Yurt dışına ihraç edilen Antep fıstıklarının aflatoksinli çıkması nedeniyle geri gönderildi. En son, Gıda ve Yem için Hızlı Alarm Sistemi (RASFF) Türkiye'den Fransa ve İsveç'e giden kuru incirler ve Antep fıstığında 'en zehirli' tür olan Aflatoksin B1 tespit edildiğini açıklamıştı
İnsan sağlığına zararlı küf olarak bilinen aflatoksinin fıstıkta ortaya çıkmasında bu yılki yağışların etkili olabileceğine dikkat çekilirken, Antepfıstığı gibi gıda ürünlerinde hasat sonrası kurutma, işleme, paketleme, depolama gibi işlemler gıda güvenliğine uygun koşullarda yapılmazsa küflerin gelişme ve mikotoksin oluşturma sürecinin daha hızlı ilerlediği vurgulandı.
Fıstık üreticisinin teknik destek konularında kaderine terkedildiğini söyleyen Gaziantep Fıstık Sanayicileri Derneği önceki dönem başkanı Neşet Uçar, ‘’Yurt dışına gönderilen Antep fıstığı ürünlerinde aflatoksin tespit edildiğine dair söylemler, spekülatif veya siyasi amaçlarla olabilir. Çünkü ürünler ihraç edilirken, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan kontrollerde aflatoksin analizleri yapılıyor. Standartlara uygun ise gönderilmesine izin veriliyor’’ şeklinde konuştu.
Yağışlar aflatoksini tetiklemiş olabilir
Uçar, ‘’Bu yıl fıstık hasat zamanı belli bölgelerde yağışlar meydana geldi. Yağışlar aflatoksini tetiklemiş olabilir. Bunun yanı sıra köylerde bulunan kavlatma işletmelerinde yoğunluk oluşunca aynı gün kavlatılması gereken fıstıklar 3-4 gün sonra kavlatılmış ya da standartlara uygun şekilde kurutulmamış olabilir. Ayrıca kavlak fıstığa su verip kırdınız. Kırıldığı zamanda fıstıktaki nem oranı çok düşük olmalı ve kırıldıktan sonra işlenmesi lazım’’ dedi.
Yasal düzenlemelerle aflatoksin sorunu çözülebilir
Yurt dışına ihraç edilen fıstık ürünlerinin büyük çoğunluğunda aflatoksin olmadığına, ürünlerin sorunsuz olarak yerlerine ulaştığına dikkat çeken Uçar, ‘’Yurtdışına ihraç edilen fıstık miktarı göz önüne alındığında, tespit edilen aflatoksinli ürün miktarı yüzde 1 bile değildir’’ ifadelerini kullandı. Uçar, ‘’Antep fıstığındaki aflatoksin konusu biraz da politik bir konudur aslında. Tarımsal alanda alınacak önlemlerle ve yapılacak yasal düzenlemelerle aflatoksin sorunu çözülebilir. Ancak bu noktada ilgili kamu kurumlarının üreticilerle birlikte çözüm odaklı ve uygulanabilir yöntemler geliştirerek hareket etmeleri gerekiyor. Kamu olarak ‘Ben belirli bir aflatoksin limiti koydum, bunun üzerinde çıkarsa imha ederim’ demek çözüm değildir ve olmamıştır da’’ şeklinde konuştu.
Tüm üretim faaliyetleri yerinde kontrol edilerek standartlara uygun hale getirilmeli
Ziraat Odaları, Belediyeler, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve ilgili diğer kurumlar aflatoksin ve diğer zararlılar konusunda çiftçilere yönelik eğitimler ve seminerler düzenlemesi gerektiğini vurgulayan Uçar, ‘’Geleneksel tarım uygulamalarından sakıncalı olanlar konusunda bilgilendirmeler yapılmalı ve tüm üretim faaliyetleri yerinde kontrol yapılmak suretiyle düzenlenip standartlara uygun hale getirilmeli ama maalesef fıstık üreticisi teknik destek konularında kaderine terkedilmiş durumda’’ eleştirisini yaptı.
