ANASAYFA arrow right Ekonomi

2015 yıl sonu enflasyon tahmini 1.3 puan yukarı yönlü güncellendi

2015 yıl sonu enflasyon tahmini 1.3 puan yukarı yönlü güncellendi
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.25
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.25
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 5.6 ile yüzde 8.0 aralığında
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 5.6 ile yüzde 8.0 aralığında (orta noktası yüzde 6.8), 2016 yılı sonunda ise yüzde 3.7 ile yüzde 7.3 aralığında (orta noktası yüzde 5.5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz. Ocak Enflasyon Raporu’nda yüzde 5.5 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahminimizi, 1.3 puan yukarı yönlü güncelledik” dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, bu yılki ikinci enflasyon raporunu açıkladı.
Başçı, 2015 yılının ilk çeyreğinin küresel finans piyasalarındaki oynaklığın devam ettiği bir dönem olduğunu ifade ederek, “Bu gelişmede küresel para politikalarındaki farklılaşmanın sürmesi, normalleşme sürecine dair belirsizlikler ve iktisadi faaliyetteki zayıf seyir etkili oldu” dedi.

Buna bağlı olarak, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarının zayıf seyrettiğini ve döviz kuru oynaklıklarının arttığını, benzer şekilde gelişmekte olan ülke risk primlerinin de dalgalı bir görünüm sergilediğini anlatan Başçı, “Bu dönemde, küresel büyüme zayıf seyretmeye devam etti. Ülke grupları ayrımına baktığımızda gelişmekte olan ülkelerde küresel krizden sonraki hızlı toparlanma döneminin ardından büyüme oranlarının bir gerileme sürecine girdiğini ve 2014 yılında kriz sonrası en düşük büyüme rakamlarına ulaşıldığını görüyoruz. Gelişmiş ülkeler grubunda, ABD göreli olarak güçlü bir performans sergilemeye devam ederken, yılın son çeyreğinde iktisadi faaliyetinde sınırlı da olsa canlanma gözlenen Avrupa’da büyüme halen zayıf seyrediyor. 2015 yılının ilk çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, küresel iktisadi faaliyete dair çok sınırlı bir iyileşmeye işaret ederken, Türkiye’nin dış talebi açısından oldukça önemli olan Avrupa ekonomisinde ise toparlanma belirtileri gözleniyor.

Küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın etkilerini Türkiye ekonomisinde de gözlemledik ve ülke risk primi göstergeleri ile Türk Lirası’nda dalgalanmalar yaşadık.Küresel belirsizliklerin yoğun olduğu bu dönemin Türkiye ekonomisi açısından çeşitli fırsatlar ve zorluklar barındırdığını düşünüyoruz. Bir tarafta, düşük seyreden emtia fiyatları girdi maliyetlerini olumlu yönde etkileyerek enflasyon ve dış denge üzerinde doğrudan iyileştirici rol oynuyor. Buna ek olarak, düşük düzeylerde seyreden enerji fiyatları kaynaklı harcanabilir gelir artışı büyümeyi destekleyebilecek bir faktör olarak ortaya çıkıyor.Düşük uzun vadeli faizleri ise ekonomi açısından destekleyici bir unsur olarak görüyoruz. Bu çerçevede, düşük küresel faiz ortamında dış borç vadelerinin uzatılmasının ve basiretli borçlanmanın desteklenmesinin finansal istikrarı güçlendireceğini değerlendiriyoruz. Diğer taraftan, küresel ekonomide gözlenen zayıf seyir ise ihracat büyümesini sınırlandırarak büyümeyi aşağı çeken bir gelişme olarak öne çıkıyor.Ayrıca, para politikalarındaki farklılaşma sonucunda euro-dolar paritesinde gözlenen aşırı oynaklığın ülkemizin dış talep dağılımına bağlı olarak ihracatımız açısından bir zorluk oluşturduğunu gözlüyoruz” dedi.

2014 yılında büyümenin bir önceki yıla göre bir miktar yavaşladığına işaret eden Başçı, “Üretim tarafında arz yönlü gelişmeler sonucu tarım sektörü katma değerinde düşüş yaşanması bu yavaşlamada etkili oldu. Harcama tarafında ise net ihracat büyümeye katkı veren en önemli kalem oldu. Bu gelişmelere bağlı olarak 2014 yılında cari açıkta önemli bir iyileşme gerçekleşti. 2015 yılı ilk çeyreğine ilişkin sahip olduğumuz veriler bize, iktisadi faaliyette hem iç talep hem de dış talep kaynaklı bir ivme kaybına işaret ediyor. İlk çeyrekteki zayıf seyir sonrasında iktisadi faaliyetin ılımlı ve kademeli bir şekilde toparlanacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdem Başçı, para politikasındaki temkinli duruşun ve alınan makroihtiyati önlemlerin olumlu etkisi ile çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme eğilimi yılın ilk çeyreğinde de sürdüğüne dikkat çekerken, “Gıda enflasyonunun yüksek seyri ise bu dönemde tüketici enflasyonundaki düşüşü geciktiren en temel gelişme oldu. Maliyet yönlü baskılar nedeni ile enflasyon görünümü bir miktar bozulmakla birlikte temkinli para politikası duruşu ve gıda fiyatlarında yaşanması muhetemel bir düzeltme sonucunda enflasyondaki düşüş sürecinin devam edeceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

2015 yılı ilk çeyreğinde, Merkez Bankası olarak faiz oranlarında ölçülü indirimlere giderken, likidite politikasını sıkı tutmak suretiyle temkinli para politikası duruşunu sürdürdüklerini anlatan Merkez Bankası Başkanı, “Çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme ile uyumlu olarak bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını Ocak ayında yüzde 8.25’ten yüzde 7.75’e, Şubat ayında ise yüzde 7.5’e düşürdük. Ayrıca, Şubat ayında gecelik borç alma ve verme faizlerini 50 baz puan indirdik. Ocak ve Şubat aylarında yapılan faiz indirimlerinin ölçülü tutulmasında küresel piyasalarda devam eden belirsizlikler, enerji fiyatlarındaki oynaklık, yurt içi gıda fiyatlarında gözlenen artışlar ve enflasyon beklentilerinin henüz arzu edilen seviyelere gelmemesi etkili oldu. Yakın dönemde uygulanan likidite politikası sonucunda ortalama fonlama maliyeti yüzde 7.50’nin bir miktar üzerinde oluştu.

Bu dönemde küresel piyasalardaki belirsizlikler ve yurt içi gıda fiyatlarındaki artışlar nedeni ile para politikasında temkinli bir duruş sergileyeceğimizi belirtmiştik. Ek olarak, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları yakından izlediğimizi ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar temkinli duruşumuzu devam ettireceğimizi vurgulamıştık. Çizdiğim bu çerçeveye bağlı olarak, likidite politikasındaki sıkı duruşumuzu koruduk.Böylelikle getiri eğrisi yataya yakın konumunu sürdürdü” şeklinde konuştu.

Yakın dönemde döviz kuru oynaklığında görülen artış nedeniyle döviz likiditesine dair bazı önlemler aldıklarını anımsatan Başçı, “27 Şubat 2015 tarihinden itibaren döviz satım ihalesi tutarlarını daha esnek bir şekilde belirlemeye başladık” dedi. 10 Nisan itibarıyla, gerekli görülen günlerde döviz satım tutarının bir gün önceden ilan edilen asgari tutarın 30 milyon ABD doları fazlasına kadar artırılabileceklerini duyurduklarını ve uygulamaya başladıklarını kaydeden Erdem Başçı, şöyle konuştu:
“Bunun yanı sıra 10 Mart 2015 tarihinde bankacılık sisteminin geçici döviz likiditesi ihtiyacının karşılanması ve TL cinsi aracılık maliyetlerinin azaltılması amacıyla rezerv opsiyonu katsayılarında teknik ayarlamalar yaptık. Yine aynı amaçlara yönelik olarak, Nisan ayındaki PPK toplantısında 8 Mayıs 2015 tesis döneminden itibaren başlanmak üzere Türk lirası cinsinden tesis edilen zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranlarını 50 baz puan arttırdık.”ANKA
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *