mersin’de yaşıyor ve doktora yapıyor. Master çalışması Merkezi Türkiye Koleji hakkındaydı, şimdi doktora yapıyor, onun konusu da Merkezi Türkiye Koleji. Yani, Faruk 2012 yılında en sonuncu olan Gaziantep’in 1912 deki durumunu ve başarı oranını gayet iyi bilen bir uzman... Faruk’un görüşlerini yazının sonuna koydum.
Bu yazıyı kütüphanemden 1200 kilometre uzakta yazdığım için, kaynaklarım yanımda yok... Ama diz üstü bilgisayarım sağolsun, bana yetecek kadar bilgi içeriyor. İşte, aşağıya aldığım yazımı buldum, arşivden. 26 Ağustos 1988’de Gaziantep’te hakkında ilginç bir kitap başlığı ile Sabah gazetesinde bir dizi yayınlamıştım. İlginç kitap Prof. Kevork Sarafian tarafından İngilizce olarak yazılmış “A briefer history of Aintab”-Kısa Antep tarihi- kitabı idi. Bazı bölümlerini Türkçeye çevirip yayınlamıştım. Bu dizinin 4. yazısı, “Türkiyenin ilk kız okulu Gaziantep’te açıldı” başlığını taşıyor.
Yazının hepsini almadım, sadece bu yazı için gereki bölümlerini kopyeledim:
O Devirde kiliselerin yanlarında ilk okullar vardı. Okullar, kız ve erkek okulu olmak üzere ikiye ayrılır. Ve okulları genellikle maarifsever bir kütle destekler. Örneğin Kürkçü Hanınında sahibi olan Kürkçiyan ve Nizipliyan’ın finanse ettiği böyle okullar vardır. Nitekim buradan mezun olan öğrenciler Antep kolejinin ilk öğrencileri olmuşlardır. İlk kızlar Okulu 1852’de Mrs. Schneider (Amerikalı) tarafından kendi evinde açılmıştır. Daha sonra 1860 yılında kendi binasına kavuşmuş ve Türkiye’de kendi türünde ki ilk kız okulu olmuştur. Bu okulun müdürlüğünü 1878’ze kadar Miss Proctor; daha sonra Miss Pearce 1883’den 1908’ze kadar Miss Forman yaptı. Okul, 1917’de Halep’e taşındı. 57 yıllık Gaziantep’te ki eğitimi sırasında 527 öğrenci mezun etti, bunun 416 sı Antepliydi.
Merkezi Türkiye Koleji (Central Turkey College) veya Antep Koleji: 1876 yılında Dr. T.K. Trowbridge tarafından kuruldu. (Antep Kolejinin ilk rektörü Dr. Trowbridge halen Amerikan hastanesinin mezarlık kısmında gömülü) Dr. Trowbridge 1856’da Türkiyededir. İstanbul’da, Erzurum’da ve Maraş’ta kalmıştır. Maraş’ta Prof. Bezciyanla (Bezciyan Anteplidir, Maraş’ta çalışmaktadır) tanışır. Prof. Bezciyan Antep’e bir kolej açılmasında yardımcı olur. Bu yüksek okulun 100 dönümlük yerini aydın bir Türk, Taha Efendi bağışlar. Antepli Ermeniler de 7000 dolar turarında para yardımında bulunurlar.
Kolej önce özgün sanatlar okulu olarak başlamış. Daha sonra tıp fakültesi ilave edilmiştir. Tıp fakültesi hastanesi ise (Amerikan hastanesi) başka bir yere inşa edilmiştir.
Rektör Trowbridge ileri görüşlü enerjik, becerikli girişken ve güçlü bir yönetici idi. Sahip olduğu olağanüstü kişiliği ile okula para toplar ve hiç durup usanmadan çalışırdı. Yaşadığı sürece Antep Koleji bu adamın şahsında var olup, yücelmiştir. Bu fevkalade çalışma Trowbridge’nin zamansız ve ani ölümü ile 1885’te noktalanmıştır. Ve tıp fakültesi de 9 sene sonra kapanmıştır.
Dr. Americus Fuller 1905’e kadar hem rektörlük hem de öğretmenlik yapmıştır. Onun yaşlılığı nedeni ile Amerika’ya dönmesiyle Dr. John E. Merril rektörlüğe getirilmiştir. Dr. Merril aynı zamanda Dr. Trowbridge’nin damadıdır. Kolej, 1915’te kapanıncaya kadar Dr. Merril rektörlük yapmış, aynı kolej yeniden 1921’de Halep’de açılmıştır.
Antep Koleji 1880’den 1915’şe kadar 409 öğrenci mezun etmiştir. Bu güzel eğitim yuvası Türk kültürüne büyük hizmet vermiş, yetiştirdiği öğretmenleri fizikçileri, dişçileri doktorları tüccarları iş adamlarını Osmanlı imparatorluğunun her yerine göndererek hizmet verdirtmiştir. Ürettiği batı kültürünü düşüncesini ve medeniyetini sadece Antep’e değil; ülkenin her yanına dağıtmıştır.
Evet, 1852’de kendi türünde ilk kız okulu Antep’te açılırken, 1876’da Üniversite seviyesinde Kolej açılıyor ve Antep, çağının en ileri düzeyinde eğitim veren bir kent haline geliyor. Üstelik Tıp Fakültesinin yanısıra halen ayakta olan Amerikan Hastanesi de var.
