Bir Aydınlanma Devrimi: Cumhuriyet
Siz hiç Çanakkale şehitliğine, Afyon Kocatepe’ye gittiniz mi? Siz hiç orada yatan canların sadece kendi canına değil tüm ülkenin istiklaline kastedilmişken yaşadıkları duyguları hissettiniz mi? Henüz ergenlik yaşında bile olmayan o çocukların sadece zamanın en güçlü emperyalist devletlerinin gücünün değil onları kurban olarak sipere süren o taşeron konumundaki zavallıların sebep olduğu, o amansız mücadelenin hangi şartlar altında yapıldığını hiç düşündünüz mü?
Öylesine umutsuz, öylesine vahim bir tablo içerisinde sadece kukla oynatıcılara değil onların kuklalarına karşı tarihin görmediği bir dirençle karşı koymanın ve yokluk içinde bitap düşmüşken canını siper edip özgürlüğünü kendi eli, cesareti ve azmiyle almanın adıdır Cumhuriyet.
Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet, cumhurun yani bir halkın kendi iradesine sahip çıkmasıdır, kendi kaderini hiçbir zümreye bırakmadan kendisinin yönetmesidir.
Cumhuriyet, cehaletin, yoksulluğun, eşitsizliğin, dışa bağımlılığın, sadece insanı değil hayvanları da kırıp döken salgın hastalıkların pençesi altında yaşarken küçüle küçüle bir avuç kalmış toprak parçasında varlığını onurlu bir biçimde sürdürmek için verilen amansız mücadelenin sonucunda ortaya çıkan bir olgunun adıdır.
Bu büyük devrimle, tarihin gördüğü ve göreceği en büyük dahi olan bir insanın önderliğinde inşa edilen bir yaşam alanıdır Cumhuriyet. O dahi -değil yüzyılda bir binlerce yıl içinde- nadiren dünyaya gelen, istisnai özellikleri ile cemali görüp kemale ermiş birisi olmanın ötesinde, halkının rızasını alarak, onları ortak ulusal bağımsızlık mücadelesinde birleştirerek adını tarihe, belleklere ve yüreklere sonsuza kadar kazıyan olağanüstü bir insandan yani Mustafa Kemal Atatürk’ten başka birisi değildir.
Bir halkın kendi iradesinin dışında kendisi için biçilen köle ve deli elbisesini yırtıp onun yerine kendi özgür iradesiyle kendi hal elbisesini biçmesiyle tarihin şahit olduğu en değerli ve anlamlı devrimlerden birisidir Cumhuriyet.
Cumhuriyet tebaalıktan -bir avuç saltanat fırsatçısının boyunduruğundan- kurtulmaktır. Bir başka deyişle sürü olarak görülen, iradeleri hiçe sayılan yığınların toplumun saygın insanları -milletin efendileri- olarak görülmeye başlandığı dönemin adıdır Cumhuriyet.
Cumhuriyet bir aydınlanmadır: Aydınlanma kelimenin tam anlamıyla aklın özgürleşmesi ve ergen olamama halinden kurtulmadır. Bir başka deyişle güdülen olmaya direnerek “benim de aklım var, ben neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünecek bir akla sahibim” diyenlerin ayağa kalktığı bir dönüm noktasıdır.
Cumhuriyet kitaptan, defterden korkmamaktır. Voltaire’in İsveç Kralı XII. Şarl'ın tarihi (Demirbaş Şarl) isimli kitabında “İstanbul'da 1 yılda yazılanlar Paris'te bir günde yazılanlardan daha azdır" diye acı bir tespitte bulunduğu bir dönemden “Geometri” kitabı başta olmak üzere yüzlerce kitabın yazıldığı, eğitimde seferberliğin başlatıldığı emsalsiz bir vizyonun eseridir Cumhuriyet.
Cumhuriyet toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönünde devrimci adımların atılmaya başlandığı dönemin adıdır. Dünyada okuma yazma oranı en düşük olan memleketlerden birisi iken kadınların seçme ve seçilme haklarını kazanması, eğitimli ve meslek sahibi olması yolunda büyük çaba harcayan nadir ülkelerden birisi olmuştur. Kadınların sadece okuma yazma hakkını değil boşanma, miras, eşit maaş gibi haklarını kazanmasının sağlandığı bir devrimin adıdır Cumhuriyet.
Kendi dilinin, tarih bilincinin farkına varıldığı ve bununla gurur duyulduğu, ulusal gurur duygusunun kazandırıldığı bir dönemin başlangıcıdır Cumhuriyet. Türkçenin değersizleştirilerek akıl ve bilimin yerine dogmatik düşüncelerin nesilden nesile aktarıldığı beyin yıkama merkezlerine savaş açılarak bilim ve ilim merkezlerinin hayat bulmasının başlangıcıdır Cumhuriyet.
