Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Başkanı İbrahim Yetkin, kuraklığın etkilerinin ancak iklim koşulları düzeldiğinde ortadan kalkabileceğini belirterek, “İthal girdi maliyetleri sürekli yükselirken, dışarıdan ithal edilen sübvansiyonlu ürünlerle rekabet etme şansı kalmadığı için üretimi terk eden çiftçi ve ekilmekten vazgeçilen toprak tekrar yerine konulamaz” dedi.
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Dünya Çiftçiler Gününün yalnızca bir kutlama günü değil, aynı zamanda tarımın ve tarımsal üreticilerin sorunlarının da dile getirildiği bir gün olduğunu vurguladı.
Toplumun en önemli sorunlarından birinin de enflasyon olduğunu söyleyen Yetkin, “Gıda fiyatlarındaki artış genellikle tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artışa bağlanmaktadır. Bunda belirli bir gerçek payı vardır; örneğin geçtiğimiz yıl kuraklık nedeniyle tarım ürünlerinin rekoltelerindeki düşüşe bağlı olarak tarım ürünlerinin fiyatlarında belirli bir artış olmuştur. Ancak tarımsal üretimde görülen düşüşlerin tek nedeni kuraklık değildir.Çiftçi ekonomisi yıllardır önemli ölçüde açık vermekte ve bu açığı kapatmak için borçlanmaktadır.Bu sürecin sonunda üreticiler tarımsal üretim ve yatırımlarını kısıtlamakta, kimi zaman da üretimi terk etmektedir. Bu durum, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılması, başka bir deyişle üreticinin kazancı düşerken aracı kârlarının yükselmesinden kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullandı.
İbrahim Yetkin açıklamasında, gıda sektörü açısından bakıldığında Türkiye’nin en büyük gıda ihracatçısı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“AB ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Irak, İran gibi ülkelerin gıda pazarında önemli bir paya sahiptir. Ancak tarım ürünleri açısından baktığımızda ülkemiz giderek ithalatçı bir ülke haline gelmektedir.Bu yıl kış mevsiminde yağışların bol olması nedeniyle hububat ve buğdayda iyi bir rekolte beklenmektedir.Ancak geçen yıl yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle birçok üretici üretimden çekilmiş ya da üretimi kısmış olduğu için birçok ürünün arzında sorunlar yaşanmaktadır.Bu durum, stokçuları da harekete geçirmekte, tarım ürünlerinin fiyatlarında zaman zaman aşırı yükselmeler olmaktadır. Bu tür konjonktürel dalgalanmalarda hemen ithalat talepleri gündeme gelmektedir.Oysa ithalat, kısa vadede bir çözüm gibi görünse de uzun vadede tarımsal üretimin daha da düşmesine yol açmaktadır. Bir üründe ithalata bağımlı hale gelmek, ister istemez size empoze edilen yüksek fiyatlara bağımlı hale gelmek demektir. Bu duruma düşüldüğünde ise ‘ithalat lobisi’ ve ‘spekülasyon lobisi’nin faaliyete geçmesi kaçınılmazdır.
Gıda enflasyonunun esas düğüm noktası burasıdır. Kuraklığın etkileri bir yıl sonra iklim koşulları düzeldiğinde ortadan kaldırılabilir, ama ithal girdi maliyetleri sürekli yükselirken, dışarıdan ithal edilen sübvansiyonlu ürünlerle rekabet etme şansı kalmadığı için üretimi terk eden çiftçi ve ekilmekten vazgeçilen toprak tekrar yerine konulamaz.”ANKA
Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Dünya Çiftçiler Gününün yalnızca bir kutlama günü değil, aynı zamanda tarımın ve tarımsal üreticilerin sorunlarının da dile getirildiği bir gün olduğunu vurguladı.
Toplumun en önemli sorunlarından birinin de enflasyon olduğunu söyleyen Yetkin, “Gıda fiyatlarındaki artış genellikle tarımsal ürünlerin fiyatlarındaki artışa bağlanmaktadır. Bunda belirli bir gerçek payı vardır; örneğin geçtiğimiz yıl kuraklık nedeniyle tarım ürünlerinin rekoltelerindeki düşüşe bağlı olarak tarım ürünlerinin fiyatlarında belirli bir artış olmuştur. Ancak tarımsal üretimde görülen düşüşlerin tek nedeni kuraklık değildir.Çiftçi ekonomisi yıllardır önemli ölçüde açık vermekte ve bu açığı kapatmak için borçlanmaktadır.Bu sürecin sonunda üreticiler tarımsal üretim ve yatırımlarını kısıtlamakta, kimi zaman da üretimi terk etmektedir. Bu durum, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın açılması, başka bir deyişle üreticinin kazancı düşerken aracı kârlarının yükselmesinden kaynaklanmaktadır” ifadelerini kullandı.
İbrahim Yetkin açıklamasında, gıda sektörü açısından bakıldığında Türkiye’nin en büyük gıda ihracatçısı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“AB ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Irak, İran gibi ülkelerin gıda pazarında önemli bir paya sahiptir. Ancak tarım ürünleri açısından baktığımızda ülkemiz giderek ithalatçı bir ülke haline gelmektedir.Bu yıl kış mevsiminde yağışların bol olması nedeniyle hububat ve buğdayda iyi bir rekolte beklenmektedir.Ancak geçen yıl yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle birçok üretici üretimden çekilmiş ya da üretimi kısmış olduğu için birçok ürünün arzında sorunlar yaşanmaktadır.Bu durum, stokçuları da harekete geçirmekte, tarım ürünlerinin fiyatlarında zaman zaman aşırı yükselmeler olmaktadır. Bu tür konjonktürel dalgalanmalarda hemen ithalat talepleri gündeme gelmektedir.Oysa ithalat, kısa vadede bir çözüm gibi görünse de uzun vadede tarımsal üretimin daha da düşmesine yol açmaktadır. Bir üründe ithalata bağımlı hale gelmek, ister istemez size empoze edilen yüksek fiyatlara bağımlı hale gelmek demektir. Bu duruma düşüldüğünde ise ‘ithalat lobisi’ ve ‘spekülasyon lobisi’nin faaliyete geçmesi kaçınılmazdır.
Gıda enflasyonunun esas düğüm noktası burasıdır. Kuraklığın etkileri bir yıl sonra iklim koşulları düzeldiğinde ortadan kaldırılabilir, ama ithal girdi maliyetleri sürekli yükselirken, dışarıdan ithal edilen sübvansiyonlu ürünlerle rekabet etme şansı kalmadığı için üretimi terk eden çiftçi ve ekilmekten vazgeçilen toprak tekrar yerine konulamaz.”ANKA