KORE

YAYINLAMA: 03 Haziran 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 02 Haziran 2025 / 16.08

Ankara radyosunda, çok sene evvel, davudi sesli bir program yapımcı ve sunucusu vardı. Onun programlarını hiç kaçırmazdım. Feridun Fazıl Tülbentçi adını hiç unutmam. ‘Tarihten bir Yaprak’ olarak sunduğu programı hiç kaçırmazdım. Birçok tarihi olayı hikaye ederek anlatırdı. Hiç unutmam 1711 senesindeki Osmanlı Devleti ile Rusya arasında PRUT’taki savaşın geçtiği yerde, bir gece, tevatür odur ki Osmanlı Ordusunun başındaki Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırına, bir akşam, Rusya‘nın Çariçesi Katherina gelir ve Rus ordusunu kurtarmak adına bir eylem yapar, veya ricada bulunur. Bu ricayı kabul eden Osmanlı Ordusu komutanı Baltacı Mehmet Paşa, emir vererek kuşatmayı durdurur ve orduyu geriye çeker.  

Daha sonra Padişah III. AhmetBaltacı Mehmet Paşa’yı görevden alır. 

Bir müddet evvel o yöreye iş için ziyarete gitmiştim. Moldova’nın Romanya ile sınırını teşkil eden PRUT nehrinin, başkent CHİŞİNAU’nun güneyinde bulunan bataklıklar civarında yaşanmış olan bu savaşın yöresini dolaştım. Çariçe Katharina’nın, bir şekilde Rusya’nın ordusunu kurtarmışsa, çok iyi bir iş başarmış olduğunu düşünürüm. O bataklıktan bir orduyu kurtarmak pek kolay olmasa gerek. PRUT nehri civarını gezerken ve üzerine yapılan birkaç köprüden geçerken, düz ovaya bakarak, tarih boyunca buralarda neler yaşanıp kaybedildiğini düşündüm.  

Bugün radyoda böyle bir program yapılmış olsa, belki unutmaya başladığımız bazı yakın tarihimizdeki olayları hatırlar, onlardan ders çıkarmaya çalışırız diye düşünürüm. Ancak böyle dersleri çıkaracak devlet aklının var olması gerekir. 

Bakın bundan tam olarak 75 sene evvel, 30 Haziran 1950 de, Başlarında Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, 259 Subay, 18 Askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay ve 4414 er ve erbaş olarak 1. Türk Tugayı’nı İskenderun’a ve oradan da Kore’nin Pusan limanına, zamanın Demokrat Parti Hükümeti gönderdi. Devrin iktidarı NATO’ya girilebilme koşulu için, bir Tugay askeri, Kore ye göndermekte tereddüt etmedi. 5 Bin askerimizi, bilinmeyen bir karanlığa yolcu ederken, bende o treni Ankara, Kurtuluş’taki tren istasyonda, askerlerimize el sallayıp, veda etmek için hazır bulunmuştum. Onları bir meçhule gönderdiğimizi biliyorduk. 

Pusan’a varan Türk birliklerine daha Pusan’daki yöreyi tanıtmadan ve bilhassa asker dinlenmeden, müttefik kuvvetlerine katılmak için TOCKHON a doğru gönderilmişler. Yöreyi bilmeyen Türk birliğinin arkasına sızan ÇİN birliklerinin bilgisini alan AMERİKAN ve Güney Kore birlikleri, Türk birliğine bilgi vermeden çekilince, Türk Tugayı kendi kaderi ile başbaşa bırakılmış. Amerikan birlikleri, bu istihbarata bağlı olarak geri çekilmişler. Geri çekilme bilgisi Türk birliklerine gelmediğinden, etrafı sarılan 3. tabur askerine süngü takıp çemberi yarma emri verilmiş. CHONGCHON nehri boyunca geri çekilmeye başlayan Türk birliklerinin bu savaşı sürdürürken, Amerikan ve Kore birlikleri de kaçma zamanı kazanmışlar. Ancak Türk birliğinin 9 uncu bölüğü imha olduğunu bilmekteyiz.  

Düşünün: Amerikan askerlerini kurtarmak için feda edilen Türk askeri, kıymetli ‘Mehmetçik’ lerimiz KUNURİ’de yok olan bu değerli vatan evlatlarımıza biz ŞEHİT demekteyiz. Her akşam radyoda, KORE’de hayatlarını kaybeden askerimizin adları okunurdu. Hatta hangi köyden oldukları da haberin içinde verilirdi. Her bir isim okunduğunda, yüreğim sızlardı. 

Ne için öldüler bu vatan evlatlarımız? 

Hangi vatanı müdafaa ederken verdiler bu canlarını?

Olayı analiz ederseniz, Amerika’nın Komünist Çin kontrollündeki Kuzey Kore’den, Güney Kore’yi korumak adına, Türk ordusunu KORE de heba ettiğini düşünmekteyim. Bu senaryoda Türk Ordusu, Amerika’nın çıkarları için, feda edildiğine inanmaktayım. Amerika, Çin ve Rusya dan korktuğu için, kendi çıkarlarını korumak adına, her ülkeyi harcayabilme kapasitesine sahip olduğunu bilmekteyiz. Burada Amerika’nın, aynı zamanda İngiltere ile iş birliği yapması, olağan strateji ortaklığı olsa gerek. 

Herkesin şu gerçeği çok iyi değerlendirmesi gerekir. Orta doğuda bulunan yer altı zenginliklerinden gözünü ayırmayan ve büyük bir iştahla planlar yapan bir İngiltere ve Amerika, bizim hiçbir zaman dostumuz olamaz ve olmadı da. Bunu böyle bilmemiz gerekir. 

Ülkemizi uluslararası siyasette zayıf düşürecek her türlü oyunların oynandığını seyretmekteyiz. Yerel yönetim seçimlerini kaybettiği yörelerde, tanımlanamayan bilgilerle tutuklanan yöneticiler, gazeteciler, iş insanları, fikir liderleri ve sade vatandaşlar bu düzene isyan etmekteler. Belki Halkın isyan etmesini istemekteler. Ancak ülkem. Deki aydın kesim, kültürlü insanlar bu isyan yerine sabırla hukuksuz icraatın bir gün yargılanmasını beklediklerini düşünmekteyim. 

Hani derler ya ‘Gün Ola Devran Döne, Umut Yetişe’ diye bir sözüm geldi söyledim Hem Nalına Hem Mıhına .

KORE
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *