Cemaatin arka bahçesi…

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Dersanelere, ilk günden beri karşıydım, karşı oldum.

Parası olanın dersaneye gidip, daha iyi eğitim alarak başarılı olması, parası olmayanın başarısızlığa mahkum edilmesini, sosyal devlet anlayışına da insan haklarına da aykırı buluyorum.

Dersane meselesine karşı olmamın bir diğer nedeni de kendisine “cemaat” adını veren dini grupların bu işi hem çok büyük bir maddi çıkar olarak kullanıp, hem de bu dersanelerde eğitim verilen gençlerin beyinlerini yıkamak yoluyla, kendilerine adeta bir arka bahçe oluşturması.

Devletin olduğu yerde, devletin yapması gereken görevleri bir takım çevrelerinin eline teslim ederseniz, bir zaman gelir, işin içinden çıkamaz hale gelirsiniz.

Tıpkı son yıllarda yaşananlar gibi.

 

Başbakan Erdoğan, Rusya dönüşünde gazetecilere verdiği demeçte, “Cemaatin ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan geri gönderdi” diye sitem ediyor.

Türkiye’de bugün dersanelerin büyük bölümü cemaatin elinde ve dolayısıyla bu dersanelerde ve cemaatlere bağlı yurtlarda yetişenler, devletin önemli kademelerinde görev başında.

Özellikle emniyet ve adalet ayağına cemaatin nasıl hakim olduğu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan olayında ortaya çıkmadı mı?

Demek ki, ne derlerse yapılması ve hiçbir taleplerinin geri çevrilmemesi artık yetmiyor.

Nasıl ki Başbakan Erdoğan’a elindeki iktidar ve yüzde 50 oy oranı yetmeyip, oyu daha yukarılara taşımak ve daha çok yetki ile donanmak istiyorsa, belli ki cemaate de elindeki güç kafi gelmiyor. Hoca efendi, Amerika’da oturup, buradan da siyasete ortak olmak, siyasette daha etkili ROL oynamak, siyaseti kontrol etmek istiyor.

                                                               ***

Efendim hizmetmiş hizmet!

Ne dini imanı, ne hizmeti!..

Bir adam kazandığının yüzde 50’sini arsaya yatırıp, oradan tanrının bile gücüne gidecek büyüklüklte rantlar elde ediyorsa, bunun din iman neresindedir söyler misiniz?

Dini, imanı işin kılıfı.

Ortada çok ciddi anlamda menfaat ortaklığı var.

Bu menfaat ortaklığı, öyle bir ekonomik güç çıkardı ki ortaya, artık bu büyük sermaye kendinde iktidarın gücüne ortak olma hakkını görüyor.

Başkaca bir amacın ve hedefin yoksa, madem tek derdin eğitime ve insanlığa hizmet etmekse, verirsin elindeki dersane ve yurtları devlete, bugüne kadar yaptığın hizmetler için de takdir alır çekilirsin bir kenara.

                                                               ***

AKP’nin yaptırdığı anketlere göre halkın yüzde 60’ı, AKP’yi destekleyenlerin yüzde 60’tan fazlası dersanelerin kapatılmasını istiyormuş.

Cemaatin AKP’ye verebileceği oy zararının yüzde 1 civarında olacağı, Başbakan Erdoğan’ın bu konuda asla geri adım atılmayacağını söylemesinde bir numaralı etken.

Bu arada cemaatin ABD’de ikamet eden lideri ile yayın organları AKP iktidarına ve Başbakan Erdoğan’a yüklenip, saldırıyorlar.

Erdoğan haklı olarak diyor ki, “Devletle bu zıtlaşma, bu çekişme niye?

                                                               ***

Bence dersanelerin kapatılma kararı, çok geç bile kalınmış bir karar.

Ortada bir devlet varsa devletliğini bilip, sorumluluğunu yerine getirip, bu ülkenin tüm çocuklarının eşit şekilde en iyi eğitimi alabilmesinin altyapısını yapıp güçlendirmeli, gelecek nesiller eğitimden nasibini en iyi şekilde alabilmelidir.

Çağdaş, demokratik olmaya çalışan bir ülkede, devletin, siyasetin, eğitimin bir cemaatin vesayetine terkedilmesi kabul edilemez bir durumdur.  Zaten toplumun çok önemli bir kesimi, cemaatin bugün özellikle eğitim üzerinde bu kadar etkili olmasından çok uzun zamandan beri inanılmaz derecede rahatsız.

Şimdi siyasi iktidar da bu rahatsızlığı duymaya başladığına göre, dersaneler, yurtlar, cemaatlerin arka bahçesi olmaktan çıkarılmalıdır.

 

 

 

Cemaatin arka bahçesi…