Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Edip Semih Yalçın, CHP ve BDP'li vekillerin davranışlarını siyaseten yanlış bulduğunu söyledi.
MHP Gaziantep İl Başkanı Tayfun Aygın ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek seçimi değerlendiren Yalçın, öncelikle kendilerine destek veren Gazianteplilere teşekkür etti. Yalçın, CHP ve BDP'li milletvekillerinin mecliste yemin etmemesine tepki gösterdi.
Gaziantep’I en iyi şekilde temsil edeceğim
Gaziantep'i parlamentoda en iyi şekilde temsil edeceğini belirten Yalçın, tüm Gaziantep milletvekilleriyle birlikte ortak akılla çalışma yapacaklarını ifade etti. Tutuklu BDP milletvekillerinin amacının parlamento zemininde kargaşa oluşturmak olduğunu ileri süren Yalçın, şunları söyledi: "BDP'li vekillerin terörden beslenen bir kaynakla hareket ettiklerini biliyorsunuz. Onların boykot süreci 1 milletvekilinin daha sonra milletvekilliğinin düşürülmesi ve Diyarbakır'da AK Parti adayının yerine milletvekili seçilmesiyle başladı. Ancak, mesele sadece bu şahsiyetin milletvekilliğinin düşürülmesi olmayıp, diğer 5 milletvekilinin de tahliyesini arzu ediyorlar. Onların olaya bakışı daha ziyade meclis tabanını veya parlamento zemininin bir kargaşaya sevk etmek suretiyle, tıpkı seçim sürecinde elde ettikleri gibi bazı faydalar elde etmek. Bazı menzilleri açmaktır. Daha önce veto edilen BDP'li adaylar Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı kararla geri adım atmış ve adaylıkları kabul görmüştü. Bu tip çıkışlarla belirli mesafeleri aldıklarını zanneden BDP kökenli vekiller, aynı taktiğe şu an mecliste başvuruyor."
Onların Diyarbakır'da toplanmasının bir şey ifade etmeyeceğini anlatan Yalçın, şunları söyledi: "Bu ülkenin başkenti Ankara'dır. Parlamentonun olduğu mekan bu ülkenin başkentindedir. Dolayısıyla halkın iradesiyle seçilmiş, kim olursa olsun bütün vekillerin Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanmaları gerekmektedir. Biz bu anlamda ortaya konulan iradeye parti olarak uyduk. Meselelerin çözüm yerinin parlamento olduğunu bir defa daha gösterme gereği hissettik. Çünkü bu millet vekillerini ve
partilerini Ankara'ya gönderirken, çözüm mekanının yüce meclis olduğu bilinciyle gönderiyor. O halde partiler ve adaylarda aynı şuurla hareket etmek zorundadır."
Meclise gelerek yemin etmeyen CHP ve BDP'li vekillerin davranışlarını siyaseten yanlış bulduğunu dile getiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: "CHP'nin meclise gelip yemin etmemesi, doğrusu kabul edilebilir davranış değil. Siyaseten yanlış. Kendisine verilmiş 11 milyonluk oyu hiçe saymak, onu beğenmemek veya o millet iradesini hor görmek anlamına gelir. Bunlar yerine MHP'nin yaptığı gibi muhalefette olmamıza rağmen herhangi bir kutuplaşmaya, herhangi lüzumsuz bir çekişmeye meydan vermeksizin MHP,
meclise katılmış, tam kadro yeminini yerine getirmiş ve bundan sonraki süreçte de siyasi mücadelesini devam ettireceğini açıklamıştır."
Olması gerekenin bu olduğunu belirten Yalçın, sözlerine şöyle devam etti: "Gerek CHP'nin gerek BDP kökenli milletvekillerinin davranış biçimi bir şey ifade etmez. Meclisi tıkayacakları kanaatinde de değiliz. Önümüzdeki hafta meclis başkanlığı seçimi başlayacak. Bu süreçle birlikte zannediyorum yemin krizi aşılır. Böyle umuyoruz ama biz parti olarak böyle bir olayın içinde olmayacağız."
Hüküm giymeyen vekillerin serbest bırakılmasını isteyen Yalçın, şunları söyledi: "Tutuklu milletvekillerinin normal şartlarda hüküm giymemiş olduklarından dolayı tahliyeleri gerekir. Bizim arzumuz, görüşümüz bu istikamette. Çünkü hangi suçla suçlanırsa suçlansın, henüz o eski tarihle söylüyorum; suç unsuru bulunmamış yani gerçekleşmemiş. Bitmemiş. O halde bu insanlar, rahatlıkla serbest bırakılabilir. Çünkü, bu tutukluların kefaletini millet bizati kendisi ödemiştir. Nasıl ödemiştir? Onu seçerek. Onlara
oy vererek. Milletin olduğu bir noktada ve yerde başka görüş beyanı olmaz. En üst irade millet iradesidir. Dolayısıyla sevelim ya da sevmeyelim, bu insanların tahliyesi gerekmektedir. Ancak, Hatip Dicle'nin durumu farklı o hüküm giymiştir. Yüksek Seçim Kurulu, Hatip Dicle ile ilgili en son kararı doğru vermiş ama çok geç vermiştir."
BDP'li vekillerin, terörist Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'nden çıkarılarak cezasının ev hapsi olarak değiştirilmesi isteğini sert bir dille eleştiren Semih Yalçın, "İmralı canisinin karşılığında bunların tahliyesini şart koşarlarsa biz şaşırmayacağız" dedi. Daha hafifleştirilmiş bir ceza tarzına geçiş yolunun hazırlandığını anlatan
Yalçın, şöyle konuştu: "bunu yapmaya çalışıyorlar. Bunların karşılığında yarın belirli çevreler ve hatta iktidar partisinin uzantısı olan belirli çevreler İmralı canisinin karşılığında bunların tahliyesini şart koşarsa biz şaşırmayacağız. Neden? Çünkü bu süreçle alakalı olarak hatırlarsanız, 12 Haziran öncesinde her mekanda ve defalarca bu olacakları sizler vasıtasıyla milletimizle biz bölüştük, paylaştık, bir araya geldik ve onlara anlatmaya çalıştık. Anayasa değişikliği sürecinde de aynı tehlike söz
konusu olabilir."
Şimdi TBMM önündeki en büyük çalışmanın Anayasa değişikliği olduğunu anlatan Yalçın, şu ifadeleri kullandı: "Anayasa değişikliği ile birlikte bu ülkede problem olan her şeyi kaldırabilirsin. Bir Anayasa değişikliği mecburidir doğru. Bu mümkün ama Anayasa değişikliği sırasında eğer belirli bir farklı çevrelere veya terör örgütüne hizmet etmek istiyorsanız veya terör örgütü PKK'yı, siyasallaştırma gibi bir gayret içindeyseniz, bu gayretinizin uzantılarını ve bu gayretinizle ilgili kanun hükümlerini siz,
Anayasa'ya koymaya çalışıyorsanız, işte o zaman mecliste bir konsorsiyum sağlanmaz. Belki sayısal bir çoğunluk şuanda siyasi iktidarın elindedir ama şunu hiç unutmayınız MHP'nin, ülkenin üniter yapısıyla alakalı olarak tehlike görüpte yok dediği hiçbir hadise meclisten geçmez, geçemez."
MHP'den milletvekili seçilen Engin Alan ile ilgili olarak da değerlendirmede bulunan Yalçın, şunları söyledi: "Engin Alan, MHP için bir sembol isimdir. Önemli bir isidevam ettireceğini amdir ama Engin Alan'ın aday gösterilmesi mantığının arkasında Güneydoğu'da bu ülke için mücadele eden, bölünmemesi için canını dişine takarak savunma yapan ve hatta şehit ve gazi olan insanların tümü adına bir tek semboldür. Onlara biz siyasi parti olarak manevi desteğimizi ifade adına gelecek süreçte, bu ülkenin kahraman
evlatlarına sahip çıkılacağı mantığı için sıraya konulmuştur."