Cumhuriyet bir fazilettir ya da bir başka deyimle erdemdir. Yönetenlerin iki dudağı arasından çıkacaklara, soyuna sopuna, makamına, servetine, sınıfına bakılmadan yurttaşların sahip oldukları bilgi ve becerileri ile kendi başlarına çalışıp kendi ihtiyaçlarını karşılamaları, hak ettikleri değeri görmeleridir Cumhuriyet. Yeri geldiğinde Sinop’lu Diyojen gibi marul yıkayıp kimseye dalkavukluk yapmadan yaşayabilmektir Cumhuriyet.
Toprak reformunun, yeni ölçü birimlerinin, takvim, kılık kıyafette değişim ve dönüşümün, muassır medeniyetler seviyesine ulaşmanın öznesidir Cumhuriyet.
Cumhuriyet bir ekonomik başkaldırıdır. Tepeden tırnağa borçlu, sahip olduğu sınırların hemen hemen tamamı işgal altındayken Osmanlı’dan devraldığı demiryolu ağını (ortalama 3 bin km) çok kısa sürede ikiye katlayarak kaynakların ulusal çıkarları koruyarak etkin bir şekilde yönetilmesiyle nelerin başarılacağını gösteren fedakarlığın ve erdemin adıdır Cumhuriyet.
Aynı zamanda sanatın hayat bulmasıydı: tiyatro, sinema ve edebiyatta yükselişe geçişin, antik şehir kazılarının başlatılmasıyla birlikte (Bakınız Alacahöyük kazısı: https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/alacahoyuk-orenyeri-kazilari) yerin altı ve üstündeki kültürel miras ve varlıklarla dolu memleketin yok edilen, kaçırılan eserlerinin yağmalanmasına son verilmesidir, Cumhuriyet.
İbadethanelerin, telgrafhanelerin, yolların kendi kaynaklarımızla büyük bir fedakarlıkla yapıldığı dönemin adıdır Cumhuriyet. Köylerin sadece dörtte birinde okul, cami bulunurken bunların fiziksel koşulları ile iletişim ve ulaşım olanaklarının neolitik çağdan bir tık daha hallice olduğu bir dönemin kapanıp yenilikçi ve yaratıcı yöntemlerle modern bir memleketin kurulmaya başlandığı dönemin kelime anlamıdır Cumhuriyet.
Bulaşıcı hastalıklar başta olmak üzere körlüğe sebep olan trahom, sıtma gibi hastalıkların kol gezdiği, insan ömrünün ortalama 40 sene olduğu bir dönemden insanların ve hayvanların derdine derman olacak sağlık hizmetlerinin köylere kadar yaygınlaşmasında akıl ve bilimle önüne geçildiği bir dönemdir Cumhuriyet. Memleketin genelinde sadece birkaç yüz doktorun, 60 küsur eczacının, 40 bin köyde sadece 136 ebenin olduğu, sağlık bakanlığı binası olmayan bir memleketten sıfırdan bunları meydana getiren idealinin adıdır Cumhuriyet.
Kısaca; kitabı, okuması, yazması, öğretmeni, mühendisi, doktoru, hemşiresi, yolu yordamı olmayan -ya da hiç düzeyinde olan- bir dönemden aklı, bilimi, fedakârlığı, erdemi harmanlayarak küllerinden doğan bir halkın destanıdır Cumhuriyet. Cumhuriyet; küresel sömürü düzenine/hegemonyasına, kültür erozyonuna, tarihi geçmişinden koparılmasına, cehalete, köleliğe, haksızlığa, bir zümrenin tahakkümüne karşı yapılan en kapsamlı, en anlamlı devrimdir. Büyük önder Atatürk’ün söylediği "uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla yapılan kanlı boğuşmalar içindeyken ardından içte ve dışta yapılan kalkınma hareketleri" ile Cumhuriyet tarihin şahit olduğu en büyük devrimlerinden, başkaldırılarından biridir. Bu nedenle Cumhuriyet cumhurun kendi kaderine kendisinin hükmetmeye başladığı bir milat olarak sonrasındaki her şeyin artık Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak (siz bunu Atatürk öncesi ve sonrası olarak da düşünebilirsiniz) ayrılmasına yol açmıştır. Türkiye halkının miladıdır Cumhuriyet!
Çağdaşlaşma, medenileşme yolunda; adalet, eşitlik, evrensel insan hakları, akla ve bilgiye dayalı eğitim sistemi, bağımsız kalkınma modelini esas alarak çiftçisini, emekçisini efendi ilan eden gelmiş geçmiş en büyük devrimdir.
Bu büyük devrimin mimarı olan büyük dahi Atatürk “Sen ve kıymetli mirasın kutup yıldızı misali geçmişten geleceğe bizi aydınlatmaya devam edeceksin. Biz de öleceğiz ama sen ve en büyük eserin nesilden nesile aktarılarak sonsuza kadar var olmaya devam edecek.”
Nice 101. yıllara O’nunla ve onurla!
Kutlu Olsun.