Ampute futbol takımının hafta sonu oynanacak Bursaspor maçı ile şampiyonluğunu ilan edeceğini belirten Şehitkamil Engelliler Spor Kulübü Derneği Başkanı Mehmet Şükrü İnal, başarmanın temelinde, çalışmak, özveri ve sporcuların azmi olduğunu söyledi.
Engellileri spora
kazandırmak istiyoruz
Ampute futbol takımı gibi diğer branşlarda da engellilerin başarılar elde ettiğini açıklayan İnal, amaçlarının engellileri spora kazandırmak olduğunun altını çizdi. “Halter, bilek güreşi, okçuluk, masa tenisi, voleybol gibi 10’a yakın engelli sporlarımız var ve 50 öğrenciye resmi olarak eğitim veriyoruz. Gayri resmi olarak 150 öğrenci geliyor ve spor merkezinden ücretsiz olarak faydalanabilirler” dedi.
Şu anda 100 lisanslı
futbolcumuz var
Amacın engelliye aylık 350-500 TL para verileceğine engelliyi hayata bağlamak olması gerektiğini kaydeden İnal, “Engelli kendi parasını kazanır. Şu anda 100 lisanslı futbolcumuz var ve hiç biri devletten yardım almıyor. Nedeni sosyal hayata atılması ve ulusal müsabakalara katılması. Futbol sayesinde çevre ve arkadaşlıklar ediniyor ve diyor ki ben futbolu başardıysam başka işleri de başarırım” diye konuştu.
İnsanların özgüvenini
kazanması önemli
Engellinin sosyal çevreye kazandırıldığında özgüven kazanacağını vurgulayan İnal, insanların özgüveninin kazanmasının önemli olduğunu dikkat çekti. “Engelli özgüvenini kazandığı zaman gerisi kolay. Spor ve sosyal işlerle tanıştırırsak evden çıkarmış olacağız, maaş vermeyeceksin, katma değer katarak topluma faydalı olacaklar” ifadelerine yer verdi.
Engellinin en büyük düşmanının
anne ve babası
Başkan İnal “Bir komisyon kuralım bir sosyal dernekleri bir de spor derneklerini incelesinler. Hangisinin üyeleri daha aktif, sosyal ve hayata daha bağlı” tavsiyede bulunurken, engellinin en büyük düşmanının anne ve babası olduğunu vurguladı.
İnal, konuşmasına şöyle devam etti: “Bazı aileler çocuklarını kendileri götürüp getiriyor. Ben de diyorum ne zamana kadar götürüp getireceksin, sen hasta olduğunda bu çocuk nasıl gelecek. Buraya yalnız gönder, ayaklarının üzerinde dursun. 8 yaşında amputefutbol takımında oynayan birisi vardı. Çocuğu play Oflara götürdük ve bir hafta sonra geldik. Babası geldi ve sen benim çocuğuma ne yaptın diye sordu. Biz önce korktuk, sonra çocuğumun çehresi, okuldaki davranışları değiş, kendine özgüveni geldi dedi. Çocuk bir hafta her şeyini kendisi yaptı. Bugün 10 yaşında ve dünyanın en küçük ampute oyuncusu.”
İdarecilerin, engellilerin spor yönüne ağırlık vermeleri gerektiğini savunan İnal, “Engelli yemek yerken nasıl davranacağız, konuşurken veya otobüse bindiğinde nasıl davranılacağını sağlıklı insanlara öğretirsek, engellinin hayatı kolaylaşır” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş
Engellileri spora
kazandırmak istiyoruz
Ampute futbol takımı gibi diğer branşlarda da engellilerin başarılar elde ettiğini açıklayan İnal, amaçlarının engellileri spora kazandırmak olduğunun altını çizdi. “Halter, bilek güreşi, okçuluk, masa tenisi, voleybol gibi 10’a yakın engelli sporlarımız var ve 50 öğrenciye resmi olarak eğitim veriyoruz. Gayri resmi olarak 150 öğrenci geliyor ve spor merkezinden ücretsiz olarak faydalanabilirler” dedi.
Şu anda 100 lisanslı
futbolcumuz var
Amacın engelliye aylık 350-500 TL para verileceğine engelliyi hayata bağlamak olması gerektiğini kaydeden İnal, “Engelli kendi parasını kazanır. Şu anda 100 lisanslı futbolcumuz var ve hiç biri devletten yardım almıyor. Nedeni sosyal hayata atılması ve ulusal müsabakalara katılması. Futbol sayesinde çevre ve arkadaşlıklar ediniyor ve diyor ki ben futbolu başardıysam başka işleri de başarırım” diye konuştu.
İnsanların özgüvenini
kazanması önemli
Engellinin sosyal çevreye kazandırıldığında özgüven kazanacağını vurgulayan İnal, insanların özgüveninin kazanmasının önemli olduğunu dikkat çekti. “Engelli özgüvenini kazandığı zaman gerisi kolay. Spor ve sosyal işlerle tanıştırırsak evden çıkarmış olacağız, maaş vermeyeceksin, katma değer katarak topluma faydalı olacaklar” ifadelerine yer verdi.
Engellinin en büyük düşmanının
anne ve babası
Başkan İnal “Bir komisyon kuralım bir sosyal dernekleri bir de spor derneklerini incelesinler. Hangisinin üyeleri daha aktif, sosyal ve hayata daha bağlı” tavsiyede bulunurken, engellinin en büyük düşmanının anne ve babası olduğunu vurguladı.
İnal, konuşmasına şöyle devam etti: “Bazı aileler çocuklarını kendileri götürüp getiriyor. Ben de diyorum ne zamana kadar götürüp getireceksin, sen hasta olduğunda bu çocuk nasıl gelecek. Buraya yalnız gönder, ayaklarının üzerinde dursun. 8 yaşında amputefutbol takımında oynayan birisi vardı. Çocuğu play Oflara götürdük ve bir hafta sonra geldik. Babası geldi ve sen benim çocuğuma ne yaptın diye sordu. Biz önce korktuk, sonra çocuğumun çehresi, okuldaki davranışları değiş, kendine özgüveni geldi dedi. Çocuk bir hafta her şeyini kendisi yaptı. Bugün 10 yaşında ve dünyanın en küçük ampute oyuncusu.”
İdarecilerin, engellilerin spor yönüne ağırlık vermeleri gerektiğini savunan İnal, “Engelli yemek yerken nasıl davranacağız, konuşurken veya otobüse bindiğinde nasıl davranılacağını sağlıklı insanlara öğretirsek, engellinin hayatı kolaylaşır” şeklinde açıklama yaptı. Hüseyin Karataş