YENİ YIL VE NARDUGAN KUTLAMASI
Yaklaşık 23 yıldır, kökten dinci kesimde ilk yıllardan itibaren artarak yükselen bir yeni yıl kutlaması itirazı var. Tepkiler ilk yıllarda belli belirsizdi, ancak kökten dinciler, her türlü hurafelerle, dini kullanarak, toplumun zihnini ve davranış biçimini kolayca etkilediklerini fark ettiklerinden ve bunun inanılmaz gücünün zehrine kapıldıklarından bu yana artarak devam ediyor.
Dindar insanlardan ayırdığım, “Kökten dinci” olarak kastettiğim grup, cahil, uydurma dini bilgilerle toplumu kendi çıkarı için kullanmaya yönelen, utanma yoksunu, zalim insanlar. Bu grup, kendi maddi ve manevi çıkarları için her türlü ahlaki değeri ayaklar altına alabilen, çalan, yalan söyleyen, hak etmedikleri her şeye pervasızca çöken, ama masum insanları, akıl ve mantıktan uzak bazı çağdışı davranışlara, inanışlara zorlayan, onları “Allah’la aldatan” kötü niyetli, cahil ve acımasız insanlar. Bunların çoğu tarikat şemsiyesinde toplanarak güçleniyorlar. Her türlü kanun ve ahlak dışı davranışları rahatça yapıyor, ama inanılmaz bir iki yüzlülükle gerçek Müslümanlar olduklarını iddia ediyorlar. Ne yazık ki çoğu zavallı yoksul, temiz insanlar da bunlara inanıyor. Son günlerde birer birer foyaları ortaya çıkan bu insanların ele verdikleri talkınlardan sonra yuttukları salkımları peş peşe görmeye başladık. Uyuşturucu ve seks partileri, pudra şekeri kokladıklarını iddia eden bazı üst düzey yönetici çocukları, saçma sapan yat partileri, haç, umreye gitmeden önce yapılan kutlama görgüsüzlükleri toplumsal ahlakı çürüttü. Elde ettikleri inanılmaz gücün ve her şeye sahip olabilmenin doyumsuzluğuyla gemi iyice azıya aldılar. Yeni heyecanların peşinde, her türlü ahlaksızlık batağında şaşkınca macera arıyorlar. Yeni yıl kutlamalarına işte bu grup ve bunların dini afyon gibi kullanarak uyuşturdukları insanlar karşı çıkıyor.
Yeni bir yılla insanlar, yeni umutlar, güzel günler, sağlık, huzur, mutluluk, bereket dilekleriyle kutlamalar yapıyorlar. Kökten dincilerin zehirlediği insanlar bu adetlerin en az elli asır öncesine dayandığını, yani en az 5000 yıllık olduğunu bilmiyorlar. Yeni yıl kutlamalarının kökeni 5000 yıl önce yaşayan Orta Asya’daki erken Türk topluluklarına dayanıyor. Onlar günümüzde 21 Aralık tarihine denk gelen en uzun gecenin olduğu günü yeni yıl olarak kutluyorlardı. Zaman içinde bu adet evrilerek 31 Aralık şeklini aldı. Aralık ayının en uzun gecesi olan 21 Aralık, yalnızca astronomik bir olay değil; insanlık tarihinin en eski umut sembollerinden biri. Orta Asya Türk kültüründe bu tarih, Nardugan Günü olarak kutlanıyordu. 21 Aralık’ta en uzun gecenin olduğu, 5000 yıl önce de biliniyordu. O yüzden bu gece, kötüler ve aydınlıkla karanlığın savaşı sonunda karanlığın aydınlığa yenilmesi, iyiliğin kötülüğü yenmesi olarak kabul ediliyordu. 21 Aralık’tan sonra gecelerin kısalması, gündüzlerin uzaması çok değerli bir semboldü ve kutlanmalıydı.
Orta Asya Türkleri bugüne “Nardugan” adını vermişlerdi. “Nar” “güneş” ve “Dugan” “doğan” sözcüklerinden oluşan bugün, doğan güneşin zaferiydi. Nardugan, bir yıl sonu değil, yeni bir döngünün başlangıcıydı.
Orta Asya Türkleri dünyanın tam ortasında olan ve kökleri yerin merkezine kadar inen bir akçam ağacı olduğuna inanır ve o gün bu ölümsüzlük ağacını süslerlerdi. Türk mitolojisinde hayat ağacını temsil eden bu ağacı, renkli bez parçaları ve sağlık, bolluk ve bereket dilekleriyle donatırlardı. Bu adet hala farklı yerlerde olduğu kabul edilen, kutsal olduğuna inanılan ağaçlara bağlanan renkli bezlerle devam ediyor.
Güneşin yeryüzündeki simgesi olan ateş yakılır, insanlar etrafında toplanır, üzerinden atlar, böylece arınmayı, kötülüklerden kurtulmayı ve yeni yıla temiz bir ruhla girmeyi dilerlerdi.
Aileler ve boy halkı bir araya gelir, zengin, bereketli ortak sofralar kurulurdu. Armağanlar verilir, iyilik ve bolluk tanrısı Ülgen’in bu gecede insanlara bereket getirdiğine inanılırdı.
Araştırmacılar, Nardugan ile günümüzde kutlanan yılbaşı gelenekleri arasında birebir örtüşen ritüeller olduğunu ortaya çıkardılar. Ağaç süslemenin, armağanlar almanın, mumlarla, ışıklarla süslenen ortamların ve yeni yıla umutla girme arzusunun, binlerce yıl öncesinden günümüze taşınan ortak kültürel semboller olduğu tescil edildi.
21 Aralık ve günümüze evrildiği biçimiyle 31 Aralık kutlamasının, karanlığın en yoğun olduğu anda bile ışığın yeniden doğacağına dair güçlü bir hatırlatma olduğunu düşünüyorum.
Nardugan’ı hatırlayarak yeni yılı kutlamak, yeni umutlar, yeni dileklerle geleceğe umutla bakmak bizi ayakta tutan bir moral güç.
Eski yılın son köşe yazısında, karşılamaya hazırlandığımız bu yeni yılın; her türlü kötülükten, utanma yoksunu hırsız ve yalancı insanlardan kurtulacağımız, vatansever, ahlaki ve vicdani değerleri yüksek, çağdaş, düzgün insanlarla, sağlık, huzur, bereket ve mutlulukla birbirimizi kucaklayacağımız nice güzellikler getirmesini diliyorum.

