Artan şiddet ve kadın cinayetleri kamuoyunda tartışılırken anket şirketlerinin araştırmaları önem kazanıyor. Bazı anket şirketlerine göre, seçmenlerin çoğunluğu kadın cinayetlerine verilen cezaların caydırıcı olmadığını düşünüyor. Türkiye’nin güvenli bir ülke olduğunu söyleyenlerin oranı son bir yılda yüzde 55’lerden ciddi şekilde geriledi.
Türkiye’de her geçen gün yeni bir erkek şiddeti, kadın cinayeti ve cinsel istismar skandalı yaşanıyor. Özelikle kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yönelik şiddet son yıllarda endişe verici boyuta ulaştı. Diyarbakır'da 8 Eylül tarihinde Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunmasını, ekim ayında da 19 yaşındaki Semih Çelik’in yaşıtları Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner'i katletmesi izledi. Edirnekapı'da surlardan atlayarak intihar eden Semih Çelik'in 2 kadını öldürmesi Türkiye’nin gündeminde günlerce konuşuldu.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun eylül 2024 raporuna göre, 34 kadın cinayeti işlendi. 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunurken katledilen 34 kadından 12’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi, 2’si ekonomik bahanelerle, 1’i nefret bahanesiyle, 1’i hedef olan kadının arkadaşının yanında öldürüldü. 18’inin hangi nedenle öldürüldüğü tespit edilemedi. Kadın cinayetleri ve toplumda giderek yaygınlaşan şiddet “güvenlik” algısında da sorunlara yol açtı.
Sputnik, “Kadın cinayetleriyle ilgili kamuoyu ne düşünüyor?”, “Kadınların güvende olduğu düşünülüyor mu?”, “Kadın cinayetleri seçmen gruplarına nasıl yansıyor?”, “Artan şiddet olayları ve kadın cinayetleri sosyal hayatı nasıl etkiledi?” sorularına yanıt aradı.
Artan şiddet ve kadın cinayetlerine yönelik son kamuoyu araştırmalarının azlığı ise dikkat çekti. MetroPOLL Araştırma'nın kurucusu ve yöneticisi Özer Sencar, eylül ayında gerçekleştirdikleri çalışmaya ilişkin soruları yanıtlayarak çarpıcı sonuçları paylaştı.
Toplumsal güvenliğin tesis edilemediğine dair bir uzlaşıdan söz edilebilir. Toplumun sadece yüzde 39’u Türkiye’nin emniyetli-güvenli bir ülke olduğunu söylüyor. Bu oran son bir yılda yüzde 55 seviyesinden geriledi.
‘Yüzde 77 kadınların şiddet olaylarına karşı güvende olmadığını düşünüyor’
Semih Çelik’in 2 kadını öldürmesiyle Türkiye’nin gündemine oturan kadın cinayetleriyle ilgili kamuoyu ne düşünüyor? Kadınların güvende olduğu düşünülüyor mu?
Metropoll Araştırma olarak “Türkiye’nin Nabzı” raporunun eylül sayısında Türkiye’nin emniyet-güvenlik seviyesi üzerine bir dosya hazırladık. Bu esnada acı bir şekilde kaybettiğimiz Narin Güran’ın davası da toplum olarak gündemimizdeydi. Toplumumuzun yüzde 77’si kadınların, yüzde 85’i de çocukların şiddet olaylarına karşı güvende olmadığını belirtti. Tüm seçmen gruplarında kadın ve çocukların güvende olmadığı görüşüne büyük destek olduğunun altını çizmeliyiz. Ülkedeki kutuplaşma ortamı toplumu çok az konuda ortak paydada buluştururken kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanamadığı konusunda toplumsal bir uzlaşı mevcut. Hatta daha geniş bir perspektiften yorumlamak gerekirse genel olarak toplumsal güvenliğin tesis edilemediğine dair bir uzlaşıdan söz edilebilir. Toplumun sadece yüzde 39’u Türkiye’nin emniyetli-güvenli bir ülke olduğunu söylüyor. Bu oran son bir yılda yüzde 55 seviyesinden buralara kadar geriledi.
'Toplumun yüzde 75’i şiddetin toplumda çok yaygın bir sorun olduğu görüşünde'
Kadın cinayetleri ve artan şiddet seçmen gruplarına nasıl yansıyor? Seçmenlere göre kadın cinayetlerinin sebebi ne?
Öncelikle şunu söylemek gerekir. Artan şiddet vakalarına istinaden seçmenlerin kanaati “şiddetin artık toplumda yerleşik, kökleşmiş bir soruna dönüştüğü”. Toplumun yüzde 75’i şiddetin toplumda çok yaygın bir sorun olduğu görüşünde. Toplumun yüzde 60’ı yakın çevresinde tanık olduğu şiddet vakalarının arttığını söylüyor. Elbette ki bu vakalar içinde kadınların maruz kaldığı şiddetin boyutu büyük önem arz ediyor. Bildiğiniz üzere istatistikler şiddet faillerinin daha çok kadınların yakın çevrelerindeki kişiler olduğunu gösteriyor.
Seçmenlerin kadın cinayetlerinin sebebine ilişkin görüşleri farklılık gösteriyor. Cezaların caydırıcı olmadığını düşünenler toplumun önemli bir kesimini oluşturuyor. Diğer bir husussa şiddet eylemi gerçekleşmeden önceki toplumsal düzlem. Şiddeti önleyici koruma politikalarının yetersiz olduğuna dair görüşler de mevcut. Bu zaman zaman toplumun geleneksel yapısı ve toplumsal cinsiyet rolleriyle ilişkiliyken kimi zaman da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışmalarıyla kesişen bir konu halini alıyor.
‘Muhalif ve Cumhur İttifakı seçmenleri hemfikir’
Kadın cinayetleri neden önlenemiyor? Seçmen kadın cinayetlerine karşı hangi politikayı bekliyor?
Seçmen nezdinde önemli bir beklenti adalet sisteminin yeniden yapılandırılması. Adalet sisteminin kadın ve çocukları şiddetten koruma hususunda yetersiz olduğunu düşünen seçmenler neredeyse toplumun yüzde 90’ını oluşturuyor. Bu konu yine gerek muhalif seçmenlerin gerekse Cumhur İttifakı seçmenlerinin hemfikir olduğu bir konu. AK Parti ve MHP seçmenlerinin de yüzde 80’inden fazlası adalet sisteminin şiddete karşı koruyucu rolünü yetersiz buluyor.
Mart 2023’te yapmış olduğumuz bir kadına şiddet dosyasında ise “Kadınlara uygulanan şiddet ve ayrımcılıkta hükümeti ne derece sorumlu tutuyorsunuz?” diye sorulan soruya yüzde 44 oranında çok sorumlu, yüzde 28 oranında kısmen sorumlu cevaplarını almıştık. Dolayısıyla vatandaşın beklentisinin adalet sisteminin yanında hükümetin konuya dair politikalarında da bir değişiklik olduğunu söylemek mümkün.
Seçmenlerin yüzde 70'ten fazlası toplumda yeterli duyarlılık olmadığı görüşünde
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine verilen cezalar yeterli bulunuyor mu?
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine verilen cezaların yeterliliği, sadece Türkiye’de değil dünyada da bir tartışma konusu. Mevcut yasaların kapsamı ve uygulanması, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki algılar ve hukuki süreçlerin etkinliği, cezaların ne kadar caydırıcı olduğu üzerinde önemli etkilere sahip. Türkiye’de yapılan bazı araştırmalar, kadın cinayetlerine ve şiddete yönelik ceza uygulamalarının yetersiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum failliğe meyilli kişiler için cezasızlık hissini pekiştiriyor olabilir. Kimi zaman da toplumsal normlar ve kültürel faktörler, şiddetin normalleşmesine neden olabiliyor. Bu nedenle, sadece cezaların artırılması değil, aynı zamanda eğitim, farkındalık ve toplumsal dönüşüm gibi alanlarda da çalışmalar yapılması toplumu bu konuda rahatlatacak bir adım olacaktır. Zira, seçmenlere “Size göre, kadınların korunması konusunda toplumda yeterli bir duyarlılık ve bilinç var mıdır?” diye sorduğumuzda yüzde 70’in üzerinde hayır cevabı alıyoruz.
Kadınların yüzde 60’ı sokakta yürürken kendini güvende hissetmiyor
Artan şiddet olayları ve kadın cinayetleri sosyal hayatı etkiledi mi/nasıl etkiledi?
Kadınlar, artan şiddet olayları nedeniyle kamusal alanlarda daha fazla kaygı duymaya başlamış, bu da özgürlüklerini sınırlayan bir unsur halini almış olabilir. Güvenlik endişelerinin, kadınların sosyal etkinliklere katılımını ve günlük yaşamlarını etkileme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Haziran ayında yaptığımız bir çalışmada kadınların yüzde 60’ının sokakta yürürken kendini güvende hissetmediğini ve yüzde 56’sının tacize ya da fiziksel saldırıya uğramaktan korktuğunu görmüştük. Hatta bir nüanstan söz edecek olursam; “Issız bir ormanda bir ayıyla mı yoksa bir erkekle mi karşılaşmayı tercih ederdiniz?” sorusuna bir ayıyla cevabını veren kadınların oranı yüzde 50 iken erkeklerde bu oran yüzde 26.
2019 yılındaki ankette de benzer sonuç
2019 yılında Optimar tarafından gerçekleştirilen ankette ise katılımcılara “Sizce kadın cinayetlerinin en büyük sebebi nedir” sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 17.9'u “Eğitimin yetersiz olması”, yüzde 12.4'ü “Cahillik, cehalet ve bilinçsizlik”, yüzde 9.3'ü “Ekonomik sıkıntı”, yüzde 8.4'ü “Erkek egemenliği”, yüzde 6.5'i “Kadınlara değer verilmemesi” ve yüzde 5.5'i “Cezaların caydırıcı olmaması” yanıtlarını verdi.
Yine aynı araştırmada “Sizce kadın cinayetleri, çocuk istismarı gibi belli suçlar için verilen cezalar caydırıcı mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 94.9’u cezaların caydırıcı olmadığını belirtirken, yüzde 3.5’i cezaları caydırıcı buldu, yüzde 1.6 ise fikrim yok yanıtını verdi.