Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Faruk Koç, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, eğitim-öğretim yılı boyunca her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğini küçümseyen, yanlış bilgilerle öğretmenlerin “üç ay tatil yaptığını”, “az çalışıp çok para kazandığını”, “öğretmenlerin niteliksiz olduğunu ve az derse girdiklerini” iddia ettiğini hatırlatarak, “Bakan, 300 bini aşkın ataması yapılmayan öğretmene “başka iş bulmalarını” tavsiye ederek bütün eğitim emekçilerini karşısına almaktan çekinmemiştir” dedi..
Dinçer’in, eğitim öğretim yılı boyunca gazete ve TV’lere yaptığı her açıklamada, eğitim sisteminde yıllardır yaşanan kronik sorunların sorumluluğunu, gerçeği yansıtmayan verilerle öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin üzerine yüklemek istediğini, çoğu zaman kullandığı ifadelerle ülkenin dört bir yanında fedakârca çalışan eğitim emekçilerinin emeğini aşağıladığını belirten Koç, “Eğitim emekçilerine yönelik suçlamalar sadece Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamaları ile sınırlı kalmamıştır. Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri sırasında Başbakan da tıpkı Milli Eğitim Bakanı gibi, eğitim emekçilerinin taleplerinden ve haklı mücadelesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Gerek Bakan Dinçer’in, gerekse başbakanın her köşeye sıkıştıklarında eğitim emekçileri ile halkı karşı karşıya getirme çabaları, kelimenin tam anlamıyla ucuz politika esnaflığı anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.
Başbakan’ın izinden giden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, daha önce Türkiye’deki ilköğretim öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini, bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu iddia ettiğini ve öğretmenleri “az çalışmakla” suçladığına dikkat çekerken sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sözleri onaylarcasına Başbakan’ın öğretmenlerin aldıkları ücreti tartışma konusu yapması ve bunun üzerinden politik çıkar sağlamaya çalışması dikkat çekicidir. Son 10 yıldır yaşadığımız sorunlar, eğitimde güvencesiz ve esnek istihdamın kalıcı hale getiren politikaların hayata geçirilmesi şeklinde olmuştur. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak, AKP’nin yıllardır katı bir şekilde uyguladığı sermaye yanlısı politikalar nedeniyle eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borç batağındadır ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır.
Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı, Türkiye’de öğretmenlerin, eğitim ve bilim emekçilerinin ve diğer kamu emekçilerinin aldıkları ücreti, çalışma ve yaşam koşullarını elbette çok daha iyi bilmektedir. Buna rağmen her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğine hakaret ederek, kamuoyuna yalan yanlış bilgiler vererek ucuz politika esnaflığı yaparak, ülke yönetiminde ve eğitim sisteminde bugüne kadar yaptıkları yanlışların üzerini örtmeleri mümkün değildir.
Gerçekleri yansıtmayan çeşitli bahanelerle politikalarına toplumsal rıza sağlayabileceğini sananları bir kez daha uyarıyoruz. Sendikamız, bin bir güçlükle görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim emekçilerinin haklarının gasp edilmesine ve emeklerine hakaret edilmesine izin vermeyecektir.”
Dinçer’in, eğitim öğretim yılı boyunca gazete ve TV’lere yaptığı her açıklamada, eğitim sisteminde yıllardır yaşanan kronik sorunların sorumluluğunu, gerçeği yansıtmayan verilerle öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin üzerine yüklemek istediğini, çoğu zaman kullandığı ifadelerle ülkenin dört bir yanında fedakârca çalışan eğitim emekçilerinin emeğini aşağıladığını belirten Koç, “Eğitim emekçilerine yönelik suçlamalar sadece Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamaları ile sınırlı kalmamıştır. Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri sırasında Başbakan da tıpkı Milli Eğitim Bakanı gibi, eğitim emekçilerinin taleplerinden ve haklı mücadelesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Gerek Bakan Dinçer’in, gerekse başbakanın her köşeye sıkıştıklarında eğitim emekçileri ile halkı karşı karşıya getirme çabaları, kelimenin tam anlamıyla ucuz politika esnaflığı anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu.
Başbakan’ın izinden giden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, daha önce Türkiye’deki ilköğretim öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini, bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu iddia ettiğini ve öğretmenleri “az çalışmakla” suçladığına dikkat çekerken sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sözleri onaylarcasına Başbakan’ın öğretmenlerin aldıkları ücreti tartışma konusu yapması ve bunun üzerinden politik çıkar sağlamaya çalışması dikkat çekicidir. Son 10 yıldır yaşadığımız sorunlar, eğitimde güvencesiz ve esnek istihdamın kalıcı hale getiren politikaların hayata geçirilmesi şeklinde olmuştur. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak, AKP’nin yıllardır katı bir şekilde uyguladığı sermaye yanlısı politikalar nedeniyle eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borç batağındadır ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır.
Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı, Türkiye’de öğretmenlerin, eğitim ve bilim emekçilerinin ve diğer kamu emekçilerinin aldıkları ücreti, çalışma ve yaşam koşullarını elbette çok daha iyi bilmektedir. Buna rağmen her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğine hakaret ederek, kamuoyuna yalan yanlış bilgiler vererek ucuz politika esnaflığı yaparak, ülke yönetiminde ve eğitim sisteminde bugüne kadar yaptıkları yanlışların üzerini örtmeleri mümkün değildir.
Gerçekleri yansıtmayan çeşitli bahanelerle politikalarına toplumsal rıza sağlayabileceğini sananları bir kez daha uyarıyoruz. Sendikamız, bin bir güçlükle görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim emekçilerinin haklarının gasp edilmesine ve emeklerine hakaret edilmesine izin vermeyecektir.”