Çiçek, cehaletin esaretten de beter olduğunu, diploması olan ancak kendi kültüründen haberi olmayan nesil yetiştirilmesi halinde bunun hesabının millete verilemeyeceğini vurguladı
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: ''Bu ülkede doğan her çocuk bu ülke için çok büyük bir değerdir. Onun kıymetini bilmemiz gerekiyor. -''Şimdi gençlerimizde ne eksiklik görüyorsak aslında bu bizim eksikliğimizdir, eğitim kurumlarımızın eksikliğidir. Neyi verebiliyorsak gençlerimiz onu anlıyor. Ne verdiğimize iyi bakmak lazım'' -''Milletine sırtını çeviren, milletin değerlerine sırtını çeviren, milletin tarihini yok sayan, kültürünü yok sayan kompleksli kurumların bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yok. Onun için madem ki bu kadar sorumluluk taşıyor, bu kadar önemsiyoruz, bu kadar yüceltiyoruz, o içinden çıktığı topluma sırtını dönmemeli, onunla arasında hiçbir konuda doku uyuşmazlığı olmamalıdır''
Çiçek, Gazikent Üniversitesi 2011-2012 akademik yılının başlaması dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, üniversitenin yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını diledi.
Türkiye'de şu anda 165 üniversite, 100 binden fazla öğretim üyesi, 3 milyon 900 bin civarında da üniversite okuyan öğrenci olduğunu, ülkede şu an eğitim ve öğretim çağındaki çocukların ve gençlerin sayısının 20 milyon olduğunu dile getiren Çiçek, şöyle konuştu: ''Bu ne demektir, dünyadaki 205 devlet içerisinde en az 50 devletten daha fazla bizim öğrencimiz var, gençlerimiz var çocuklarımız var. Bu ülkemizin en büyük zenginliğidir ve en önemli de stratejik değerdir. Belki bazı ülkeler gibi yeteri kadar doğal gazımız yok, petrol yok, belki birçok şeyi dışardan alıyoruz ama iyi eğitebilirsek, iyi yetiştirebilirsek 20 milyon civarında, inşallah bunların sayısı her geçen gün artar, Türkiye için çok önemli bir stratejik değere, bir unsura sahibiz demektir. Bütün mesele bunların iyi eğitilmesi, iyi öğretilmesi hayata iyi hazırlanmasıdır. Yani şunu söylersem doğruyu söylediğim kanaatindeyim. Bu ülkede doğan her çocuk bu ülke için çok büyük bir değerdir. Onun kıymetini bilmemiz gerekiyor. İşte işin bu noktasında en büyük sorumluluk da üniversitelerimize düşüyor. Ben mümkün olduğu kadar her fırsatta bilhassa Anadolu üniversitelerinin açılışlarına veya bir vesile ile yaptıkları toplantılara katılıyorum. Bunu özellikle arzu ediyorum. Çünkü bu üniversitelerimiz başlangıçta işi sağlam kuramazsak, işin temelini sağlam atamazsak, bu üniversiteler bir ülke için imkan olmaktan çıkıyor, huzursuzluğun kaynağı haline geliyor. Geçmişte Türkiye bu sıkıntıları da yaşadı.''
Çiçek, açılış günlerinin gelecekle ilgili düşünceleri söylemek, diğer taraftan da muhasebe yapma zamanı olduğunu ifade etti. Eğer işin muhasebesi yapılmaz, sorumluluğun farkına varılmazsa üniversitelerden beklenen faydanın elde edilememiş olacağını dile getiren Çiçek, şöyle devam etti: ''Her üniversite her ülkenin üniversiteleri o toplumun, o devletin, o milletin en gözde kuruluşlarıdır ve öyle de olmalıdır. İşin bu noktaya gelebilmesi için de en başta üniversitelerimizin kendisi böyle bir gayretin içinde olmalıdır. Bir kısım sıkıntılar olabilir, bir kısım eksiklikler olabilir, bir kısım yetmezlik olabilir ama bunların hiçbirisi başarısızlığın gerekçesi olamaz. Benim siyasette de çok inandığım bir şey vardır. O da şudur, 'mazeret terazisinin tartamayacağı hiçbir günah yoktur.'
Dolayısıyla üniversitelerimiz hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan yapmaları gereken ne ise onu yapabilmenin gayreti çabası içerisinde olmaları lazım. Çünkü ülkemizin geleceği buna bağlı. Şunu net ve açık bir şekilde görüyorum, uzun zamandan beri siyasetin içerisinde bulunan, siyasetin her kademesinde görev yapmış, iyi kötü okuyarak da yaşayarak da dünya gerçeğini bilmeye gayret eden bir insan olarak şunu görüyorum; ülkemizin bu 205 devlet içinde nerede bulunacağını tayin edecek en başlıca kurum üniversitelerdir. Acımasız bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. Kimse kimsenin gözüne bakmıyor. Hatta bazen kardeş kardeşin gırtlağına sarılıyor işte Kuzey Afrika'da yaşananlara baktığımızda. Böylesine acımasız bir dünyada Türkiye'nin bulunacağı yeri tayin edecek en başlıca kurum üniversitelerimizdir. Onun için üniversitelerimiz bir taraftan rakamların ortaya koyduğu bir kısım gerçeklerle övünebiliriz, övünmeliyiz ama o rakamlar derinde dipte daha neyi ifade ediyor bir de ona bakmamız gerekecektir.''
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: ''Bu ülkede doğan her çocuk bu ülke için çok büyük bir değerdir. Onun kıymetini bilmemiz gerekiyor. -''Şimdi gençlerimizde ne eksiklik görüyorsak aslında bu bizim eksikliğimizdir, eğitim kurumlarımızın eksikliğidir. Neyi verebiliyorsak gençlerimiz onu anlıyor. Ne verdiğimize iyi bakmak lazım'' -''Milletine sırtını çeviren, milletin değerlerine sırtını çeviren, milletin tarihini yok sayan, kültürünü yok sayan kompleksli kurumların bu ülkeye verebileceği hiçbir şey yok. Onun için madem ki bu kadar sorumluluk taşıyor, bu kadar önemsiyoruz, bu kadar yüceltiyoruz, o içinden çıktığı topluma sırtını dönmemeli, onunla arasında hiçbir konuda doku uyuşmazlığı olmamalıdır''
Çiçek, Gazikent Üniversitesi 2011-2012 akademik yılının başlaması dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, üniversitenin yeni eğitim ve öğretim yılının hayırlı olmasını diledi.
Türkiye'de şu anda 165 üniversite, 100 binden fazla öğretim üyesi, 3 milyon 900 bin civarında da üniversite okuyan öğrenci olduğunu, ülkede şu an eğitim ve öğretim çağındaki çocukların ve gençlerin sayısının 20 milyon olduğunu dile getiren Çiçek, şöyle konuştu: ''Bu ne demektir, dünyadaki 205 devlet içerisinde en az 50 devletten daha fazla bizim öğrencimiz var, gençlerimiz var çocuklarımız var. Bu ülkemizin en büyük zenginliğidir ve en önemli de stratejik değerdir. Belki bazı ülkeler gibi yeteri kadar doğal gazımız yok, petrol yok, belki birçok şeyi dışardan alıyoruz ama iyi eğitebilirsek, iyi yetiştirebilirsek 20 milyon civarında, inşallah bunların sayısı her geçen gün artar, Türkiye için çok önemli bir stratejik değere, bir unsura sahibiz demektir. Bütün mesele bunların iyi eğitilmesi, iyi öğretilmesi hayata iyi hazırlanmasıdır. Yani şunu söylersem doğruyu söylediğim kanaatindeyim. Bu ülkede doğan her çocuk bu ülke için çok büyük bir değerdir. Onun kıymetini bilmemiz gerekiyor. İşte işin bu noktasında en büyük sorumluluk da üniversitelerimize düşüyor. Ben mümkün olduğu kadar her fırsatta bilhassa Anadolu üniversitelerinin açılışlarına veya bir vesile ile yaptıkları toplantılara katılıyorum. Bunu özellikle arzu ediyorum. Çünkü bu üniversitelerimiz başlangıçta işi sağlam kuramazsak, işin temelini sağlam atamazsak, bu üniversiteler bir ülke için imkan olmaktan çıkıyor, huzursuzluğun kaynağı haline geliyor. Geçmişte Türkiye bu sıkıntıları da yaşadı.''
Çiçek, açılış günlerinin gelecekle ilgili düşünceleri söylemek, diğer taraftan da muhasebe yapma zamanı olduğunu ifade etti. Eğer işin muhasebesi yapılmaz, sorumluluğun farkına varılmazsa üniversitelerden beklenen faydanın elde edilememiş olacağını dile getiren Çiçek, şöyle devam etti: ''Her üniversite her ülkenin üniversiteleri o toplumun, o devletin, o milletin en gözde kuruluşlarıdır ve öyle de olmalıdır. İşin bu noktaya gelebilmesi için de en başta üniversitelerimizin kendisi böyle bir gayretin içinde olmalıdır. Bir kısım sıkıntılar olabilir, bir kısım eksiklikler olabilir, bir kısım yetmezlik olabilir ama bunların hiçbirisi başarısızlığın gerekçesi olamaz. Benim siyasette de çok inandığım bir şey vardır. O da şudur, 'mazeret terazisinin tartamayacağı hiçbir günah yoktur.'
Dolayısıyla üniversitelerimiz hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan yapmaları gereken ne ise onu yapabilmenin gayreti çabası içerisinde olmaları lazım. Çünkü ülkemizin geleceği buna bağlı. Şunu net ve açık bir şekilde görüyorum, uzun zamandan beri siyasetin içerisinde bulunan, siyasetin her kademesinde görev yapmış, iyi kötü okuyarak da yaşayarak da dünya gerçeğini bilmeye gayret eden bir insan olarak şunu görüyorum; ülkemizin bu 205 devlet içinde nerede bulunacağını tayin edecek en başlıca kurum üniversitelerdir. Acımasız bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. Kimse kimsenin gözüne bakmıyor. Hatta bazen kardeş kardeşin gırtlağına sarılıyor işte Kuzey Afrika'da yaşananlara baktığımızda. Böylesine acımasız bir dünyada Türkiye'nin bulunacağı yeri tayin edecek en başlıca kurum üniversitelerimizdir. Onun için üniversitelerimiz bir taraftan rakamların ortaya koyduğu bir kısım gerçeklerle övünebiliriz, övünmeliyiz ama o rakamlar derinde dipte daha neyi ifade ediyor bir de ona bakmamız gerekecektir.''