Antep fıstığının depolandığı ortamdaki nem ve sıcaklık değerleri takip edilmeli
Fıstığın depolama koşullarına değinen Uçar, ‘’Antep fıstığının depolandığı ortamdaki nem ve sıcaklık değerleri takip edilmeli, ürüne zarar verecek koşullara karşı önlemler alınmalı. Bu depolama koşulları sağlanmazsa aflatoksin oluşabilir’’ uyarısında bulundu.
Aflatoksin, iç tüketim ve ihracat açısından önemli bir tehdit oluşturuyor
Türkiye’de antepfıstığındaki aflatoksin sorununun hem iç tüketim hem de ihracat açısından önemli bir tehdit oluşturduğunu kaydeden Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Gamze Atar Kayabaşı, ‘’Sorunun çözülmesi için hem üretim süreçlerinin iyileştirilmesi hem de denetimlerin sıklaştırılması gerekiyor. Aflatoksinin zararlarının farkında olunarak üretici ve tüketiciler için güvenli gıda tedarikinin sağlanması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde halk sağlığı açısından ciddi risk oluşmasının yanı sıra ekonomik kayıplar da büyük boyutlara ulaşabilir’’ açıklamasında bulundu.
Geri dönen ürünlerin iç piyasaya sunulduğuna dair ciddi endişeler var
Kayabaşı, ‘’Son zamanlarda ihraç edilen antepfıstıklarında limitlerin çok üstünde aflatoksin tespiti yapılmış ve ürünler ile ilgili İtalya, Bulgaristan gibi ülkelerden sınır reddi bildirimi yapılarak gümrüğe geri gönderim yapıldı. Gümrüğe geri dönen gıda ürünleri normal şartlarda Tarım ve Orman Bakanlığı il müdürlükleri tarafından kontrol ediliyor. Ancak ürünleri iade eden, sınır reddi bildirimi yapan ülkeden resmi bir evrak talep edilmiyor. Sınır reddi bildiriminde ancak ithalatçı ülke tarafından belirtildiğinde iade nedeni öğrenilebiliyor. Belirtilmediğinde ihraç eden firmanın beyanı esas alınıyor. Bu durum geri dönen ürünlerin iç piyasada tüketiciye sunulduğuna yönelik tüketicide şüphe oluşturuyor’’ vurgusu yaptı.
Daha fazla gıda mühendisi istihdam edilmeli
Gıda mühendisi istihdam edilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Kayabaşı, ‘’Ürünlerin iç piyasada tüketiciye ulaşıp ulaşmadığına dair şüpheler gıda güvenliği uygulamalarının en önemli adımlarından olan etkili bir izlenebilirlik sisteminin uygulanması, gıda denetimlerinin arttırılması, denetim sonuçlarının tüketici ile paylaşılması, tüketiciye karşı şeffaf olunması ile azaltılabilir. Bakanlık bu anlamda çok daha etkili çalışmalar yapmalı, gıda denetimlerinin sayısını ve etkinliğini arttırmalı dolayısı ile daha fazla gıda mühendisi istihdam etmeli’’ çağrısında bulundu.
İnsanlarda ve hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bir bileşik
Aflatoksinlerin, özellikle Aspergillus flavus ve Aspergillus parasiticus gibi küf türlerinin ürettiği mikotoksinler olduğunu sözlerine ekleyen Kayabaşı, bu toksinlerin, kanserojen etkileriyle tanındığını, özellikle karaciğer üzerinde olumsuz etkiler yarattığının altını çizdi. ‘’Aflatoksinler, kuruyemişler (örneğin antepfıstığı), mısır, yerfıstığı gibi ürünlerde bulunabilir. Okratoksin, Aspergillus ve Penicillium cinsine ait küfler tarafından üretilen bir mikotoksindir. Okratoksin, karaciğer, böbrekler ve bağışıklık sistemi üzerinde toksik etkiler yapabilir. Okratoksin, özellikle kahve, üzüm, buğday ve mısır gibi ürünlerde bulunabilir. İnsanlarda ve hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bir bileşik’’ değerlendirmesini yaptı.
