Sevip yaşamak için ne bilgisi lazım

Bilgi kitapta yazılanlar veya kulağımıza gözümüze gelen veriler değildir. Verileri yaşamanın ve sevmenin bilinçle yoğrulmuş hâlidir. İnsan, sadece içgüdüyle değil; anlam arayışıyla, farkındalıkla, seçimle yaşar. Bilgi, bu farkındalığın aracıdır.
Bilmeden sevebilir miyiz? Belki. Ama menfaatimizi, işimize geleni severiz ki onu elde ettiğimizde onu sevmez belki de terk ederiz.
Burada sevmeme kavramı ortaya çıkıyor. Bu durum sevmeme tanımlamasının sevmenin zıddı olan nefret etme duygusu değil de gündemden düşme, kendinle birleştirip farklı alanlara açılma anlamında olduğu anlaşılmasının daha uygun olacağını düşünüyorum.
Çocuğun anneye olan sevgisi bu tarz bir sevgidir. Kişi ancak anne baba vasfı kazanarak o çocuğun dünyaya gelmesine aracılık ettiklerinde çocuk ne yaparsa yapsın onu severler. Neyi sevdiğini, niçin sevdiğini, nasıl koruyacağını bilmezsen sevgi zayıf kalır, yönsüz kalır, hatta bazen zarar verir.
Kimi sevdiğini, onun neye ihtiyacı olduğunu, kendi duygunun ne olduğunu anlaman için bilgi gerekir. Bu bilgi kitapta değil, deneyimde, dikkatle bakışta, kendine dürüstlükte saklıdır. Bu bilgi ve tanımlama bireye huzur ve güven sağlar.
Kendini tanımadan başkasını ne kadar sevebilirsin? Bilgi kendin ve başkası bağlamında bireyin ben olmasında devreye girerek yaşam enerjisine dönüşür. Yaşamın benler bütünü olduğu anlaşıldığında bilgi, sevginin rotasını çizer; Bilgelik, o rotada zarafetle yürümektir.
Sevgi bilgisini kitaplarda okuyarak kazanamayız. Onun için fedakarlık ve feragatta bulunarak alan açmamız gerekir. O alanda kuracağımız dünya bizimdir ve kimse giremez. Onun dışındaki hayat ise hayvansal. Ben yiyim ben yöneteyim dünyası. Sevgi bilgisi için akademik bilgi değil, yaşanmışlık bilgisi, emek gerekir.
"Kendini bilen Rabbini bilir" denir. Bu sadece dini değil, varoluşsal bir bilgidir. Bilgi kendi özümüzde köklendiğinde varlıkla düşünsel ve kavramsal bazda irtibat kurarak varlığa hayat veren güce dönüşür.
Her şey değişir, her şey geçer. Bu bilgiyi içselleştiren kişi, isimde ve resimde kalmaz. Ancak o bir hatıra olarak kalır. Sevdiğini sahiplenmeden sever. Korkmadan verir, karşılık beklemeden yaşar. Hz. İsa Efendimizin eşi Meryem öldüğünde üç gün sonra Meryem adlı yeni bir hanım almış. Bunu nasıl yapabiliyorsun diye sorana da “meryem meryemdir” yanıtını vermiş.
Sevgi, ben merkezli bir coşku değil; sen’i hissedebilme sanatıdır. Bunun için gözlem, dinleme, susma ve yargılamama bilgisi gerekir.
Kısaca: Bilgi, sevgiyi körlükten kurtarır. Sevgi ise bilgiyi hayata dönüştürür. Bilmeden sevmek mümkündür, ama o sevgi kolay yıkılır. Allahı seviyoruz diye büyük laf eder sonra menfaatimize ters gelen herhangi bir olayda isyan ederiz. Onun adına bir şey isteyene binbir bahane uydururuz. Bu nasıl sevgi ise.
Bilerek sevmek, kök salar, büyür, dönüştürür. Bu bağlamda bilgi bir sevme biçimi olur. Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim
