Babam ve arkadaşları
İnsanın annesini, babasını seçmesi kendi elinde değil. Yaşınız ilerleyince iyi ebeveynlerden doğmanın aslında hayatınızı ne kadar çok etkilediğini daha iyi anlıyorsunuz.
Bu yaz, çok sevdiğim genç bir anne, lise 2’deki oğlunu Almanya’da bir yaz okulu programına götürdü. Duyunca çok memnun oldum ve o sırada kendimi düşündüm. Benim babam ve arkadaşlarımın babaları, biz 1968 senesinde Gaziantep Koleji’nin lise 2. sınıfındayken, benim de dahil olduğum 11 arkadaşımı İngiltere’deki bir yaz okulu programına gönderdiler. Şimdi düşünüyorum da nereden baksanız 54 yıl önce, babalarımız çok ileri bir görüşle o zamanın Türkiyesi’nin Güneydoğusu’ndaki bir ilden çocuklarını İngilizcelerini ilerletmeleri, görgü ve bilgilerini artırmaları için yüksek bir maliyet ödeyerek, yurt dışına gönderme ileri görüşlülüğünü gösterdiler.
Yakın dostumun oğlunu yurtdışına götürmesi beni hemen geçmişteki bu güzel anıya götürdü ve yazmaya karar verdim, ama henüz yazamadım. Yeteri kadar fotoğraf toplayamadığım için bazı arkadaşlarımın kışlıklarına döndüklerinde bana fotoğraf göndermelerini bekliyorum.
1968’de kamp dönüşü Londra’da kalırken, o zaman orada okuyan abim Aykut Tuzcu ile buluştuk. Arkadaşlarımla, bu gezi konusunda yazışırken, abim hakkında onların yıllar öncesine dayanan gözlemlerini de şaşkınlık ve gururla öğrendim.
Ve çok büyük bir şans eseri, 20. yüzyılın en önemli olayı, insanın aya ayak basışının canlı yayınını Londra’da TV’den canlı olarak izleme şansını elde ettik.
Şimdi 2022 senesinden bakınca, bunun aslında ne kadar önemli bir şans ve fırsat olduğunu daha iyi anlayabiliyorum. O görüntüler, halen canlı olarak hafızamda.
Babam ve babalarımız, bizi lisanını öğrenmekte olduğumuz bir ülkeye göndererek, ileriye dönük tüm yaşamımızın gelişmesine fırsat vermişlerdi. Kamptaki tüm bütün Avrupa ülkelerinden gelmiş kendi yaşıtımız öğrencilerle bilgi yarışmalarına katıldık ve olayları her bireyin kendi gözünden değerlendirmesine tanık olduk. Bu şekilde olaylara farklı inanların farklı bakabileceklerini öğrendik.
Burada babam Osman Tuzcu başta olmak üzere, Dr. Ahmet Hurşit Battal, Necmettin Arif Dai, Hilmi Yetkin, Beşir Bayram, Osman Humanızlı, Orhan Maral, Kemal Büdeyri, İ. Hüseyin İncioğlu ve Zeki Günsoy’u minnet ve şükranla anıyorum.