Kurutma, işleme, paketleme, depolama gibi işlemler gıda güvenliğine uygun koşullarda yapılmalı
Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Gamze Atar Kayabaşı, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Antepfıstığı gibi gıda ürünlerinde hasat sonrası kurutma, işleme, paketleme, depolama gibi işlemler gıda güvenliğine uygun koşullarda yapılmazsa küflerin gelişme ve mikotoksin oluşturma süreci daha hızlı ilerler. Aflatoksin, okratoksin ve diğer mikotoksinlerin oluşumu şu faktörlere bağlıdır; Antepfıstığının uygun koşullarda depolanmaması, özellikle nem oranının yüksek olduğu ortamlarda aflatoksin ve okratoksin üretimini artırır. Antepfıstığının hasar görmesi, mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam yaratır. Antepfıstığının hasattan sonra sıcak ve nemli koşullarda depolanması, mikotoksinlerin oluşumunu hızlandırabilir. Hasat sırasında ve sonrasında çevresel koşullar (yağmur, nem, sıcaklık, ürünlerin toprakla uzun süre teması gibi) mikotoksinlerin oluşumunu etkileyebilir.’’
Yüksek miktarda aflatoksin tüketimi, karaciğerin fonksiyonlarını bozar ve ciddi hastalıklara yol açabilir
Aflatoksinlerin en büyük zararının insan sağlığı üzerinde olduğunu aktaran Kayabaşı, ‘’Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, aflatoksinler, kansere neden olan en güçlü maddeler arasında yer alıyor ve özellikle karaciğer kanseriyle ilişkilendiriliyor. Uzun süre yüksek miktarda aflatoksin tüketimi, karaciğerin fonksiyonlarını bozar ve ciddi hastalıklara yol açabilir. Ayrıca, aflatoksinin, bağışıklık sistemini zayıflattığı ve bazı araştırmalara göre, çocuklarda büyüme geriliğine neden olabileceği belirtiliyor’’ dedi.
Doğru hasat, kurutma ve depolama teknikleri hakkında eğitim verilmesi önemli
Aflatoksinle mücadelenin öncelikle üretim aşamasında başladığını sözlerine ekleyen Kayabaşı, ‘’Üreticilere aflatoksin oluşumunu engelleyecek doğru hasat, kurutma ve depolama teknikleri hakkında eğitim verilmesi önemli. Ayrıca, iyi tarım uygulamaları ile ürünlerin hastalıklardan korunması da aflatoksin miktarını azaltabilir. Depolama koşullarının iyileştirilmesi, özellikle nem ve sıcaklık kontrolü, aflatoksin oluşumunu engellemeye yardımcı olabilir. Ürünler, hasat edildikten sonra doğru şekilde temizlenmeli, hızlıca kurutulmalı ve uygun koşullarda saklanmalı. Ayrıca, düzenli olarak yapılan denetimlerle, piyasaya çıkan ürünlerin aflatoksin seviyeleri kontrol edilmeli’’ önerisinde bulundu.
Kayabaşı, ‘’Türkiye'de mikotoksinler için yasal limitler Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği’nde belirlendi. Antepfıstığı için belirlenen mikotoksin limitleri: Aflatoksin B1: 8 µg/kg, toplam aflatoksin (B1 + B2 + G1 + G2): 10 µg/kg, Okratoksin: 5 µg/kg olarak belirlendi. Bu limitler, gıda güvenliğini sağlamak ve insan sağlığını korumak amacıyla belirlendi. Mikotoksinlerin yasal sınırların üzerinde olması durumunda, bu ürünler piyasadan çekilir ve tüketiciye sunulmaz’’ dedi.