“İnsanların kamuda çalışması engellendiği gibi, özel sektörde de çalışması engellendi yani hayatını idame etmeleri engellendi, pasaportlarına el konuldu ve bu insanlar açlığa hatta -deyim yerindeyse- sivil ölüme mahkûm edildiler. Bu insanların bir kısmı inşaatlarda çalışırken yaşamını yitirdi, bir kısmı intihar etti” dedi.
2017 yılında OHAL Komisyonu’nun kurulduğunu hatırlatan Toğrul, “Komisyon tam altı yıldır -güya- durumlarını inceliyor. Altı yıldır bu komisyon maalesef bu incelemeleri hâlâ bitirmedi; en son Mayıs 2022'de açıklama yaptı ve hâlâ durumu belli olmayan, durumu açıklanmayan 3 bin civarında insan vardı. Bu komisyon neye göre karar veriyordu? Şu anda gelen komisyonun lağvedileceği, görev süresinin altı yıldan sonra bitirileceği söyleniyor ama görev kimlere veriliyor? Yine bu insanların mahkemeye, adil bir hukuka erişimleri engelleniyor. Ne yapılacak? Ankara idare mahkemelerine önce 2 idare mahkemesi dendi, şimdi 6 olduğu söyleniyor- başvuracaklar ya da bu bilgiler, kurumlarından sorulacakmış. Zaten kurumlar niyetini belli etmiş, bu insanları ihraç etmiş. Altı yıldır bu insanlara zulmediyorsunuz” diye konuştu.
Toğrul, “Barış imzacısı akademisyenler hakkında, en yüksek mahkeme, Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi. Yerel mahkemelerde beraat ettiler ama hukukun üstünde, Anayasa Mahkemesinin üstünde hukuksuzca oluşturulmuş OHAL Komisyonu onlar hakkında, hepsi hakkında ret gerekçesi verdi, reddetti başvurularını. Bu insanlar hâlâ zulme uğruyorlar ve bu insanlar hâlâ zulüm çekiyorlar. Bu insanlar OHAL Komisyonuna gittiler, reddedildiler; muhtemelen yerel mahkemeler de ret kararı verecekler. Peki, bu, kime gidecek? Anayasa Mahkemesine gidecek. Anayasa Mahkemesi zaten bu bildiriye imza atmanın "ifade özgürlüğü" kapsamında olduğunu söylemiş ve hak ihlali kararı vermiş. Siz bu insanlara niye zulmediyorsunuz?” sorusunu sordu. Özer Karınca