Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Haluk Gerger, Suriye’de yaşanan sıcak gelişmeleri ve oluşturulması tartışılan “güvenli bölge”yi değerlendirdi. Doç. Dr. Gerger, “güvenli bölge macerasının yangına benzin dökmek anlamına geleceği” uyarısında bulundu ve “güvenli bölge macerası ile tüm bölge yangın yerine döner” dedi.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Haluk Gerger, Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulmasına yönelik ANKA’nın sorularını yanıtladı. “Dış politikanın iç politikanın devamı” olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gerger, “Bir başka ifadeyle, bugün Türkiye’nin Suriye sınırı bağlamında karşılaştığı sorunlar, özünde, içerdeki birikmiş sorunların dışa yansımasıdır” değerlendirmesinde bulundu. Doç. Dr. Gerger, şöyle devam etti:“İç dışarıya iki biçimde yansıyor: Birincisi, dışarı taşarak. İkincisi, çözümü yanlış yerde, kaynakta değil de, onun yansımasında aramak yanılsamasıyla. Böyle bir durumda iç sorunları dışarıda çözmeye çalışmakla başlamak, arabayı atın önüne koşmak demektir. Evdeki yangın mahalleye sıçramadan evde söndürülmeli. Tersi aymazlıktır. İç sorunlarının çözümünü dışarıda arayan bütün iktidarların sonu hüsran olmuştur. ‘Esad rejimiyle ve İran'la birlik olup Kürtleri tepeleyelim’ diyenlerin reçetesi de yangına körükle gitmek demektir. Kürt Sorunu dışarı taşıyor. Yangına bir de Suriye dolayısıyla benzin dökmek olur ‘güvenli bölge’ macerası. Böylece tüm çevre yangın yerine döner, kontrol altına alınamaz biçimde, çarpan etkisiyle genişler ateş çemberi. Bu da, Türkiye'nin koşullarında, iç savaşı dışarıdan başlatmak anlamına gelir.
Bölgede yaşanan sorunların Türkiye’ye ve iç politikaya nasıl yansıyacağına ilişkin bir soruyu Doç. Dr. Haluk Gerger, şöyle yanıtladı:
“Unutmamak gerekir ki, dış politika da içeriye yansır. Dışarıdaki maceracılık ve çatışmalar, içerde de benzeri zecri tedbirleri, şiddet uygulamalarını, baskı ve bastırma ihtiyacını geliştirir. Dışarıdaki saldırganlığa karşı oluşması kesin tepkiler, bir de içerdeki uygulamalara karşı direnişle birleşince ortaya çıkan ‘istikrarsızlık sinerjisi’ ile iç ve dış şiddet ortamının kargaşası, iktidarı da felç eder. İç çatışmayla dış savaş iç içe geçer.
Doç. Dr. Gerger, güvenli bölge tartışmalarına ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi:“Güvenli Bölge’de, bugünkü koşullarında, kendi güvenliği için sürekli genişleme ihtiyacı duyacaktır. Genişledikçe de, korunması zorlaşacak ve bir kısır döngü içinde sıkışılacaktır. İkincisi, açılan cephe gerisinin ‘güvenliği’ uğruna içerde baskı, bastırma, şiddet ihtiyacı ortaya çıkacaktır hükümet bakımından. Bu ise, iç ve dış savaş sarmalını yaratır.”
