ANASAYFA arrow right Güncel

“Başkanlık sistemi Türkiye için uygun değil”

“Başkanlık sistemi Türkiye için uygun değil”
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 03.32
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 03.32
Zirve Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Hukuk’ta Zirvedekilerden Zirve’de Hukuk” semineri düzenlendi. Katılımcılar mülkiyet hakkının düşünce özgürlüğüne etkisi, Başkanlık sistemi ve Türkiye’de uygulanabilirliği ve Eşya hukuku açısından emval-i metruke’yi tartıştı

Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Özer Başkanlık sistemi ve Türkiye’de uygulanabilirliği konulu konuşmasında “Başkanlık sisteminin en büyük örneği ABD’dir. Amerika'da halk sömürgeden kurtulmak için savaş yapmış ve ayrıca iç savaş da yapmıştır . İç savaşın altında yatan sebep federal yapı kuvvetli mi olsun olmasın mı idi. Parlamenter sistemde yasama yürütmeye müdahale edebilir, fakat başkanlık sisteminde kuvvetler kesin bir şekilde ayrılmıştır ”dedi. Özer, cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan siyasi istikrarsızlıkların ve krizlerin sebebi olarak anayasal sistemin görüldüğünü ve bunun en açık etkisinin, kendisini üç anayasa yapılması ve çok sayıda anayasa değişiklikleri ile gösterdiğini ifade ederken, başkanlık sisteminin Türkiye Cumhuriyeti için uygun olmadığını belirtti.
Hukuk alanında ileri gelenler, Zirve Üniversitesi akademisyenleri ve öğrencileri ile bir araya geldi. Düzenlenen seminere Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikret Eren, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Özer ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Başpınar katıldı..

“Mülkiyet hürriyetin ikiz kardeşidir”
Mevcut mülkiyet hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin koruması altındadır. Gelecekte gerçekleşecek mülkiyet hakkı (örneğin; miras yoluyla mülk edinme), 1. madde kapsamında olmadığını belirten Başkent Üniversitesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikret Eren, “Mülkiyet hürriyetin ikiz kardeşidir. Mülk sahipliği kişiyi özgürleştirmekte, kişileştirmekte ve insanlaştırmaktadır” dedi. Eren, düşünce özgürlüğünün aslında düşünceyi açıklama özgürlüğü olduğunu ve böylelikle mülkiyet hakkının temelde de düşünce özgürlüğüne dayanan bir hak olduğunu belirtti.

“Terkedilmiş malların önceki
sahiplerine iadesi mümkün değildir”
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Başpınar Eşya hukuku açısından emval-i metruke konulu konuşmasında Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesi üzerine, iç isyanların bastırılması amacıyla, kanun, nizamname ve diğer normlar olarak bir dizi düzenleme yapıldığını belirtti. Başpınar, “Kabul edilen mevzuatta öngörülen şartlara uyanlar, firarî ve mütegayyip olarak nitelendirilmiş, malları emval-i metrûke (terk edilmiş mallar) kapsamında kabul edilerek el konulmuştur. Ancak, usulüne uygun ülkeden ayrılanlar ile Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden sonra yurt dışına çıkanların malları ise bu kapsamda değerlendirilmemiş ve el konulmamıştır. Diğer taraftan, Cumhuriyet döneminde bu kimselerin malları ile ilgili olarak yeni düzenlemeler yapılmış, ilânlar ve davetiyeler çıkarılmıştır. Bu davete uyarak ülkeye geri dönenlerin malları iade edilmiştir. Ülkeye dönmeyenlerin malları ise, 1928 yılına kadar emanette tutulmuş, bu tarihten sonra bütçeye gelir kaydedilmiştir. Bugünkü mevzuat ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı açısından emval-i metrûkenin 6 Ağustos 1924 tarihinden önceki sahiplerine iadesi mümkün değildir. Bu konuda Yargıtay ve Danıştay’ın pek çok kararı bulunmaktadır”dedi. A.Tuzcu



Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *