ANASAYFA arrow right Ekonomi

“Yetkililer, Kobanê Protestolarında ölümleri engellemede başarısızdı”

YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.28
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.28
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'deki yetkililerin Kobanê protestoları sırasındaki bireylerin korunmasına ilişkin
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'deki yetkililerin Kobanê protestoları sırasındaki bireylerin korunmasına ilişkin yükümlülükler, aşırı güç kullanılmaması, ihlallerin adalet karşısına çıkarılması, hesap verebilirlik gibi konularda yetersiz kaldığını belirtti.

Uluslararası Af Örgütü, kamuoyunda “6-8 Ekim Olayları” olarak bilinen çatışmalar sırasında ve sonrasında yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin raporunu yayımladı.
"Kobanê Protestoları: İnsan Hakları İhlalleri" isimli 22 sayfalık rapor, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve Savunuculuk Direktörü Ruhat Sena Akşener ile Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner tarafından basın mensuplarıyla paylaşıldı.
Rapor, şiddetin mağdurları, aile üyeleri, hukukçular, aktivistler, belediye ve İçişleri Bakanlığı'nın bölgedeki temsilcileriyle yapılan görüşmeler sonucunda tamamlandı. Araştırma, Ekim 2014'de Diyarbakır, Gaziantep ve Siirt'te, Şubat 2015'de ise Cizre, Diyarbakır ve Siirt'te gerçekleşti.

Bireylerin korunmasındaki eksiklikler, polisin güç ve ateşli silah kullanımındaki sorunlar ve soruşturmalara ilişkin ihlallere yer verilen raporun sonuç bölümünde yetkililere tavsiyeler yer aldı. En az 40 kişinin hayatını kaybettiğinin belirtildiği raporda ölüm ve yaralanma vakalarına da ayrıntılarıyla yer verildi.
Gardner, "Kobanê protestolarındaki çatışmalarla ilgili raporumuz, meydana gelen ölümler ve yaralanmaları engellemekte başarısız olan yetkililerin varlığı, polisin aşırı güç kullanımı ve sonrasında yargı sisteminin mağdurlara adalet sağlama konusundaki yetersizliğini gözler önüne seriyor” dedi.
Akşener de benzer olayların tekrar yaşanmaması için yetkililere tavsiyelerin dikkate alma çağrısı yaptı.

“Polis olay yerine gitmeyi reddetti”
Raporda Türkiye'nin yaşam hakkını korumaya yönelik uluslararası insan hakları yükümlülükleri, yaşamın kasıtlı ve hukuksuz sona erdirilmesinin ötesinde, bireyleri üçüncü taraflardan gelebilecek zararlardan korumak için uygun adımlar atılmasına uzandığı hatırlatıldı.
Polisin çatışmalara müdahale etmek için teşebbüste bulunmadığı, olay yerine gidemediği ya da gitmeyi reddettiği bilgilerine yer verildi.

Gardner şöyle konuştu:
"Bazı protestolarda polisin müdahalesinin gerginliği arttıracağına dair argümanlar inandırıcı, fakat bu, saldırı altındaki sivillerin korunması için polisin arandığı veya şiddetin ölüm ve yaralanmaların kaçınılmaz olduğu seviyeye ulaştığı vakit polisin neden harekete geçmediğini açıklamaz ve mazeret olmaz.
"Kolluk kuvvetiyle kontrol altına alınan operasyonların bireyleri koruma becerisi çerçevesinde soruşturulması, gerekli derslerin alınması, planlamaların yapılması ve gelecekte olabilecek şiddet içerikli çatışmalarda uygulanabilmesi acilen gereklidir.”

Polisin güç kullanımında ihlaller
Gardner, polisin güç ve ateşli silah kullanımının Türkiye’de çok sorunlu bir alan olduğunu ve Kobanê protestoları sırasında da bu konuda ciddi ihlaller yaşandığını söyledi.
Raporda, polislerin Kobanê protestolarının bazılarında öldürücü güç kullanması, polisin davranışlarının yaşam hakkı dahil olmak üzere uluslararası insan hakları hukukunu ve standartlarını ihlal ettiği konusunda ciddi endişelere sebep olduğu belirtildi.
Mart 2015’te polisin polisin ateşli silah kullanma yetkisini genişleten ve uluslararası insan hakları standartlarıyla ters düşen İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşmasının var olan durumu daha kötüleştirdiğine dikkat çekildi.

Cezasızlığın oluşturduğu kanı
Gardner, bölgede uzun süren cezasızlık uygulamalarının insanlarda sorumluların cezalandırılmayacağına dair genel inanç oluşturduğunu belirtti.
Kobanê protestolarındaki ihlal, ölüm ve yaralanmalara ilişkin de tanıkların ifade vermekten kaçınmaları, mobese ve görevli polislerin bildirilmemesi gibi sorunların yaşandığını anlattı.
Raporda suç duyurusunda bulunma durumunda da çok az ilerleme kaydedildiği, soruşturmaların açılıp kovuşturmaların açıldığı üç dava olduğu belirtildi.
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *