Prof. Dr. Mehmet Mutaf, 17 yaşında yüzü yanan ve tanınmaz halde olan 34 yaşındaki hastayı, yeni yüze kavuşturdu.
17 yaşında iken bir yangında yüzü tamamen yanan 34 yaşındaki Muhittin Işık, Türkiye’deki çeşitli merkezlerde geçirdiği 50’ye yakın ameliyatın yanı sıra, Avrupa’da 6 ayrı ameliyat geçirdikten sonra, tüm ümitlerini kaybetmiş halde Gaziantep Üniversitesi’nde bulunan Prof. Dr. Mehmet Mutaf’ın hastanın sadece kendi dokuları kullanılarak yaptığı nakilsiz yüz ile adeta yeniden doğdu.
Prof. Dr. Mehmet Mutaf, yanık sebebiyle tüm yüzü hasar görmüş Muhittin Işık’ı, yine aynı yöntemi kullanarak kendi dokularından nakilsiz yeni bir yüz yaptı. Yöntem ilk defa bebekken yüzü tamamen yanan 42 yaşındaki Asiye Engiz bir kadın hastada kullanılmıştı.Muhittin Işık ise bu yöntemin kullanıldığı 2.hasta oldu. Yöntem, özel merkezler bünyesinde yüzlerce kişilik bir ekiple yapılan yüz nakli girişimlerinin aksine, çok mütevazı bir ekiple gerçekleştirildi.Prof. Dr. Mutaf tarafından geliştirilen yeni yöntemin uygulandığı ikinci hastanın Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan bilgilendirme toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.
Yaşadıklarını anlatan Muhittin Işık, “Ben yandığımda henüz 17-18 yaşındaydım, yandıktan sonra çok uzun yıllar insan içine çıkamadım. Normal bir hayatım, arkadaşım olmadı diyebilirim.En önemlisi umutlarım yoktu artık. Yurt içi yurt dışı merkezlerde 50’nin üstünde ameliyat olmama rağmen yüzüm hala iyi görünmüyordu. Mutaf Hoca’yı bana bir başka cerrah tavsiye etti.Başlangıçta çok ümitli değildim ancak Mutaf Hoca ve ekibinin yaptığı her ameliyatta yüzüm biraz daha normalleşti, ben ise her ameliyatla, adım adım, kaybettiğim öz güvenimi geri kazandım. Hocam yüz nakli ile yapılamayacak olanı yani bir mucize denecek yüzü bana verdi. Yüz naklinin yan etki ve risklerini öğrendikten sonra şu anki halimin kıymetini çok iyi bilen bir insanım” dedi.
Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Mutaf, nakilsiz yüz yöntemi ve yüz nakli uygulamalarına dair açıklamalarda bulunarak, “Burnu dahil alın ve yüz bölgesindeki bütün derisi yanmış, yüz yumuşak dokularını tamamen kaybetmiş bir şekilde bize gelen hastada temel zorluklardan en önemlileri göz kapaklarının olmaması ve dudaklarındaki kayıp nedeniyle ağzını kapatamamasıydı. Beslenme zorluğu çeken ve gözlerini kaybetmek üzere olan hastada, acil olan bu iki hususu çözdük ilk ameliyatta.Bu arada hastamız bize gelmeden önce klasik yöntemlerle 50’den fazla ameliyat edilmiş ve bütün lokal seçenekleri tüketilmiş bir vakaydı.Öyle ki burun yapılabilmesi için kullanılabilecek alın bölgesi dahil tüm yüz yanıktan etkilenmişti ve yüzün tamamı için yeni bir deri örtüsü gerekiyordu. İkinci ameliyatta, kaburgadan alınan kıkırdak ile burun iskeleti oluşturduktan sonra, ön koldan damarları ile birlikte alınarak, mikro cerrahi tekniğiyle yüz bölgesine taşınan zarımsı bir yapı (fasya) ile örtülerek burun ve yüz için deri alt yapısı hazırlandı. Daha sonra, tüm yüz boyunda doku genişletme yöntemi ile elde edilen tam kalınlıkta bir deri örtüsü ile kaplandı.Bu şekilde normal yüz derisi gibi yumuşak, pürüzsüz, ince ve iyi kanlanan bir örtü elde edildi” dedi.
Kadın ve erkek hastalarda tedavide yöntem olarak farklılıklar olduğunu da hatırlatan Prof Dr. Mutaf, “Hastanın cinsiyetine göre, bir kadavradan hazır almadığımız için çok dikkatli bir tasarım ve ince bir işçilik gerektiriyor. Yapılan işlem cerrahi olduğu kadar sanat da aynı zamanda. Düşünün lütfen, başlangıçta hiçbir şekilde özel bir formu olmayan, deri, deri altı, kemik, kıkırdak gibi şekilsiz dokusal malzemeden 3 boyutlu bir form tasarlayıp canlı bir insan üzerinde yaşayan bir yüz yapıyorsunuz. Her aşama ayrı dikkat gerektiriyor, çünkü elinizdeki kumaş dünyanın en kıymetli kumaşı, insan dokusu.Zerresini heba etmemek için dikkat etmek gerek, çünkü yedeği yok” diye konuştu.
Prof Dr. Mutaf, yaptıkları nakilsiz yüzün mucize gibi nitelendirildiğini hatırlatarak, “Hastalarımıza bu işin bir mucize olmadığını, daha çok, emek ve sabır gerektiren bir süreç sonunda ulaşılabilen bir başarı olduğunu anlatıyoruz. Gerçekten de bu iş anlık bir hadise değil, birden çok ameliyat, zaman ve sabır gerektiriyor.Evet, nakilsiz mucize de zaman ve sabır gerektiriyor. Hastalarıma ‘mucizeler sabır ister’ diyorum, hem hekim zamanını işine verecek, bu işte ustalaşacak, hem de hasta sabırlı olacak. Ama ortaya çıkan sonuç iki taraf için de beklediğine ve emeğine değen güzellikte bir şey ‘hastanın kendi dokularından yapılmış bir yüz’ işte mucizevi olan bu" şeklinde konuştu. Cihan Ölmez
17 yaşında iken bir yangında yüzü tamamen yanan 34 yaşındaki Muhittin Işık, Türkiye’deki çeşitli merkezlerde geçirdiği 50’ye yakın ameliyatın yanı sıra, Avrupa’da 6 ayrı ameliyat geçirdikten sonra, tüm ümitlerini kaybetmiş halde Gaziantep Üniversitesi’nde bulunan Prof. Dr. Mehmet Mutaf’ın hastanın sadece kendi dokuları kullanılarak yaptığı nakilsiz yüz ile adeta yeniden doğdu.
Prof. Dr. Mehmet Mutaf, yanık sebebiyle tüm yüzü hasar görmüş Muhittin Işık’ı, yine aynı yöntemi kullanarak kendi dokularından nakilsiz yeni bir yüz yaptı. Yöntem ilk defa bebekken yüzü tamamen yanan 42 yaşındaki Asiye Engiz bir kadın hastada kullanılmıştı.Muhittin Işık ise bu yöntemin kullanıldığı 2.hasta oldu. Yöntem, özel merkezler bünyesinde yüzlerce kişilik bir ekiple yapılan yüz nakli girişimlerinin aksine, çok mütevazı bir ekiple gerçekleştirildi.Prof. Dr. Mutaf tarafından geliştirilen yeni yöntemin uygulandığı ikinci hastanın Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan bilgilendirme toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.
Yaşadıklarını anlatan Muhittin Işık, “Ben yandığımda henüz 17-18 yaşındaydım, yandıktan sonra çok uzun yıllar insan içine çıkamadım. Normal bir hayatım, arkadaşım olmadı diyebilirim.En önemlisi umutlarım yoktu artık. Yurt içi yurt dışı merkezlerde 50’nin üstünde ameliyat olmama rağmen yüzüm hala iyi görünmüyordu. Mutaf Hoca’yı bana bir başka cerrah tavsiye etti.Başlangıçta çok ümitli değildim ancak Mutaf Hoca ve ekibinin yaptığı her ameliyatta yüzüm biraz daha normalleşti, ben ise her ameliyatla, adım adım, kaybettiğim öz güvenimi geri kazandım. Hocam yüz nakli ile yapılamayacak olanı yani bir mucize denecek yüzü bana verdi. Yüz naklinin yan etki ve risklerini öğrendikten sonra şu anki halimin kıymetini çok iyi bilen bir insanım” dedi.
Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Mutaf, nakilsiz yüz yöntemi ve yüz nakli uygulamalarına dair açıklamalarda bulunarak, “Burnu dahil alın ve yüz bölgesindeki bütün derisi yanmış, yüz yumuşak dokularını tamamen kaybetmiş bir şekilde bize gelen hastada temel zorluklardan en önemlileri göz kapaklarının olmaması ve dudaklarındaki kayıp nedeniyle ağzını kapatamamasıydı. Beslenme zorluğu çeken ve gözlerini kaybetmek üzere olan hastada, acil olan bu iki hususu çözdük ilk ameliyatta.Bu arada hastamız bize gelmeden önce klasik yöntemlerle 50’den fazla ameliyat edilmiş ve bütün lokal seçenekleri tüketilmiş bir vakaydı.Öyle ki burun yapılabilmesi için kullanılabilecek alın bölgesi dahil tüm yüz yanıktan etkilenmişti ve yüzün tamamı için yeni bir deri örtüsü gerekiyordu. İkinci ameliyatta, kaburgadan alınan kıkırdak ile burun iskeleti oluşturduktan sonra, ön koldan damarları ile birlikte alınarak, mikro cerrahi tekniğiyle yüz bölgesine taşınan zarımsı bir yapı (fasya) ile örtülerek burun ve yüz için deri alt yapısı hazırlandı. Daha sonra, tüm yüz boyunda doku genişletme yöntemi ile elde edilen tam kalınlıkta bir deri örtüsü ile kaplandı.Bu şekilde normal yüz derisi gibi yumuşak, pürüzsüz, ince ve iyi kanlanan bir örtü elde edildi” dedi.
Kadın ve erkek hastalarda tedavide yöntem olarak farklılıklar olduğunu da hatırlatan Prof Dr. Mutaf, “Hastanın cinsiyetine göre, bir kadavradan hazır almadığımız için çok dikkatli bir tasarım ve ince bir işçilik gerektiriyor. Yapılan işlem cerrahi olduğu kadar sanat da aynı zamanda. Düşünün lütfen, başlangıçta hiçbir şekilde özel bir formu olmayan, deri, deri altı, kemik, kıkırdak gibi şekilsiz dokusal malzemeden 3 boyutlu bir form tasarlayıp canlı bir insan üzerinde yaşayan bir yüz yapıyorsunuz. Her aşama ayrı dikkat gerektiriyor, çünkü elinizdeki kumaş dünyanın en kıymetli kumaşı, insan dokusu.Zerresini heba etmemek için dikkat etmek gerek, çünkü yedeği yok” diye konuştu.
Prof Dr. Mutaf, yaptıkları nakilsiz yüzün mucize gibi nitelendirildiğini hatırlatarak, “Hastalarımıza bu işin bir mucize olmadığını, daha çok, emek ve sabır gerektiren bir süreç sonunda ulaşılabilen bir başarı olduğunu anlatıyoruz. Gerçekten de bu iş anlık bir hadise değil, birden çok ameliyat, zaman ve sabır gerektiriyor.Evet, nakilsiz mucize de zaman ve sabır gerektiriyor. Hastalarıma ‘mucizeler sabır ister’ diyorum, hem hekim zamanını işine verecek, bu işte ustalaşacak, hem de hasta sabırlı olacak. Ama ortaya çıkan sonuç iki taraf için de beklediğine ve emeğine değen güzellikte bir şey ‘hastanın kendi dokularından yapılmış bir yüz’ işte mucizevi olan bu" şeklinde konuştu. Cihan Ölmez