VARTO’NUN TATAN KÖYÜNE YÖNELİK HAYALLER
Muş’un Varto ilçesinin güzel bir köyünden bahsetmek istiyorum: ismi Tatan; bugün Güzelkent diye anılıyor. Sitelerindeki yazarlardan anladığım kadarı ile, köy halkı Kürt-Alevi, dilleri ise Zazaca. Köy, Bingöl dağlarının güneyinde bulunan ovada kurulmuş. Varto bölgesinde verimli topraklar, geniş otlak ve yaylalara sahip olunca da hayvancılık oldukça ilerlemiş. Tatan (Güzelkent) köyünün güney ve güneybatısından iki büyük dere aktığı için, köylüler yüzme bilmelerinin yanısıra bol bol balık da avlıyorlar. Köyde, yaz aylarında pek rağbet gören bir kaplıcanın yanısıra, madensuyu kaynakları da bulunuyor. Pek verimli topraklara sahip olduğu içn yörede bol miktarda kavak, akasya ve meyve ağaçları da yetişiyor.
Bütün bunları birkaç sene evvel tanıştığım, Beşiktaş Belediyesi’nin çalışanı Veli Beyazgül sayesinde öğrendim. Veli, İstanbul’da oturuyor ama köyünü, Varto’yu o yöreleri çok seviyor. Bilgisayarı senelerdir çok iyi kullandığı için, oturmuş doğduğu, büyüdüğü yöreleri anlatan çok güzel siteler yapmış. Hatta, radyo ve tv istasyonu da kurmuş. Harika fotoğraflar eşliğinde anlatıyor oraları. Bazı fotoğraflar o kadar güzel ki, bakınca hayallere dalıyorsunuz...
Veli, otuzlu yaşlarında, kamu yönetimi mezunu, okuyan ve yazan çok düzgün bir insan. Aynı zamanda özürlü. Özrü nedeniyle geçirdiği ameliyat yüzde doksan başarılı olabilecekken, sadece yüzde altmış başarılı olunca, Veli’nin daha önce olmayan engelleri de ortaya çıkmış. O nedenle şikayetleri var ama, hayata tutunmuş, yaşamayı, paylaşmayı ve öğrenmeyi çok seviyor. Evli, pek yakında baba da olacak.
Varto’nun eski isimlerinden birisi olan Gımgım, Veli’nin yazı, şiir, öykü yayınladığı dergilerden birisi. Diğerleri ise; Lalezar, Çepki ve Kenger dergileri...
Oldu olası sosyal yönü gelişmiş insanlara imrenmişimdir. Veli, o kadar sosyal bir insan ki, neler yapmış köyüne... Varto’nun Güzelkentinde yaşayanlarla oradaki kahvehaneyi kütüphaneye döndermişler örneğin. 76 haneli Güzelkent Köyünde okur-yazar oranı yüzde yüz... Köy çobanları bile lise veya orta okul mezunu... Köydeki herkes okuyor. Ev kadınları da ev işlerinden artan zamanlarını kütüphanede kitap veya gazete okuyarak geçiriyorlar.
Varto’da 1946 ve 1966’da iz bırakan depremler yaşanmış. Vartolular bugün halen, deprem gerçeğini unutmadan çeşitli vesilelerle anıyorlar yaşadıkları sıkıntıları. Anma törenleri sırasında, Varto’nun bulunabilen eski fotoğrafları, deprem fotoğrafları ve yeni fotoğrafları izleyenlere gösteriliyor. Bu arada, depremin üzerinden kırk yıl geçmesine rağmen, halen konutları teslim edilmeyen yüzlerce aile de bulunuyor.
Sayfada gördüğünüz fotoğrafları Veli temin etti. Fotoğraflar Güzelkent köyünün ve Varto’nun doğasını, insanlarını gösteriyor. İki fotoğraf üzerinde durmak istiyorum, birisi, ekmekten yapılan bir yemek; diğeri köyün kızlardan oluşmuş futbol takımının fotoğrafı. Ekmekten yapılan yemeğin yerel ismi: Zerfet. Tüm Anadolu’da bilinen ismiyle Pağaç ya da Doğu’da bilinen isimlerinden birisi “babuko”. Üzerine makaleler yazdım, akrabalarını yedim, ama kendisini tatmak kısmet olmadı! Zerfet ya da Pağaç, değirmende sıra beklenirken yapılan eski bir yemek... Su ile çalışan değirmen o kadar yavaş ki, buğdaylarını öğütmek isteyen insanlara sıra pek geç geliyor. Bu arada uyuya kalırsanız, sıranız hemen başkası tarafından alınıyor. İşte uyanık kalıp, aynı zamanda karın doyurmak için çare pağaç pişirmekte yatıyor! Değirmende zaten un var, su da bulunuyor. Un ve su ile katı bir hamur yoğruluyor. O arada, ateş yakılarak bir nevi küçük fırın meydana getiriliyor. Ateşin üzerinde yakıldığı taş, sıcakken küllerden temizlenip, yoğrulan hamur, ekmek şekli verilerek düzgün bir şekilde çok ısınmış taşın üzerine yerleştiriliyor. Isınmış taşın üzerine hamura değmeyecek şekilde bir sac konuyor. Sacın içerisine taşı ısıtan ateş közleri yerleştiriliyor. İşte bu altta çok ısınmış taş; üstte kor parçaları olan doğal fırın, bir-iki satte pağaçı pişiriyor. Pağaç, sert kabuklu, mayasız, nar gibi kızarmış bir ekmek... Üst kısmı dikkatlice kesilip, içi boşaltılıyor. Üsteki kapak ve iç kısmı küçük parçalar şeklinde ufalanıyor ve içi boşaltılan pağaçın içerisine geri dolduruluyor. Bu şekilde üzerine sarımsaklı veya sade ayran ile erimiş tereyağı dökülüyor ve o şekilde yeniliyor. Veli’den öğrendiğime göre, Tatan/Güzelkent köyünde zerfet/pağaçı şekerli de yaparlarmış. Üzerine şeker serpilir, sonra ılık tereyağ gezdirilirmiş. Pağaçı yiyip de üzerine metiye düzmeyen kimse yok!
Güzelkent köyü kızlar futbol takımını Veli kurmuş. Kızlar, fotoğrafda da gördüğünüz gibi hem güzeller, hem de çok iyi futbol oynuyorlarmış. Doğu’da Varto’nun bir köyünde kızların futbol takımı kurması ne kadar medeni bir davranış...
Dedim ya, Veli’nin köyü ile yaptığı pek çok sosyal çalışma var. Onlardan bir diğeri de “Kültür evi” ismini verdikleri neredeyse düşsel bir proje olan, köylülerin toplanıp her türlü etkinliklerini yaptıkları sosyal binanın yapılıp, hayata geçirilmesi... Kültür evi, Veli’nin çizdiği proje ile dört sene evvel başlatılmış. Zaman içerisinde inşaat tamamlanmış ve bugün, köylünün sosyal çalışmalarının her türlüsünü yaptığı çok güzel bir mekana dönüşmüş. Veli, Tatan internet sitesine kültür evi ve yapımında yardımcı olanlar için bakın ne yazmış:
Kimileri sadece para verdi ve uzak durdu,
Kimileri parasını değil önerilerini sundu,
Kimileri hem parasını sundu hem düşüncelerini,
Kimileri birebir gidip kazma kürek çalıştı,
Bazılarımız bunların tümünü yaptı,
Bazılarımız para da vermedi ama sadece eleştirdi...
Sonuçta dün yoktu; bugün var !
Dün bir hayaldi bugün gerçek.
Veli, Doğu Anadolu’nun ücra bir köyünden çıkmış. Kamu yönetimi gibi ciddi bir bölümü bitirmiş. Bu arada hep köyünü sosyalleştirmeyi hayal etmiş. Hayallerinin büyük kısmını köyünde gerçekleştirmiş de… Yorucu ev işlerini bitirdikten sonra kütüphaneye gidip, günlük gazeteleri ve popüler kitapları okumak, bilgilenmek ne kadar çağdaş bir davranış… Veli, bunların hepsinin gerçekleştirilmesinde katkıda bulunmuş…