Osman Köker

YAYINLAMA: 19 Mart 2023 / 17.40 | GÜNCELLEME: 19 Mart 2023 / 17.40

Deprem evinde 14 Mart günü sabah kahvaltısı…

Osman Köker, Bir zamanlar Yayıncılık ile hayatıma girdi. İlk yayınladığı kitap “Yüz yıl önce Türkiye’de Ermeniler”di. Kitap, Orlando Carlo Calumeno kartpostal koleksiyonu üzerinden Türkiye’nin 100 yıl evvelki tarihini anlatıyordu. Ben ilk kez Köker’in kaleminden kartpostalların/fotoğrafların tarih anlatımında ne kadar önemli olduğunu anladım. Onları konuşturuyordu adeta… kartpostalın arkasına yazılan bir kaç satırdan, kızını Mısır’a gelin gönderen Ermeni bir annenin doğum sonrasında memesinde oluşan çatlaklara sürülmek üzere kızına verdiği bir merhem tarifi vardı mesela. Bunun gibi, sizin fotoğrafta hiç görmediğiniz ince bir detayı, Köker size tüm ayrıntılarıyla anlatıyordu.

İskenderun limanında 1906 yılında çekilen fotoğrafta bakkal dükkanı vardı. Köker fotoğrafı büyütünce bakkal dükkanın içerisindeki İtalyan malı konserve domates salçası görülüyordu. O fotoğraftan 1906 yılında İskenderun’da konserve domates salçası satıldığını anladık. Halbuki o yıllarda memleketimizin büyük kısmı domatesin varlığından bile habersizdi.  Bunun gibi daha nice hikayeler var.

Osman Köker Maraşlı. Orada halen akrabaları var, bazılarını da depremde kaybetmiş. Kitap taşımaya müsait kocaman bir arabası var. O arabaya dolu yardım malzemesi koymuş, dağıtmış. Bir taraftan da tarihi eserler ne kadar zarar gördü onu tespit ediyor. Bize gördüklerini anlattı, ben hep laf kattım araya duymak istemedim. Özellikle Antakya ile ilgili olanlar kötü ötesi… Antakya’da fotoğraf çekerken enkazda düşmüş sol eli ciddi yaralanmıştı. Tentürdiyot sürdüm, sonra da kendi istediği gibi bantlar yapıştırdık. O yaralı elini özellikle göstermek istedim, depremzede olduğunu kanıtlamak için.

Bir de ne yapmış biliyor musunuz? Maraş’ta çörek yapanlar çalışmaya başlamışlar. Onlardan bol miktarda çörek almış. Bir taraftan her uğradığı yerde dağıtıyor, bir taraftan kendisi yiyor. Bize de verdi, pek sevdim, şimdiye kadar yediğimin en iyisiydi. Sonra Vakıflı Ermeni köyüne gitmiş, oradan da bol bol reçel ve diğer malzemelerden almış, İstanbul’a götürdü. Arsuz’dan da limon verdik, bolca. Ben evden sirke ve zeytin böreği verdim. Zeytin böreğini pek sevdi.

Bizim için de değişiklik oldu, kendisi de sevdi ortamı, yiyecekleri. Bu arada, aklıma geldi. Benim bir kitabım duruyor Köker’in elinde. 3-4 sene oldu basmadı. Dedim ki: “Artık bas şunu, bak tekrar bir deprem olur, üzülürsün sonra” basmaya söz verdi bakalım…

333460669_175932991547556_6838266662887670219_n

Osman Köker