Merhaba herkes…
Bugün eski bir anımı paylaşarak bir şeyler yazmak istedim sizlere.
Yıl 1995, İstanbul’da mimarlık 1. sınıfta öğrenciyim. O zamanlar tıp okuyan 2. sınıf öğrencisi eski bir arkadaşımı evinde ziyaret etmiştim. Aynı sınıftan Duygu isimli bir arkadaşı da oradaydı. Yani iki tıp öğrencisi kız ve ben sohbet ediyorduk. Ben o an, hayalimi yaşıyor olmanın mutluluğu içindeydim. Hayalim İstanbul’da mimarlık okumaktı. Okulda neler yaptığımızı falan anlatıyordum kızlara. Ki o yıllarda onların aldığı tıp puanı ile benim aldığım mimarlık puanı denkti üniversite sınavlarında. Şimdi ki gibi değildi. Konu bir şekilde mimarlık ve tıp eğitimleri üzerine dönmeye başladı. Duygu bir an bana dedi ki “mimarlık gereksiz bir eğitim alanı. Yani sen olmasan da bu dünya döner ama ben doktor olacağım ve ben olmazsam insanlar ölür” :)))
Şimdi ki Akşen’in bu sözlere güldüğüne bakmayın. Bu kabarmış ego ve kibrin karşısında ne diyeceğimi bilememiş ve çok üzülmüştüm. Yıllar geçmiş unutmamışım. Bugün birden aklıma düştü yine bu sözler…
Bugün bu yazıda, şimdi ki Akşen, o günkü Duygu’ya bir şeyler söylesin istiyorum.
Sevgili Duygu,
Mesleğine olan saygına ben de saygı duyuyorum. Siz doktorlar özveri ve emekle nice hayatlar kurtarıyorsunuz. Fakat şu gerçeği göremiyorsun. Bizler yani tüm insanlar mesleklerimizden önce birer insanız. Sadece insan. Ve her birimiz sadece insan olmamız nedeniyle hem gerekli ve hem de değerliyiz. Ancak, tek başımıza yetersiziz.
Her birimizin işleyişin içinde farklı ve önemli rolleri var. Birimiz olmadan diğerimiz eksik kalır. Bizi daha değerli ve daha önemli yapan şey, sahibi olduğumuz diplomalar ya da statüler değil, onu ne kadar layıkı ile yapabildiğimiz ile ilgilidir. Ve işleyişe olumlu yönde ne kadar dahil olabildiğimiz ile ilgili. Bilemiyorum anlatabildim mi?
Sevgili Duygu,
İlle de aynı kafayla, aynı şuur bulanıklığı içinde devam edersen yazık ki hayat bu gerçeği senin yüzüne tokat gibi vuracaktır. Hem de derler ya Allah’ın sopası yok. Bu tokadı sana küçümsediğin insanlar eliyle atacaktır. Bir şeyleri anlamaya muhtaç olduğunu görebiliyorum. Dilerim ki çok fazla tokat yemeden ayılma şansı bulursun.
Bugün yaşadığımız depremlerde, doğal afetlerde diplomalarımızın ve statülerimizin ölüm ve yıkımlar karşısında çaresiz kaldığını görüyor olmalısın. Benim doğru projelendirdiğim bir yapı olmadan hangi çatının altında mesleğini yapabilmeyi hayal ediyorsun? Ya da o projenin statiğini doğru çözen bir mühendis olmadan? Her neyse uzatmayayım. Ya da tüm disiplinler işini düzgün yapmadan? Birlikte çalıştığın ekip, kullandığın ekipman malzeme ve üretici olmadan salt diplomanla mı döndürecen dünyayı?
Duygu kardeşim,
Dünya, sen olmadan da ben olmadan da döner emin ol. Bizler dünyanın merkezi değil, içinden geçen ruhlarız. Hayatın bize biçtiği rolleri yaparken elimizden gelenin en iyisini yapabiliyorsak gerisi lafügüzaftır. Kibrin seni öldürmeden sen onu alt edebilirsen kendine de dünyaya da o zaman bir katkın gerçekten olabilir. Aksi halde o çok önemsediğin diplomanla beraber çorak toprak olur gidersin. Umarım yaşayarak öğrenmek zorunda kalmazsın. Bol şanslar diliyorum sana..
Söyleyeceklerim bu kadar.
Sevgiler, selamlar…