CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın değerlendirmeleri özetle şöyle: “Ülkemiz, iktidarın hukuk devletini ayaklar altına alan tavrıyla hızla hukuksuzlukların arttığı ve yargıya güvenin erozyona uğradığı bir konuma geliyor. Anayasa Mahkemesi Başkanının bireysel başvuru davalarının beş buçuk ayda 51 bin artarak 110 bine ulaştığını açıklaması, yargının felç olduğunu göstermektedir!
Kamu ve toplum vicdanında karşılık bulmayan yargı kararlarının hukuk devletine verdiği zararın, yarattığı tahribatın büyüklüğü apaçık ortada. AYM Başkanını duymazlıktan gelen iktidar, TBMM’ye getirdiği ‘Dezenformasyon Yasası’ ile daha ağır adaletsizlikleri, haksızlıkları, yargı mağduriyetlerini devreye sokacağını, ülkeyi adaletle yönetme ilkesinden koptuğunu, adil olma duygusunu yitirdiğini ortaya koyuyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD’ın uygulanan ekonomi politikalarına ve dış politikada sergilenen tavra yönelik eleştirilerini ‘hadsizlik’ olarak nitelendirerek, iktidarın kapısını çalamayacaklarını ifade etti. Sadece bu sözleri bile iktidarın iş insanları ile ilişkisini açığa çıkardı!
Demokratik bir ülkede; anayasa üzerine tarafsızlık yemini etmiş, tüm yurttaşlarına eşit ve adil olma sözü vermiş bir cumhurbaşkanının böyle davranması, tehditler savurması söz konusu olamaz. Halkın bir bölümünü dışlayan, hakaret ifadeleriyle tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı tavrı iş dünyası ve iş insanları için sergilemesi şaşırtıcı değil!
Tarım Üretici Fiyat Endeksi’nde (Tarım-ÜFE) mayısta aylık yüzde 16,18, yıllık yüzde 154,97 olarak gerçekleşen artış, iktidarın yanlışlarıyla yaz aylarında ucuz gıda, sebze ve meyvenin hayal olduğunu, pazarda-markette fiyatların artmaya devam edeceğini gösterdi. Tarım-ÜFE’nin yüzde 770 artmasının ve gıdada fahiş fiyatın tek sorumlusu iktidar ve uyguladığı ekonomi modelidir!
2021 Mayıs ayında Tarım-ÜFE’nin bir önceki yıla göre yıllık yüzde 20 olduğu, şu anda ise yüzde 770 arttığı dikkate alındığında, iktidarın aklı-bilimi dışlayan, ekonominin ilkeleri ve kurallarıyla inatlaşan politikalarının insanların, ailelerin mutfağına, çocukların sağlıklı beslenmesine yüklediği ağır maliyetin faturasını daha iyi anlamak olanaklı!
İhracatçının dövizinin yüzde 40’ına el koyan iktidar, 13 Haziran’da aldığı vahim bir kararla ihracatçılara düşük faizli reeskont kredisinden yararlanabilmeleri için döviz gelirinin yüzde 30’unu bankaya satma ve en az bir ay döviz almama taahhüdünde bulunma şartı getirdi. İhracatçı, dövizinin yüzde 70’ini bloke eden bu adımlarla bizzat iktidar eliyle baltalanıyor!
Kaldı ki dövizinin yüzde 30’unu bankaya satıp bir ay döviz almama taahhüdünde bulunan ihracatçı, bir ay sonra aynı dövizi alabilmek için daha yüksek kurdan ödeme yapması durumunda kur farkı zararını üstlenmek zorunda kalacak. Bu kararlar, siparişleri zamanında yerine getirmeme ya da fiyat artırmaya mecbur kalan ihracatçılarımızın pazar kaybına zemin hazırlayacaktır. Döviz ve faizde yaptığı yanlışların bedelini ihracatçıya, sanayiciye ödeten iktidar, daha ağır bedelleri ise tüm ülke ekonomisine ödetmektedir!
Kapanan, faaliyetini sonlandıran şirketlerin sayısında yüzde 300’e yaklaşan artış, büyük iflas furyasının ve işsizlikte artış fırtınasının habercisi. Her kapanan şirket aynı zamanda ‘yeni işsizler’ demektir. Yabancı ortaklı-sermayeli şirket kuruluşlarında Rusların ve İranlıların öne çıkması dikkat çekicidir!
Mayıs ayında yeni kurulan yabancı ortaklı şirketlerde Türk girişimcilerin ardından Rusların ve İranlıların ikinci ve üçüncü sıraya yükselişi dikkat çekicidir. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle Rusya’dan ülkemize yönelik sermaye akışının, konut alımları yanında ticari hayata da yaygınlaştığı bu verilerle somutlaşmaktadır. Hızla yükselen iflas ve kapanma furyası, aynı zamanda iktidarın ve ekonomi yönetiminin iflasının habercisidir!
Yabancılara konut satışının mayısta yüzde 236 artması, gayrimenkul karşılığı vatandaşlık limitinin 13 Haziran’dan itibaren 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseleceğinin açıklanmasından kaynaklanabilir. Konut fiyat artışı endeksinin yıllık yüzde 127 ile enflasyonun iki katına yaklaşmasına karşılık iktidarın vatandaşa hazine arsası satarak kendi evini yapması vaadi, yandaşlarına yeni bir rant aktarma planıdır!
Merkez Bankası’nın konut fiyat artışları endeksi nisanda aylık yüzde 10,2, yıllık yüzde 127 arttı. İnşaat maliyet endeksindeki olağanüstü artışlar, beraberinde konut fiyatlarının da erişilemez düzeye gelmesine zemin yaratıyor. Türk vatandaşlarının büyük kesimi için mevcut koşullarda ne yeni ne de ikinci el konut sahibi olmak uzun süre mümkün görünmüyor!
Nisan ayında aylık cari açık 2,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan dönemi 4 aylık cari açık 21 milyar dolara, yıllık açık 25,7 milyar dolara yükseldi. İktidarın uyguladığı cari fazla verme iddiasındaki ekonomik model, kaynağı belirsiz milyarlarca dolarlık döviz girişlerine rağmen çatırdıyor!
Küresel piyasalarda bile ‘tefeci faizi’ olarak nitelendirilen bu oranlarla yurt dışından döviz borçlanmasına gitmek olanaksız. Şayet iktidar bu faizlerle döviz borçlanması yaparsa bu ekonomik intihar olur!
Planlama ve önlemlerle ülkemizdeki üretimi artırmak ve önde gelen ürün ihracatçısı olmak mümkün iken; geçen yıl 10 bin 500 kilometre uzaklıktaki Venezuela’dan sıfır gümrükle peynir ithali kararı alan iktidar, şimdi Venezuela’da buğday üretme peşinde koşuyor!
Peynirden sonra şimdi de iktidarın Venezuela’da buğday üretme sevdasının dikkatle izlenmesi kanısındayım. İktidar, bir yandan “buğday sorunumuz yok biz kendi kendimize yetecek buğdayı üretiyoruz” derken diğer yandan Venezuela’da buğday hayalinin perde arkasında farklı pazarlıkların olduğunu öngörmekteyim!
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) ülke tarımının halini ortaya koyan vahim tablo, iktidar açısından yüz kızartıcıdır. 2002’den bu yana ekilen tarım arazileri 26,5 milyon hektardan 23,1 milyon hektara geriledi. Bu tarım arazilerinin 15,2 milyon hektarı Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı!”