Peki 100 küsur sene sonra ne oldu da tüm bu özelliklerini kaybetti, en sonuncu oldu? Konuyu önce, halen Gaziantep eğitim topluluğunda çalışan çok etkin ve yetkin bir kişi ile konuştum. Haklı olarak isminin yazılmasını istemedi. Onun bu problem konusundaki görüşlerini şöyle sıralayabilirim:
-Gerek Milli Eğitim Müdürlüğünde gerekse okullarda görev yapan müdürlerin çoğu vekil , vekil asilin yerini tutmaz. Ve maalesef vekil müdürler konusu tam 7-8 seneden beri aynı durumda...
-En yoğun dönemlerde bile gereksiz, sonucu olmayan toplantılar yapılıyor. Bu gereksiz toplantılar yerine biz çocuklarla ilgilensek, daha başarılı olurlar.
- Yeni nesil öğretmenlerde çok gevşeklik var. Derslere girmemek için sürekli bahaneler uyduruyorlar. Öğretmen okullarının kapanması bu durumu yarattı. Gerçi, Anadolu öğretmen liseleri açıldı ama, mezunların gelip, duruma el koymaları daha epey sürer.
-Gaziantep’deki başarısızlığın bir başka nedeni de göç olayı bence. Kimse, eğitim olayının öneminin farkında değil. Kolayca havadan para kazanılan bir yerde, çocuklar iyi okusunlar da ne yapsınlar? Bütün bu olumsuz atmosfer okullardaki disiplini etkiliyor. Benim görüşüm, disiplin olmayan yerde başarı olmaz. Özel okullarda cep telefonu yasakken, Devlet okullarında serbest!
-Çocuk bazı eğitimleri de evde alır. Sosyalleşmek gibi örneğin... Gaziantep’deki çocuklar bundan mahrum. Veli’ye, “çocuğunuzla ilgili olarak sizinle görüşmek istiyorum” diye telefon ettiğimizde “müsait olursam gelirim” diyor, çocuğu umurunda değil yani.
- Antepli Dayı Ahmet Ağa, 100 sene önce eğitimin bir ülkenin kalkınmasındaki en önemli unsur olduğunu keşfedip, sahibi olduğu Yona köyüne okul yaptırmış, Şakir Sabri Yener’de orada öğretmenlik yapmıştır. 100 sene içerisinde Dayı Ahmet Ağa’nın düşüncelerini gerçekleştirememenin acısını yaşıyorum.
Gaziantepli Mehmet Hengirmen, beğendiğim, saygı duyduğum, imrendiğim bir eğitimci. Türkçe Öğretim Merkezi TÖMER’in kurucusu. Tabii ki en sonuncu olmak olayını o da duymuş, telefonda bana bazı şeyler söyledi:
“1960 lı yıllarda Gaziantep Lisesi, Türkiye çapındaki bilgi yarışmalarında hep birinci olurdu. Ben, Üniversiteye gittiğim zaman, oradaki hocalarımın Gaziantep Lisesindeki öğretmenler kadar yeterli ve bilgili olmadıklarını görüp, hayal kırıklığına uğramıştım.
Ortadaki mevcut başarısızlık konusunda öğrenciyi suçlamak en yanlış davranış olur. Üç günlük bir seminerle öğretmenler yoğun bakıma alınmalı. Vali Bey’in duruma derhal el koyması gerek bence.” Mehmet Bey, Gaziantep’deki eğitim sorununun çözülmesinin çok zor olmadığı kanısında.
Mehmet Geyik, benim Kolej’de okuduğum 1960 yıllarda Gaziantep Lisesinde okurdu ve Üniversite sınavlarında Türkiye birincisi olmuştu. Şimdi Japonya’da büyük bir şirketin başındaymış.
Gaziantep Lisesini 1960 lı yıllarda bilgi yarışmalarında birinci yapan diğer bir öğrenci Cafer Özkul. Kendisi Malatyalı, Gaziantep Lisesinde parasız yatılı olarak okumuş. Daha sonra kazandığı bursla Fransa’ya gitmiş, orada okuyup, profesör olmuş. Lazer ve Hologram konusunda 135 bilimsel yayını varmış. 11 Haziran 2007 den bu yana, Fransadaki Rouen Üniversitesinin rektörüymüş. Gaziantep Lisesi mezunu Prof. Özkul, Avrupadaki Türk asıllı ilk rektörmüş.
Gaziantepli tarih öğretmeni Faruk Taşkın, Gaziantep’deki eğitim başarısızlığını kentsel dönüşüme bağlıyor ve diyor ki: “Gaziantep çok göç aldığı kadar verdi de... Göç olayı büyük sosyal problemler yarattı. Ekonomik zenginlik artıyor, ama servet belli bir kesimin elinde birikiyor, paylaşım yok. Ekonomik kalkınma maalesef eğitime yansımadı. Eğitim geri plana atıldı.
Eğitimde başarılı olan Kilis’i Gaziantep’le mukayese etmek istiyorum: Gaziantep’de çok iş imkanı var, çocuklar okumasa da iş bulabiliyorlar. Kilis öyle değil! Oradaki çocukların tek şansları okuyup, başarılı olmak”.
Uzun bir yazı oldu. Antep’in, Gaziantep’in Cumhuriyet öncesi ve sonrası eğitim durumunu yansıtmaya çalıştım. Farklı görüşlere yer verdim. Murad Uçaner’e derleği ve Oktay Aykanat’a da verdiği bilgiler için teşekkür ederim.

ANTEP VE GAZİANTEP’TE EĞİTİM