Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque, Türkiye’de her 10 gebelikten en az birinin isteğe bağlı kürtajla sonuçlandığını belirterek, “Bu da yılda 150 bin civarında kürtaj anlamına gelmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi için karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı yüzde 15,5’tir” dedi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu, “Dünya Nüfusunun Durumu Raporu”nun 2012 kopyasını bugün yayımlandı. Raporda bütün ülkeler, örgütler ve sivil toplumdan isteyen herkesin, istediği zaman hakkı olan aile planlamasına erişmesi ve aile planlaması hizmetlerinin, malzemelerinin ve bilgilerinin kaliteli olmasını sağlamak için gereken iradenin gösterilmesi istendi.
Huque, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, aile planlamasının bir hak olduğunu, bu hakka sadece zengin veya başka bir şekilde ayrıcalıklı kesimin değil herkes ulaşabilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’de aile planlamasında geleneksel yöntemlerin yaygın olarak kullanıldığına dikkat çeken Huque, “Bu, tüm yöntem kullananların 3’te birine karşılık gelmektedir. Kadın sağlığı açısından önem taşıyan düşük ve doğum sonrası modern yöntem kullanımının azlığı, halk sağlığı açısından gündemde önemini korumaktadır. Türkiye’de düşük sonrası modern yöntem kullanımı yüzde 42’dir. Dolayısıyla 5 kadından 3’ü etkili yöntem kullanmayarak, aynı risklerle karşı karşıya kalmaktadır” dedi.
Türkiye’de 40 yaşının üstündeki gebeliklerin 3’te birinin isteğe bağlı düşükle sonlandırılmasının, aile planlaması hizmetlerinde karşılanmamış ihtiyacı ortaya koyduğunu vurgulayan Huque, şunları ifade etti: “Türkiye’de de her 10 gebelikten en az biri isteğe bağlı kürtaj ile sonuçlanmaktadır. Bu da yılda 150 bin civarında kürtaj anlamına gelmektedir ki, bu da karşılanmamış ihtiyacın başka yönüdür. Bu durum Türkiye’de özellikle kırsal bölgede yaşayan kadınlar, gençler ve ekonomik yönden yoksul nüfus grupları için benzer özellikler göstermektedir. Örneğin, mevsimlik tarım işçisi kadınların yarısından fazlası herhangi bir gebeliği önleyici yöntem kullanmamaktadır. Yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi için karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı yüzde 15,5’tir.”SHA
Huque, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, aile planlamasının bir hak olduğunu, bu hakka sadece zengin veya başka bir şekilde ayrıcalıklı kesimin değil herkes ulaşabilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’de aile planlamasında geleneksel yöntemlerin yaygın olarak kullanıldığına dikkat çeken Huque, “Bu, tüm yöntem kullananların 3’te birine karşılık gelmektedir. Kadın sağlığı açısından önem taşıyan düşük ve doğum sonrası modern yöntem kullanımının azlığı, halk sağlığı açısından gündemde önemini korumaktadır. Türkiye’de düşük sonrası modern yöntem kullanımı yüzde 42’dir. Dolayısıyla 5 kadından 3’ü etkili yöntem kullanmayarak, aynı risklerle karşı karşıya kalmaktadır” dedi.
Türkiye’de 40 yaşının üstündeki gebeliklerin 3’te birinin isteğe bağlı düşükle sonlandırılmasının, aile planlaması hizmetlerinde karşılanmamış ihtiyacı ortaya koyduğunu vurgulayan Huque, şunları ifade etti: “Türkiye’de de her 10 gebelikten en az biri isteğe bağlı kürtaj ile sonuçlanmaktadır. Bu da yılda 150 bin civarında kürtaj anlamına gelmektedir ki, bu da karşılanmamış ihtiyacın başka yönüdür. Bu durum Türkiye’de özellikle kırsal bölgede yaşayan kadınlar, gençler ve ekonomik yönden yoksul nüfus grupları için benzer özellikler göstermektedir. Örneğin, mevsimlik tarım işçisi kadınların yarısından fazlası herhangi bir gebeliği önleyici yöntem kullanmamaktadır. Yine Güneydoğu Anadolu Bölgesi için karşılanmamış aile planlaması ihtiyacı yüzde 15,5’tir.”SHA
RSS