YAZ ETKİSİ, BAZ ETKİSİ BİLE ENFLASYONU DURDURAMADI

YAYINLAMA: 15 Ağustos 2024 / 00.00 | GÜNCELLEME: 14 Ağustos 2024 / 15.13

                     EMEKLİNİN AHI HÜKÜMETİ BİTİRİYOR

Yeni nesil “liyakat” sözcüğüne ne yazık ki yabancı. Biz Hacettepe Üniversitesi’nde çok iyi öğretmenlerin yetiştirdiği, çok iddialı bir bölümü bitirdik. Öğretmenlerimizin her biri gerçekten liyakat sahibiydi. Hacettepe Üniversitesinin kurucusu, efsane rektör İhsan Doğramacı bizim kaydolduğumuz İşletme Yönetimi bölümünü o yıl ilk defa Hacettepe Üniversitesi bünyesine eklemişti ve biz 22 öğrencinin gerçekten birer kobay gibi, en mükemmel şekilde yetişmesini sağladı. Bu konuda çok iddialıydı. Hocalarımızın tamamı yurt dışında eğitim görmüş, ders vermiş, branşında otorite olan insanlardı. Derslerimize, konusunda en iyiler giriyordu. Hukuk eğitimimizi Ankara Hukuk fakültesi dekanı Prof. Dr. Tuğrul Ansay, para politikaları eğitimimizi Merkez Bankası başkanı, iktisat profesörü Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar, ekonomi eğitimizi Prof. Dr. Ayhan Tan, kalkınma planlaması eğitimimizi Prof. Dr. Abdülkadir Ateş’ten aldık. İsmini burada sayamadığım çok değerli hocaların elinde bir oya gibi işlenmenin ayrıcalığını yaşadık.

Son derece kaliteli bir eğitimi, eşi bulunmaz ideal hocalardan almanın mutluluğu ve özgüveniyle mezun olduk ve her birimiz vatanımıza hizmet için çeşitli yerlere dağılıp, aldığımız eğitimin hakkını vermek için çaba sarf ettik.

Bugün geldiğimiz noktada artık bilginin, liyakatın esamesi okunmuyor. Diplomasız insanlar en kritik noktalarda, cehaletlerinin özgüveniyle, yalan yanlış bilgilerle bizi son sürat bir uçurumun eşiğine sürüklüyorlar. Elifi mertek sananlar kendilerine “ekonomist” diyor ve “hurafe” denilebilecek mantıksız, mesnetsiz bilgilerle ekonomiyi çıkmaza sokuyorlar.
Bize öğretilenlerle uygulamalar taban tabana zıt ve ne yazık ki bu cahil cüretkarlar güç zehirlenmesiyle, ya da bizim sade vatandaşlar olarak asla anlayamayacağımız hesaplarla ülkeyi yok etmeye kararlı görünüyorlar.

Bu basiretsiz yönetimin son başarısızlıklarından biri de “Baz etkisine çok güvenmelerine rağmen” enflasyonu bir türlü düşürememeleri oldu. Ekonomi ve hükümet can çekişiyor. Yaz etkisi, baz etkisi bile enflasyonu düşürmeye yetmedi.

Enflasyon, genel fiyat seviyelerindeki sürekli artışı ifade ediyor ve genellikle belirli bir zaman diliminde fiyatların nasıl değiştiğini göstermek için hesaplanıyor.

Enflasyon hesaplamasında kullanılan karşılaştırma yılına “baz yıl” deniyor ve fiyat endeksi hesaplanırken genellikle baz yıl 100 olarak kabul ediliyor.

Fiyat endeksi, her bir ürünün fiyatının baz yıldaki fiyatına oranlanarak hesaplanıyor.

Örneğin, bir ürünün baz yıldaki fiyatı 50 TL ve bu yılki fiyatı 55 TL ise, bu ürün için endeks o ürünün fiyatının %10 arttığını gösteriyor.
Bu ara çok sık kullanılan “baz etkisi”ni en anlaşılır biçimde özetlemek isterim:

Faiz oranlarındaki değişimi ifade eden ölçüm birimine “Baz puan (Basis Point)” deniyor.  Bir baz puan, onbinde bire (yani 0,0001) eşit. Örneğin, bir faiz oranı % 2,50'den % 2,75'e yükselirse, bu 25 baz puanlık bir artışı ifade ediyor. Baz puanlar, özellikle küçük değişikliklerin önem taşıdığı finansal işlemlerde daha hassas bir ölçüm sağlıyor.

Baz etkisi (base effect), bir ekonomik göstergenin değişim oranını hesaplarken kullanılan referans (baz) döneminin etkisini ifade ediyor. Bu etki, özellikle yıllık bazda hesaplamalar yapılırken önemli, çünkü bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla mevcut verilerdeki değişimin büyük veya küçük görünmesine neden olabiliyor.

Örnekle açıklamak isterim: 2022 yılında enflasyonun %20 olduğunu kabul edelim. 2023 yılında enflasyon oranı %5'e düşmüş olsun. Eğer 2022 yılında enflasyon %3 gibi daha düşük bir rakam olsaydı, 2023'teki %5'lik enflasyon oranı daha yüksek bir artış olarak görünecekti. Ancak, 2022 yılında enflasyon çok yüksek olduğu için, yani %20 olduğu için, 2023 yılındaki %5'lik oran göreceli olarak düşük bir artış gibi göründü. Bu duruma baz etkisi deniyor.

Bir başka deyişle, geçen yılın enflasyon oranı %10 ise ve bu yıl aynı dönemde %8'e düşmüşse, bu durum yıllık enflasyonda bir düşüş olarak algılanabilir. Ancak bu düşüş, aslında geçen yılın yüksek baz seviyesinden kaynaklanmış olur.

Bir ay yüksek gelen bir enflasyon oranı, yıllık enflasyonu “yüksek baz etkisi” altına sokar. 12 ay geçtikten sonra o ayın enflasyon etkileri artık yıllık enflasyon hesaplamasına dahil edilmeyeceği için baz etkisinden çıkılmış olur.

Geçen yıl yaşanan kur artışları sonucu temmuz ayında aylık enflasyon yüzde 9,49 gibi çok yüksek bir oranda gerçekleşmişti. Bu aylık artış, endeksi 9,49 puan artırmış oldu. Bu yılın temmuz ayında aylık enflasyon yüzde 3,23 oldu. Bu durumda geçen yılın temmuz ayına ait yüzde 9,49’luk enflasyon oranı endeksten çıkıp yeni gelen yüzde 3,23’lük oran girdi ve 12 aylık enflasyon ciddi oranda düşmüş gibi göründü, Ekonomiden sorumlu yetkililer “Enflasyon düşüyor” illizyonlarıyla halkı oyalamaya çalıştı, oysa çarşı pazardaki yangın daha yüksek alevlerle çatırdamaya devam ediyor. Bize de yine Allah bizi cahil cühelanın elinden kurtarsın, doğru yola kılavuzlasın” diye dua etmek düşüyor ama emekli, emekçi, sade vatandaş af etmiyor. Bir avuç cahil, doymayı bilmeyen, basiretsiz beceriksizin sebep olduğu bu hak edilmez acıyı unutmuyor, her geçen gün bileniyor.

 

 

YAZ ETKİSİ, BAZ ETKİSİ BİLE ENFLASYONU DURDURAMADI
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *