İnsan Hakları Derneği Gaziantep Şube Başkanı Ahmet Hartavi, en çok hak ihlalinin cezaevlerinde yapıldığını söyledi.
Sorunların insancıl ve
konuşarak çözülmesi gerekiyor
Türkiye’nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ifade eden Hartavi, insan hakları mağduriyetlerinin her geçen gün arttığını belirtti. “Hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalar insanların mağdur olmasına yol açıyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yürürlüğe giren Olağanüstü Hal’den dolayı insanlar daha çok mağdur olmaya başladı. Türkiye’nin komşularıyla yaşadığı sorun ülkeyi çıkmaza sokuyor. Sorunların insancıl ve konuşarak çözülmesi gerekiyor” dedi.
Cezaevleriyle ilgili
çalışmalarımız var
Hartavi, “Cezaevleriyle ilgili çalışmalarımız var. Bu çalışmalar doğrultusunda Türkiye’deki cezaevlerinin çoğunu ziyaret ettik ve etmeye de devam ediyoruz. İki hafta önce İzmir’deki cezaevlerine dernek çalışmaları için gittik. 15 Şubat’tan itibaren süresiz olarak açlık grevine başlayanlar var. İzmir-Şakran Cezaevinde 5 hükümlü kadın, Şakran-T-2 cezaevinde hükümlü 5 erkek ve Şakran T-3 cezaevinde hükümlü 5 erkek olmak üzere toplam 15 kişi süresiz olarak açlık grevine başlamışlar. Greve başlamalarının sebebi ise cezaevlerindeki olumsuz koşullar. Onlarda böyle bir yola başvurmak zorunda olduklarını belirtiyorlar. Yetkililerin bu sorunu bir an önce çözmeleri gerekiyor. Şu anda Türkiye’de en büyük insan hakkı ihlali cezaevlerinde yapılıyor” şeklinde konuştu.
8 kişilik koğuşta
20 kişi kalıyor
8 kişilik koğuşta 20 kişinin kaldığını kaydeden Hartavi, “Yemekler sınırlı veriliyor. Aileler ile ayda 40 dakika açık görüşe çıkabiliyorlar. 8 kişilik koğuşlarda 20 kişi kalıyor. Adli suçlardan cezaevine girenler ile örgüt üyeliğinden veya örgüt yöneticiliğinden cezaevine girenler aynı koğuşta kalıyorlar veya koğuşları aynı koridorda oluyor. Bu durumda ortaya ciddi sorunlar çıkıyor. O yüzden her suçun koğuşu farklı olması gerekiyor. Ve tecritlerin son bulması gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye insan haklarında
Avrupa’nın gerisinde
Türkiye’nin insan hakları konusunda Avrupa ile kıyaslanamayacak kadar geride olduğunu vurgulayan Hartavi, insan hakları anlamında gerilemenin hızlı bir şekilde devam ettiğini ifade etti. “Şu anda dernek olarak basın açıklaması veya herhangi bir eylem yapamıyoruz. Buna gerekçe olarak Valilik “güvenlik endişesi” diyor. Sadece derneğimiz değil hiçbir sivil toplum kuruluşu yapamıyor. Ama iki hafta önce Cumhurbaşkanı geldiği için yasak iki günlüğüne kaldırıldı. Türkiye’nin demokrasisi için bu çifte standartların son bulması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Özgürlük, insanın
en temel hakkı
Hartavi, konuşmasına şöyle devam etti: “Özgürlük insanın en temel hakkıdır. Ama ülkede ben özgürüm diyecek, avukat, öğretmen veya gazeteci yok. İnsanların iş güvencesi yok. Bugün memur veya öğretmen bankadan kredi alamıyor. Bankaların gerekçesi “ihraç edilebilirsiniz.”
