YENİ YIL, YENİ UMUTLAR…
Çocukluğumdan beri yeni yıl kutlamalarını çok severdim. Yeni yıl hazırlıkları, yeni yılda asla tekrarlanmayacak hataların listelenmesi, alış-veriş merkezlerinde tatlı bir koşuşturma, yeni yıl, yeni umutlar…
Yaşama sevincine bu kadar zarar verildiği bir dönem hatırlamıyorum. İnsanların genelinde bir hüzün, bir bezginlik hakim. Gençler mutsuz, emekliler mutsuz, insanlar mutsuz, çocuklar bile ürkek…
Çocuk saflığıyla dilenen umutlarda bile gölgeler var. Nazım Hikmet’in şiiri hatırımda bugünlerde:
“Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılı verirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
-demeye de dilim varmıyor ama-
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”
Benim de demeye dilim varmıyor ama kabahatin çoğu bizde..
Yine de enseyi karartmayalım. Yeni yıl, yeni umutlar demek… Tüm dünyaya dostluğu, mutluluğu, kıvancı, bereketi ve huzuru paylaşarak çoğaltacağımız, acıyı, tasayı ve kederi paylaşarak azaltacağımız, insan olmanın onuruyla dimdik ve sevgi dolu yaşayacağımız mutlu bir yıl diliyorum.