Doç. Dr. Gerger, bir soru üzerine de, olası bir savaşın sonuçlarını değerlendirdi. Doç. Dr. Gerger, “Savaşların ayrıca iki sonucu olur. Birincisi, milliyetçi kabarmayı kışkırtır ve yaygınlaştırır. İkincisi, iktidarları iç disiplin, toplumsal destek ve seferberlik arayışına iter, baskı ve şoven retoriğe yöneltir. Bu iki kaçınılmaz gelişmenin Türkiye koşullarında nasıl sonuçlar vereceğini, ne tür tıkanmalara ve çatışmalara neden olacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Açıktır ki, bu gidiş felakete yürüyüştür” diye konuştu. ANKA
Uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Haluk Gerger, Suriye sınırında güvenli bölge oluşturulmasına yönelik ANKA’nın sorularını yanıtladı. “Dış politikanın iç politikanın devamı” olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gerger, “Bir başka ifadeyle, bugün Türkiye’nin Suriye sınırı bağlamında karşılaştığı sorunlar, özünde, içerdeki birikmiş sorunların dışa yansımasıdır” değerlendirmesinde bulundu. Doç. Dr. Gerger, şöyle devam etti:“İç dışarıya iki biçimde yansıyor: Birincisi, dışarı taşarak. İkincisi, çözümü yanlış yerde, kaynakta değil de, onun yansımasında aramak yanılsamasıyla. Böyle bir durumda iç sorunları dışarıda çözmeye çalışmakla başlamak, arabayı atın önüne koşmak demektir. Evdeki yangın mahalleye sıçramadan evde söndürülmeli. Tersi aymazlıktır. İç sorunlarının çözümünü dışarıda arayan bütün iktidarların sonu hüsran olmuştur. ‘Esad rejimiyle ve İran'la birlik olup Kürtleri tepeleyelim’ diyenlerin reçetesi de yangına körükle gitmek demektir. Kürt Sorunu dışarı taşıyor. Yangına bir de Suriye dolayısıyla benzin dökmek olur ‘güvenli bölge’ macerası. Böylece tüm çevre yangın yerine döner, kontrol altına alınamaz biçimde, çarpan etkisiyle genişler ateş çemberi. Bu da, Türkiye'nin koşullarında, iç savaşı dışarıdan başlatmak anlamına gelir.
Bölgede yaşanan sorunların Türkiye’ye ve iç politikaya nasıl yansıyacağına ilişkin bir soruyu Doç. Dr. Haluk Gerger, şöyle yanıtladı:
“Unutmamak gerekir ki, dış politika da içeriye yansır. Dışarıdaki maceracılık ve çatışmalar, içerde de benzeri zecri tedbirleri, şiddet uygulamalarını, baskı ve bastırma ihtiyacını geliştirir. Dışarıdaki saldırganlığa karşı oluşması kesin tepkiler, bir de içerdeki uygulamalara karşı direnişle birleşince ortaya çıkan ‘istikrarsızlık sinerjisi’ ile iç ve dış şiddet ortamının kargaşası, iktidarı da felç eder. İç çatışmayla dış savaş iç içe geçer.
Doç. Dr. Gerger, güvenli bölge tartışmalarına ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi:“Güvenli Bölge’de, bugünkü koşullarında, kendi güvenliği için sürekli genişleme ihtiyacı duyacaktır. Genişledikçe de, korunması zorlaşacak ve bir kısır döngü içinde sıkışılacaktır. İkincisi, açılan cephe gerisinin ‘güvenliği’ uğruna içerde baskı, bastırma, şiddet ihtiyacı ortaya çıkacaktır hükümet bakımından. Bu ise, iç ve dış savaş sarmalını yaratır.”
Doç. Dr. Gerger, bir soru üzerine de, olası bir savaşın sonuçlarını değerlendirdi. Doç. Dr. Gerger, “Savaşların ayrıca iki sonucu olur. Birincisi, milliyetçi kabarmayı kışkırtır ve yaygınlaştırır. İkincisi, iktidarları iç disiplin, toplumsal destek ve seferberlik arayışına iter, baskı ve şoven retoriğe yöneltir. Bu iki kaçınılmaz gelişmenin Türkiye koşullarında nasıl sonuçlar vereceğini, ne tür tıkanmalara ve çatışmalara neden olacağını kestirmek için kâhin olmaya gerek yok. Açıktır ki, bu gidiş felakete yürüyüştür” diye konuştu. ANKA