OHAL’in kaldırılmasını, 14 günlük keyfi gözaltların, gerekçesiz tutuklamaların son bulması, meslekten ihraç edilen veya açığa alınan vatandaşların yargılamalarının bir an önce sonuçlanmalarını ve siyasi partilere baskıların son bulmasını umuyoruz. Türkiye’nin geleceği daha parlak olsun” şeklinde açıklama yaptı. Erkan Günyolu
Sorunların insancıl ve
konuşarak çözülmesi gerekiyor
Türkiye’nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ifade eden Hartavi, insan hakları mağduriyetlerinin her geçen gün arttığını belirtti. “Hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalar insanların mağdur olmasına yol açıyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra yürürlüğe giren Olağanüstü Hal’den dolayı insanlar daha çok mağdur olmaya başladı. Türkiye’nin komşularıyla yaşadığı sorun ülkeyi çıkmaza sokuyor. Sorunların insancıl ve konuşarak çözülmesi gerekiyor” dedi.
Cezaevleriyle ilgili
çalışmalarımız var
Hartavi, “Cezaevleriyle ilgili çalışmalarımız var. Bu çalışmalar doğrultusunda Türkiye’deki cezaevlerinin çoğunu ziyaret ettik ve etmeye de devam ediyoruz. İki hafta önce İzmir’deki cezaevlerine dernek çalışmaları için gittik. 15 Şubat’tan itibaren süresiz olarak açlık grevine başlayanlar var. İzmir-Şakran Cezaevinde 5 hükümlü kadın, Şakran-T-2 cezaevinde hükümlü 5 erkek ve Şakran T-3 cezaevinde hükümlü 5 erkek olmak üzere toplam 15 kişi süresiz olarak açlık grevine başlamışlar. Greve başlamalarının sebebi ise cezaevlerindeki olumsuz koşullar. Onlarda böyle bir yola başvurmak zorunda olduklarını belirtiyorlar. Yetkililerin bu sorunu bir an önce çözmeleri gerekiyor. Şu anda Türkiye’de en büyük insan hakkı ihlali cezaevlerinde yapılıyor” şeklinde konuştu.
8 kişilik koğuşta
20 kişi kalıyor
8 kişilik koğuşta 20 kişinin kaldığını kaydeden Hartavi, “Yemekler sınırlı veriliyor. Aileler ile ayda 40 dakika açık görüşe çıkabiliyorlar. 8 kişilik koğuşlarda 20 kişi kalıyor. Adli suçlardan cezaevine girenler ile örgüt üyeliğinden veya örgüt yöneticiliğinden cezaevine girenler aynı koğuşta kalıyorlar veya koğuşları aynı koridorda oluyor. Bu durumda ortaya ciddi sorunlar çıkıyor. O yüzden her suçun koğuşu farklı olması gerekiyor. Ve tecritlerin son bulması gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye insan haklarında
Avrupa’nın gerisinde
Türkiye’nin insan hakları konusunda Avrupa ile kıyaslanamayacak kadar geride olduğunu vurgulayan Hartavi, insan hakları anlamında gerilemenin hızlı bir şekilde devam ettiğini ifade etti. “Şu anda dernek olarak basın açıklaması veya herhangi bir eylem yapamıyoruz. Buna gerekçe olarak Valilik “güvenlik endişesi” diyor. Sadece derneğimiz değil hiçbir sivil toplum kuruluşu yapamıyor. Ama iki hafta önce Cumhurbaşkanı geldiği için yasak iki günlüğüne kaldırıldı. Türkiye’nin demokrasisi için bu çifte standartların son bulması gerekiyor” ifadelerine yer verdi.
Özgürlük, insanın
en temel hakkı
Hartavi, konuşmasına şöyle devam etti: “Özgürlük insanın en temel hakkıdır. Ama ülkede ben özgürüm diyecek, avukat, öğretmen veya gazeteci yok. İnsanların iş güvencesi yok. Bugün memur veya öğretmen bankadan kredi alamıyor. Bankaların gerekçesi “ihraç edilebilirsiniz.”
OHAL’in kaldırılmasını, 14 günlük keyfi gözaltların, gerekçesiz tutuklamaların son bulması, meslekten ihraç edilen veya açığa alınan vatandaşların yargılamalarının bir an önce sonuçlanmalarını ve siyasi partilere baskıların son bulmasını umuyoruz. Türkiye’nin geleceği daha parlak olsun” şeklinde açıklama yaptı. Erkan Günyolu