Suriye iç savaşından Türkiye’ye sığınan ve 4 yıldır Gaziantep’te yaşayan Muhammed Y. ile iç savaşı, geçim sıkıntısını, uğradığı ayrımcılıkları ve daha birçok şeyi konuştuk. 27 yaşındaki Muhammed evli ve yakında bir çocuğu olacak. Ailesiyle birlikte 8 kişi bir evde yaşayan Muhammed, kendi geleceğinden olduğu kadar yakında dünyaya gelecek çocuğunun geleceği için de endişeli.
Suriye’de iç savaş nasıl başladı?
2011’de Suriye’de iç savaş başladı. Dera’da yaşları 14 ile 16 arasında değişen yaklaşık 13-14 çocuk Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da vs. başlayan Arap Baharını televizyonlardan izleyerek etkilendikleri için, sokaklarda bilinçsizce, “hükümet istifa” diye bağırmışlar. Esad birlikleri de bu çocukları alıp, hapishaneye attı. İşkence uyguladılar. Çocuklar öldürülüp, sokağa atıldı. Bu çocukların içerisinde en çok bilineni Hamzet Hatip’ti. Hatip, sosyal medyada fotoğrafı en çok paylaşılan, yayılan ve olayla ilgili simgeleşen bir isim oldu. O şehirde istihbaratın başı Atıf Necip aynı zamanda Esad’ın teyzesinin oğluydu. Çocukları öldürülen aileler, istihbaratın başındaki Esad’ın teyzesinin oğlu Atıf Necip’in cezalandırılmasını istedi. Cezalandırılmadı. İnsanlar sokaklara çıkıp protesto etmeye başladılar. Esad, doğrudan bu insanların üzerine birlikler ve tanklar gönderdi. Bölgeyi abluka altına aldı. O sırada ölen çok sayıda insan oldu. Dera’dan sonra Humus’a sıçradı olaylar. İnsanlar artık Esad’ın gitmesini ve özgürlük istedi. İlk 1 yıl silahlı muhalefet yoktu.
Olaylar başladığında sen ne yapıyordun?
Olayların başladığı esnada Halep’te terzilik yapıyordum. Tüm şehirleri ayrı, Halep’i ayrı değerlendirmek gerekiyor. Halep’te Esad’ı sevenler az olmasına rağmen güçlülerdi. Esad yanlıları, iç savaş başladığında silahlanmaya başladı. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), Halep’in çevresindeki köyleri Esad birliklerinden temizlemeye başladı. İç savaş başladıktan sonra Halep’te gündüz işime gidiyor, gece protestolara çıkıyordum.
Türkiye’ye geçişin nasıl oldu?
Halep yaşanamaz bir hale geldiğinde artık duramazdım. Tek başıma sınırı geçtim. Zaten o sıralar sınırdan geçişler kolaylıkla sağlanıyordu. Gaziantep’e geldim. Burada bir süre çalışıp ev tuttuktan sonra ailemi de yanıma aldım. Halep’te terzilik yaptığım kendi iş yerim varken burada haftalık 80 liraya bir yerde terzilik yapmaya devam ettim. Daha sonra bu işten ayrılıp, bir yemek şirketinde aylık 750 TL’ye işe girdim. Sonra bizi bu işten çıkardılar ve alacağımız parayı da vermemeye niyetliydiler. Arkadaşlarımla toplanıp hakkımızı istedik, öyle paramızı verdiler.
Sonra?
Daha sonra üniversite civarında küçük bir yemek firmasında işe başladım. Hala burada çalışıyorum.
“Komşumu, arkadaşımı öldürmek istemiyorum”
Şimdilerde, Suriye’den Türkiye’ye gelenler için, “vatan haini” diyorlar. Siz olsanız , komşunuzu öldürür müsünüz? Ben komşumu, arkadaşımı, aynı ülkede yaşadığım insanı öldürmek istemiyorum.
Gaziantep’te nelerle karşılaştın, karşılaşıyorsun?
Gaziantep’te 4 yıldır yaşıyorum. Günlük 50 TL’ye, sigortasız çalışıyorum. Evde 8 kişi yaşıyoruz. IŞİD’ten dolayı ablam, eniştem ve dört çocuğu da her şeylerini bırakıp, savaştan kaçarak yanıma yerleşti. Savaşın tüm yıkıcılığının üzerimizde bıraktığı izler bir kenara, burada üstüne bir de ayrımcılık ile karşılaşıyoruz. Mesela geçen gün iş yerinde ailemle telefonda görüşürken, iki müşteri içeri girip Arapça konuştuğumu fark edince, “Burada Suriyeli çalışıyor, başka yere gidelim” dediler. Mültecileri korumak, haklarını savunmak diye bir şey yok maalesef burada. Bize dilenci gözüyle bakıyorlar. Suriye’de 80 dönüm arazimi, evimi, iş yerimi, her şeyimi bırakıp geldim. Burada aldığım günlük 50 TL, Suriye’de çok düşük bir rakamdır.
Ben bunların yaşanmasını ister miydim?Mehmet Boran