Cezaevlerindeki binlerce hükümlü ve tutukluyu ilgilendiren Birinci Yargı Paketi TBMM’den geçti ve Resmi Gazete’de yayınlandı. İkinci Yargı Paketi üzerindeki çalışmalarda ise devam ediyor.
Hem birinci pakette hem de ikinci pakette cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri ilgilendiren önemli maddeler yar alıyor. Bu kanunların yürürlüğe girmesiyle binlerce tutuklu ve hükümlüye tahliye olmanın yolu açılacak.
Af düzenlemesini hakkında Sabah’a konuşan Av. Şafak Yılmaz, yargı paketlerinin içeriği hakkında da önemli bilgiler verdi. Yılmaz, “80 ile 140 bin arasında ki kişinin bu kanundan yararlanacağı düşünülüyor. Önemli olan af çıkarmak ve sistem değişikliğine gitmek değildir. Önemli olan suçu önlemeye yönelik çalışma yapmaktır. Suç işleyen ‘Af’ ile çıktığında toplumsal vicdan yaralanır” dedi.
5 yılın altındaki
cezalar temyiz edilebilecek
Birinci Yargı Paketin’i değerlendiren Yılmaz, “286’ncı maddesine eklenen fıkra ile belirli suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecek. Eskiden 5 yılın altındaki cezalar temyiz edilemiyordu, ancak yeni düzenleme ile temyiz edilebilecek. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun102. maddesine eklenen fıkra ile birlikte soruşturma evresinde tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir. Şüpheli aleyhine iddianame dahi düzenlemeden şüphelinin uzun süreli tutuklu kalıyor oluşu ve uzun süreli tutukluluk sonucu serbest bırakılması veya beraat etmesi toplum vicdanını yaralamaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle tutukluluğa bir üst sınır getirilmiştir” şeklinde konuştu.
Yeterli çözüm olmayacak
İkinci Yargı Paketi’nde infaz süresinde iyileştirme, infaz çeşitlerinde değişiklik ve denetimli serbestlik süresinin değişikliği gibi düzenlemelerin yer alacağını belirten Yılmaz, “Adalet Komisyonu’nda bekletilen Şartlı Ceza İndirimi teklifinin yer alıp almayacağı ise tarafların görüşmeleri sonucu netleşecek. Yapılacağı planlanan düzenlemeleri belirtmek gerekirse; infaz oranının, yarı yarıya uygulanması düşünülüyor. Bu durumda örneğin 10 yıl ceza alan bir kişi 6 yıl 6 ay yerine 5 yıl cezaevinde kalacak ve belirtilmeli ki, yasanın yürürlüğe girdiği tarihte cezasının yarısını çekenler tahliye edilecek. Denetimli serbestlik süresinin ise 1 yıl yerine, infaz süresinin beşte biri olacağı ön görülüyor. 75 yaş ve üstünde olanların infazları elektronik izleme merkezi ile evde gerçekleştirilmesi, hamile kadınlar için suçun bir yıl ertelenmesi, ağır hastalara yönelik mağduriyetlerin ortadan kaldırılması hususunda önemli alternatif infaz çalışmaların da yapıldığını duymaktayız. Yapılması planlan bu düzenlemeler, kamuoyu beklentisine ve cezaevleri durumuna yeterli çözüm olamayacaktır.”
Yılmaz, “Temyiz edilebilecek suçlar şu şekilde; “5271 sayılı Kanunun Temyiz edilebilecek suçlar; Türk Ceza Kanununda yer alan; Hakaret, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, suç işlemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, kanunlara uymamaya tahrik, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama, silahlı örgüt, halkı askerlikten soğutma, Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrası, 31’inci maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar” değerlendirmesinde bulundu.
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun102. maddesine eklenen fıkra ile birlikte soruşturma evresinde tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir” diyen Yılmaz, “Tutukluluk ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ay, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. (Ancak, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır” diye konuştu.
Avukat Şafak Yılmaz, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Şüpheli aleyhine iddianame dahi düzenlemeden şüphelinin uzun süreli tutuklu kalıyor oluşu ve uzun süreli tutukluluk sonucu serbest bırakılması veya beraat etmesi toplum vicdanını yaralamaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle tutukluluğa bir üst sınır getirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Suç listesi genişletilerek; iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, güveni kötüye kullanma, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi maddeleri eklenmiştir. Böylelikle, kamu davası ve cezai yaptırımların uygulanması yerine; barış yolu ile bozulan toplumsal düzenin yeniden tesis edilmesi amaçlanmıştır. 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasına ‘Haber sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ cümlesi eklenmiştir. Mahkemelerce propaganda suçuyla ilgili olarak verilen kararlar incelendiğinde aynı konuda farklı kararlar verildiği ve uygulama birliği bulunmadığı görülmekteydi. Yapılan bu düzenleme ile birlikte haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı kesinleşmiştir. 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ‘Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.’ Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinde değişikliğe gidilerek, bir yıllık üst sınır üç yıla çıkarılmış ve şikâyete tabi olma şartı da kaldırılmıştır. Böylelikle bu hususta da kapsam genişletilmiştir.” Hüseyin Karataş
Hem birinci pakette hem de ikinci pakette cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüleri ilgilendiren önemli maddeler yar alıyor. Bu kanunların yürürlüğe girmesiyle binlerce tutuklu ve hükümlüye tahliye olmanın yolu açılacak.
Af düzenlemesini hakkında Sabah’a konuşan Av. Şafak Yılmaz, yargı paketlerinin içeriği hakkında da önemli bilgiler verdi. Yılmaz, “80 ile 140 bin arasında ki kişinin bu kanundan yararlanacağı düşünülüyor. Önemli olan af çıkarmak ve sistem değişikliğine gitmek değildir. Önemli olan suçu önlemeye yönelik çalışma yapmaktır. Suç işleyen ‘Af’ ile çıktığında toplumsal vicdan yaralanır” dedi.
5 yılın altındaki
cezalar temyiz edilebilecek
Birinci Yargı Paketin’i değerlendiren Yılmaz, “286’ncı maddesine eklenen fıkra ile belirli suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecek. Eskiden 5 yılın altındaki cezalar temyiz edilemiyordu, ancak yeni düzenleme ile temyiz edilebilecek. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun102. maddesine eklenen fıkra ile birlikte soruşturma evresinde tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir. Şüpheli aleyhine iddianame dahi düzenlemeden şüphelinin uzun süreli tutuklu kalıyor oluşu ve uzun süreli tutukluluk sonucu serbest bırakılması veya beraat etmesi toplum vicdanını yaralamaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle tutukluluğa bir üst sınır getirilmiştir” şeklinde konuştu.
Yeterli çözüm olmayacak
İkinci Yargı Paketi’nde infaz süresinde iyileştirme, infaz çeşitlerinde değişiklik ve denetimli serbestlik süresinin değişikliği gibi düzenlemelerin yer alacağını belirten Yılmaz, “Adalet Komisyonu’nda bekletilen Şartlı Ceza İndirimi teklifinin yer alıp almayacağı ise tarafların görüşmeleri sonucu netleşecek. Yapılacağı planlanan düzenlemeleri belirtmek gerekirse; infaz oranının, yarı yarıya uygulanması düşünülüyor. Bu durumda örneğin 10 yıl ceza alan bir kişi 6 yıl 6 ay yerine 5 yıl cezaevinde kalacak ve belirtilmeli ki, yasanın yürürlüğe girdiği tarihte cezasının yarısını çekenler tahliye edilecek. Denetimli serbestlik süresinin ise 1 yıl yerine, infaz süresinin beşte biri olacağı ön görülüyor. 75 yaş ve üstünde olanların infazları elektronik izleme merkezi ile evde gerçekleştirilmesi, hamile kadınlar için suçun bir yıl ertelenmesi, ağır hastalara yönelik mağduriyetlerin ortadan kaldırılması hususunda önemli alternatif infaz çalışmaların da yapıldığını duymaktayız. Yapılması planlan bu düzenlemeler, kamuoyu beklentisine ve cezaevleri durumuna yeterli çözüm olamayacaktır.”
Yılmaz, “Temyiz edilebilecek suçlar şu şekilde; “5271 sayılı Kanunun Temyiz edilebilecek suçlar; Türk Ceza Kanununda yer alan; Hakaret, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, suç işlemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, kanunlara uymamaya tahrik, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama, silahlı örgüt, halkı askerlikten soğutma, Terörle Mücadele Kanununun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrası, 31’inci maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar” değerlendirmesinde bulundu.
“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun102. maddesine eklenen fıkra ile birlikte soruşturma evresinde tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir” diyen Yılmaz, “Tutukluluk ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ay, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. (Ancak, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.) Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır” diye konuştu.
Avukat Şafak Yılmaz, konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Şüpheli aleyhine iddianame dahi düzenlemeden şüphelinin uzun süreli tutuklu kalıyor oluşu ve uzun süreli tutukluluk sonucu serbest bırakılması veya beraat etmesi toplum vicdanını yaralamaktaydı. Yapılan bu düzenlemeyle tutukluluğa bir üst sınır getirilmiştir. Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesinde değişiklik yapılmıştır. Suç listesi genişletilerek; iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, güveni kötüye kullanma, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi maddeleri eklenmiştir. Böylelikle, kamu davası ve cezai yaptırımların uygulanması yerine; barış yolu ile bozulan toplumsal düzenin yeniden tesis edilmesi amaçlanmıştır. 3713 sayılı Kanunun 7. maddesinin ikinci fıkrasına ‘Haber sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz’ cümlesi eklenmiştir. Mahkemelerce propaganda suçuyla ilgili olarak verilen kararlar incelendiğinde aynı konuda farklı kararlar verildiği ve uygulama birliği bulunmadığı görülmekteydi. Yapılan bu düzenleme ile birlikte haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı kesinleşmiştir. 5271 sayılı Kanunun 171 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ‘Uzlaştırma ve ön ödeme kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, Cumhuriyet savcısı, üst sınırı üç yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine karar verebilir.’ Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesinde değişikliğe gidilerek, bir yıllık üst sınır üç yıla çıkarılmış ve şikâyete tabi olma şartı da kaldırılmıştır. Böylelikle bu hususta da kapsam genişletilmiştir.” Hüseyin Karataş