MHP Gaziantep İl Başkanı Tayfun Aygın ile birlikte basın toplantısı düzenleyerek seçimi değerlendiren Yalçın, öncelikle kendilerine destek veren Gazianteplilere teşekkür etti. Yalçın, CHP ve BDP'li milletvekillerinin mecliste yemin etmemesine tepki gösterdi.
Gaziantep’I en iyi şekilde temsil edeceğim
Gaziantep'i parlamentoda en iyi şekilde temsil edeceğini belirten Yalçın, tüm Gaziantep milletvekilleriyle birlikte ortak akılla çalışma yapacaklarını ifade etti. Tutuklu BDP milletvekillerinin amacının parlamento zemininde kargaşa oluşturmak olduğunu ileri süren Yalçın, şunları söyledi: "BDP'li vekillerin terörden beslenen bir kaynakla hareket ettiklerini biliyorsunuz. Onların boykot süreci 1 milletvekilinin daha sonra milletvekilliğinin düşürülmesi ve Diyarbakır'da AK Parti adayının yerine milletvekili seçilmesiyle başladı. Ancak, mesele sadece bu şahsiyetin milletvekilliğinin düşürülmesi olmayıp, diğer 5 milletvekilinin de tahliyesini arzu ediyorlar. Onların olaya bakışı daha ziyade meclis tabanını veya parlamento zemininin bir kargaşaya sevk etmek suretiyle, tıpkı seçim sürecinde elde ettikleri gibi bazı faydalar elde etmek. Bazı menzilleri açmaktır. Daha önce veto edilen BDP'li adaylar Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı kararla geri adım atmış ve adaylıkları kabul görmüştü. Bu tip çıkışlarla belirli mesafeleri aldıklarını zanneden BDP kökenli vekiller, aynı taktiğe şu an mecliste başvuruyor."
Onların Diyarbakır'da toplanmasının bir şey ifade etmeyeceğini anlatan Yalçın, şunları söyledi: "Bu ülkenin başkenti Ankara'dır. Parlamentonun olduğu mekan bu ülkenin başkentindedir. Dolayısıyla halkın iradesiyle seçilmiş, kim olursa olsun bütün vekillerin Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde toplanmaları gerekmektedir. Biz bu anlamda ortaya konulan iradeye parti olarak uyduk. Meselelerin çözüm yerinin parlamento olduğunu bir defa daha gösterme gereği hissettik. Çünkü bu millet vekillerini ve
partilerini Ankara'ya gönderirken, çözüm mekanının yüce meclis olduğu bilinciyle gönderiyor. O halde partiler ve adaylarda aynı şuurla hareket etmek zorundadır."
Meclise gelerek yemin etmeyen CHP ve BDP'li vekillerin davranışlarını siyaseten yanlış bulduğunu dile getiren Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: "CHP'nin meclise gelip yemin etmemesi, doğrusu kabul edilebilir davranış değil. Siyaseten yanlış. Kendisine verilmiş 11 milyonluk oyu hiçe saymak, onu beğenmemek veya o millet iradesini hor görmek anlamına gelir. Bunlar yerine MHP'nin yaptığı gibi muhalefette olmamıza rağmen herhangi bir kutuplaşmaya, herhangi lüzumsuz bir çekişmeye meydan vermeksizin MHP,
meclise katılmış, tam kadro yeminini yerine getirmiş ve bundan sonraki süreçte de siyasi mücadelesini devam ettireceğini açıklamıştır."
Olması gerekenin bu olduğunu belirten Yalçın, sözlerine şöyle devam etti: "Gerek CHP'nin gerek BDP kökenli milletvekillerinin davranış biçimi bir şey ifade etmez. Meclisi tıkayacakları kanaatinde de değiliz. Önümüzdeki hafta meclis başkanlığı seçimi başlayacak. Bu süreçle birlikte zannediyorum yemin krizi aşılır. Böyle umuyoruz ama biz parti olarak böyle bir olayın içinde olmayacağız."
Hüküm giymeyen vekillerin serbest bırakılmasını isteyen Yalçın, şunları söyledi: "Tutuklu milletvekillerinin normal şartlarda hüküm giymemiş olduklarından dolayı tahliyeleri gerekir. Bizim arzumuz, görüşümüz bu istikamette. Çünkü hangi suçla suçlanırsa suçlansın, henüz o eski tarihle söylüyorum; suç unsuru bulunmamış yani gerçekleşmemiş. Bitmemiş. O halde bu insanlar, rahatlıkla serbest bırakılabilir. Çünkü, bu tutukluların kefaletini millet bizati kendisi ödemiştir. Nasıl ödemiştir? Onu seçerek. Onlara
oy vererek. Milletin olduğu bir noktada ve yerde başka görüş beyanı olmaz. En üst irade millet iradesidir. Dolayısıyla sevelim ya da sevmeyelim, bu insanların tahliyesi gerekmektedir. Ancak, Hatip Dicle'nin durumu farklı o hüküm giymiştir. Yüksek Seçim Kurulu, Hatip Dicle ile ilgili en son kararı doğru vermiş ama çok geç vermiştir."
BDP'li vekillerin, terörist Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'nden çıkarılarak cezasının ev hapsi olarak değiştirilmesi isteğini sert bir dille eleştiren Semih Yalçın, "İmralı canisinin karşılığında bunların tahliyesini şart koşarlarsa biz şaşırmayacağız" dedi. Daha hafifleştirilmiş bir ceza tarzına geçiş yolunun hazırlandığını anlatan
Yalçın, şöyle konuştu: "bunu yapmaya çalışıyorlar. Bunların karşılığında yarın belirli çevreler ve hatta iktidar partisinin uzantısı olan belirli çevreler İmralı canisinin karşılığında bunların tahliyesini şart koşarsa biz şaşırmayacağız. Neden? Çünkü bu süreçle alakalı olarak hatırlarsanız, 12 Haziran öncesinde her mekanda ve defalarca bu olacakları sizler vasıtasıyla milletimizle biz bölüştük, paylaştık, bir araya geldik ve onlara anlatmaya çalıştık. Anayasa değişikliği sürecinde de aynı tehlike söz
konusu olabilir."
Şimdi TBMM önündeki en büyük çalışmanın Anayasa değişikliği olduğunu anlatan Yalçın, şu ifadeleri kullandı: "Anayasa değişikliği ile birlikte bu ülkede problem olan her şeyi kaldırabilirsin. Bir Anayasa değişikliği mecburidir doğru. Bu mümkün ama Anayasa değişikliği sırasında eğer belirli bir farklı çevrelere veya terör örgütüne hizmet etmek istiyorsanız veya terör örgütü PKK'yı, siyasallaştırma gibi bir gayret içindeyseniz, bu gayretinizin uzantılarını ve bu gayretinizle ilgili kanun hükümlerini siz,
Anayasa'ya koymaya çalışıyorsanız, işte o zaman mecliste bir konsorsiyum sağlanmaz. Belki sayısal bir çoğunluk şuanda siyasi iktidarın elindedir ama şunu hiç unutmayınız MHP'nin, ülkenin üniter yapısıyla alakalı olarak tehlike görüpte yok dediği hiçbir hadise meclisten geçmez, geçemez."
MHP'den milletvekili seçilen Engin Alan ile ilgili olarak da değerlendirmede bulunan Yalçın, şunları söyledi: "Engin Alan, MHP için bir sembol isimdir. Önemli bir isidevam ettireceğini amdir ama Engin Alan'ın aday gösterilmesi mantığının arkasında Güneydoğu'da bu ülke için mücadele eden, bölünmemesi için canını dişine takarak savunma yapan ve hatta şehit ve gazi olan insanların tümü adına bir tek semboldür. Onlara biz siyasi parti olarak manevi desteğimizi ifade adına gelecek süreçte, bu ülkenin kahraman
evlatlarına sahip çıkılacağı mantığı için sıraya konulmuştur."