ANASAYFA arrow right Güncel

Göçmenlerin eğitime katılım oranı düşüyor

Göçmenlerin eğitime katılım oranı düşüyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.40
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.40
Gaziantep Üniversitesi Göç Enstitüsü tarafından “Suriyeli Öğrencilerin Yükseköğretime Entegrasyon ve Toplumsal Uyum” çal
Gaziantep Üniversitesi Göç Enstitüsü tarafından “Suriyeli Öğrencilerin Yükseköğretime Entegrasyon ve Toplumsal Uyum” çalıştayı gerçekleştirildi, ‘Göç politikasını belirlenirken, toplumsal cinsiyet perspektifine daha fazla önem vermeliyiz’ vurgusu yapıldı

Gaziantep Üniversitesi Göç Enstitüsü tarafından "Suriyeli Öğrencilerin Yükseköğretime Entegrasyon ve Toplumsal Uyum” çalıştayı düzenlendi. Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’ndaki çalıştaya çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. İki gün süren çalıştaya, Yaşar Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Üniversitesinden gelen akademisyen katıldı.

Uluslararası hukukta mülteci
öğrencilere nasıl yaklaşılıyor?
İlk oturumun moderatörlüğünü, Gaziantep Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şenay Leyla Kuzu yaptı. Suriyeli öğrencilerin entegrasyonu ve sosyal uyumu için çözümleyici plan ve projeler üzerinden tartışmalar, Yaşar Üniversitesi öğretim görevlisi Ayselin Yıldız’ın sunumuyla başladı.
Mülteci öğrencilerin yükseköğretimde entegrasyonu için Hollanda, Almanya ve Türkiye gibi ülkeleri karşılaştırarak rapor hazırladıklarını belirten Yıldız, “ Uluslararası hukukta mülteci öğrencilere nasıl yaklaşılıyor. Cenevre konvansiyonuna baktığımızda eğitim insan hakkıdır. Ancak Cenevre Konvansiyonu bize ilköğretime yönelik mültecilere verilecek hakların o ülkelerin vatandaşlarıyla aynı haklar olması gerektiğini söylüyor. Ancak yükseköğrenim konusunu açıklamıyor. Yükseköğretimde kendi vatandaşlarınıza az olmamak koşuluyla ona yakın uygulamalar olması gerektiğine değiniyor. Dolayısıyla devletlere, kendi egemenlik alanlarında yükseköğretim meselesini daha esnek düzenleyebilme imkanlar veriyor. UNESCO 2019 raporunda mülteci öğrencilerin en temel sorununun, niteliklerinin tanınmadığıdır. Türkiye’nin mülteci öğrenci niteliklerini ilk tanıma ülkesi olduğunun altını çizmek istiyorum” dedi.

‘2018 yılında yapılan çalışmaya göre eğitime
katılım oranlarının düştüğünü görüyoruz’
Yıldız şöyle konuştu: “Şu anda YÖK verilerine göre Türkiye’de 179 farklı ülkeden yaklaşık 150 tür uluslararası öğrenci var. Mesele sadece Suriyeli öğrenciler konusu değil, yabancı uyruklu öğrencilerin yüzde 66’sı lisansta kayıtlı. İngiltere’de 500 bin öğrenci sayısı, Türkiye’nin yükseköğrenimde uluslararasılaşma stratejisi kapsamında 2023 hedefi 250 bin öğrenci. Türkiye uluslararası korumada öğrencilere daha farklı kolaylaştırıcı uygulamalar sunuyor. YÖK’ün son verisine göre 33 bin Suriyeli öğrenci var. Diğerleri Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak, Afganistan’dır. Bu öğrenciler arasında yüzde 20’si Suriye uyruklu Gaziantep Üniversitesi ilk sırada, daha sonra Harran Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi geliyor. 2018 yılında yapılan çalışmaya göre eğitime katılım oranlarının düştüğünü görüyoruz. Yükseköğrenime katılım oranlarının neden düştüğüne de bakılması gerekiyor. Üç süreç var, uluslararası öğrencilerden farkı yok. Suriye ve Türkiye eğitim sistemine baktığımızda farklılıkların zorunlu eğitim yaşı olduğunu görüyoruz.

‘Geleceğe yönelik kadın ve çocuk
göçün artması bekleniyor’
Ardından dünya genelinde yerinden edinmiş gençlerin eğitim hakkına erişiminin olanaklar ve sorunlar üzerine konuşmasını yapan İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi Nurcan Özgür Balcıoğlu, “1989 yılında sabah erkenden polis eve geldi. İki saat içerisinde ülkeyi terk ediyorsunuz dedi. Benim pasaportum yoktu, annemle babamın pasaportu vardı. Biz üç gün sınırda bekledik. Bulgaristan-Türkiye sınırında bekledik. Üniversitede sınav açıldığı a öğrendik. Ben sınava hazırlanıyordum. Şans eseri sakladığım bir karneyle lise eğitimin tanınmasıyla ben bugün burada konuşabiliyorum. 1996 yılından beri göç çalışıyorum. Göç çalışmak, benim için bir terapi oldu. Göç, kolay bir süreç değil güçlülerin başarabileceği bir süreçtir. Mağduriyet söylemini terk etmemiz gerekiyor” dedi.
Balcıoğlu, “Kapitalizm hızla krizlerle devam ediyor. İç savaşların ve savaşların sonucu artık barış olmuyor. Sosyal eşitsizlik ve rekabetçi otoriter rejimlerin yükselişiyle ifade özgürlükleri kısıtlanıyor. Yaşam ve insan hakları ihlalleri artıyor. Bu ihlalleler artması daha fazla genç insanın yollara düşmesiyle güvensizlikle karşı karşıya kalması söz konusudur. Göç eden insanların arasında yükseköğrenim öğrenci sayısı yüksek. Eğitim bir hak ve yükseköğrenime erişim de bir hak. Kamusal eğitimin oldukça genişletilmesi önemli. Özelleştirilmesi uzun vadede bizi çözümsüzlüklerle karşılaştıracak. Burslar öğrenciler için yetersiz kalıyor. Çocuklar 12 yaşından sonra okulu bırakıyor. Geleceğe yönelik kadın ve çocuk göçün artması bekleniyor. Buna yönelik de göç politikası belirlenirken, toplumsal cinsiyet perspektifine daha fazla önem vermemiz gerekiyor” şeklinde konuşmasını yaptı.
Yapılan sunumlarından ardından, Mimar Sinan Üniversitesi öğretim görevlisi Sevgi Uçan Çubukçu, göçün kadınlaşması ve eğitime erişimi üzerinden sunum yaptı. Esra Aydın
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *