Şamil Tayyar’dan bir rapsodi…*

YAYINLAMA: 11 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Ağustos 2015 / 20.00

Şimdiye kadar Gaziantep ile ilgili en gerçekçi analizi Gaziantep AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar yaptı.

Önceki gün yerel bir gazeteye verdiği söyleşiyi okudum. Çok şaşırdım. Bunu AK Partili olmayan bir milletvekili yapsaydı, (gerçi bu kadar cesur, bilgili ve donanımlı bir analiz yapmak da herkesin karı değil!) anlardım.

Tayyar’ın söyledikleriyle diğer AK Partili Milletvekillerinin söz, beyan ve iddiaları hiç örtüşmüyor!

Okuyucularım, bu kadar önemli, Gaziantep’in geçmişine ve geleceğine ışık tutan iddiaları okumamış olabilecekleri için Tayyar’ın söylediklerinin özetini sunmak istiyorum.

 

Şamil Tayyar, öncelikle ve özellikle gelir adaletsizliği üzerinde duruyor.

Gaziantep’in 7 milyar dolar ihracat yapan bir şehir olmasından gurur duyduğunu, ancak bu parayı şehrin yüzde 1’i paylaşırken, yüzde 10-15 orta kesim, yüzde 85 dar gelirlinin sefalet içinde yaşadığını vurguluyor.

Esas olan 7 milyar dolar ihracat değil, Gaziantep’in ürettiği gelirin, Gaziantep’te yaşayan insanlar arasında nasıl dağıtıldığıdır. Bu gelir dağılımı adil ve hakça olmazsa yeni Gaziantep inşaa edilemez” diyor.

 

Şamil Tayyar, “Sermaye düşmanı bir adam değilim. Sermaye olmadan şehri kalkındırmanın mümkün olmadığını da biliyorum. Benim bahsettiğim, sermaye ve emek arasındaki bağın güçlendirilmesi. Bunu başarabilirsek, kentin geleceğini güvence altına almış oluruz” dedikten sonra zülfiyare dokunuyor:

Gaziantep’te sermaye sahipleri için arazi rantı yol olmaktan çıkmalı. Bunun için belediye başkanlarına önemli görevler düşüyor. Artık belediye başkanları, zengin işadamlarının arazilerinin imar durumunu  takip ettiği dönemleri geride bırakmalılar. Sanayici araziye 10 milyar dolar yatırmışsa, herkesin oturup düşünmesi gerekiyor.

 

Şamil Tayyar, 6. OSB üzerinde önemli ve gerçekçi fikir jimnastiği yapıyor. Şöyle diyor:

6. OSB yolda. Şimdi durup düşünmemiz gerekiyor. 5 OSB’de 120 bin kişiyi (Rakam yanlış ama önemli değil. A.T.) istihdam ederken, bu istihdama konut, sağlık, eğitim altyapısı gibi hizmetler gözardı edildiği için Gaziantep hormonlu büyümüş. Gaziantep şu anda yüzde 80’i çarpık yapıdan oluşan, sağlıklı büyüyemeyen obez bir şehir. Türkiye’nin hiçbir büyük şehrinde bu kadar gecekondu yok. Ayrıca bu çarpık yapılaşma, şehir siyaseti üzerine de vesayet oluşturur. Bu durumda merkez siyaset çöker. Böyle olursa da marjinal gruplar kentte etkili hale gelir. Siyaseti marjinal grupların yönettiği bir kentte huzur kalmaz, hızlı bir şekilde sermayenin göç dalgası başlar. Sonuçta şehir küçülür.

 

Tayyar, Gaziantep’i daha da yaşanmaz hale getirmemek için 6. OSB’yi askıya almayı önerirken, “Yeni Gaziantep’i inşaa edemezsek sermaye sahipleri Gaziantep’in o güzel semtlerinde oturamaz, o lüks Mercedes’lere binemez” diye de anlamlı hatırlatmada bulunuyor!

 

Söyleşinin tamamını internette bulup okuyabilirsiniz.

Şunu hatırlatmakta yarar var. Bu bir ilk. Böyle kapsamlı, net, cesur bir eleştiriyi kimse yapmadı, yapamadı. Bunun iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bir milletvekilinden gelmesi analizi daha da özelleştiriyor.

Eski Gaziantep Valisi Erdal Ata da kentin çarpık imarını eleştirerek, “Bu kentin yüzde 70-80’i gecekonduda yaşıyor. Eğitimde çok geri kalmış bir kentin sanayisi de halıdan, makarnadan pek öte gidemiyor” demişti.

 

Bu kadar ucuz emek gücüne rağmen sanayinin durumu gözler önünde. Bankacıların esiri olmuş, Eylül ayı sonunda başına gelecekleri bekliyor.

Aynı işi yapan çok sayıdaki firmanın amansız rekabeti, ülkenin içinde bulunduğu kaos, sınırımızdaki savaş sanayiciyi olumsuz etkiliyor.

Tayyar’ın söylediği bankalardan alınan kredilerin (10 milyar dolar! Bu rakam çok büyük! A.T.) rant için arsaya yatırılması bir gerçek. Ama bu Antep’in amansız bir hastalığı!

Arsalar, kiralık lüks arabalar, krediler, sevgililer, başka şehirlerdeki evler… Hepsi legonun parçaları!

İçinde iyileri, düzgünleri de var. Ama olmayanı da var!

İşler bir şekilde yürüyor, yürümesinde hepimiz için yarar var…

 

*Milli veya mahalli konulardan esinlenerek oluşturulmuş müzik eseri, daha geniş ve derin anlamda her türlü fikir ve eser.

 

 

Bahçeli ve tedavülden kalkan erken seçim 

Bugüne kadar erken seçime yakın duran Devlet Bahçeli’nin, “Şartlar çok ağırlaştı. Tükiye’nin erken seçim gündemi artık tedavülden kalktı. AK Parti ve CHP’nin koalisyon kurması ülkemiz için hayati önemdedir” demesini nasıl yorumlamalı?

Peki, “… Kısaca AKP-CHP koalisyon hükümeti bu hafta içinde mutlaka kurulmalı, Türkiye artık nefes almalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yerini yurdunu bilmesi ve Anayasa’da tayin edilen sınırlarına tam bir sadakatle görevini ifası akla ve ahlaka uyan en doğru davranış biçimi olarak görülecektir” demesine ne anlam yükleyeceğiz?


Bahçeli’yi bilmemize rağmen bu sözlerden biraz da olsa umuda kapıldım. O da her şeyin farkına vardı, iç savaş tehlikesini sezmiş olmalı ki, aklı selim bir çağrı yapıyor, diye düşünürken demecinin son satırı geri beni umutsuzluğa sevketti. Şöyle diyor:
AKP ile CHP’nin dikkatini çekiyorum. Millet huzurunda samimiyet imtihanından geçiyorsunuz.”

Yarın seçim meydanında, “Ey halkım, ben elimden geleni yaptım, samimiyet imtihanından geçiyorsunuz diye dikkatlerini de çektim. Ama gördünüz, bunlar samimi değiller…” deyip zeytinyağı gibi üste çıkma politikası uyguluyor gibi geliyor bana!..

Şamil Tayyar’dan bir rapsodi…*