‘Çingene Kız’ın başına gelmeyenler!
Gaziantep Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Rifat Ergeç, önceki gün Anadolu Ajansı muhabirine “Çingene Kızı” nasıl bulduklarını anlatmış. 1998 yılında bulunan bu mozaik parçasının hikayesini daha önce de dinlemiştim ama böyle değildi. Önemli değil. Bu konu üzerinde durmayacağım. Beni öfkelendiren konu, o mozaik parçasına ‘Çingene Kız’ adının nasıl konulduğunun Dr. Ergeç tarafından tahrif edilmesi. Bilim adamlarının, tarih yazanların çok dikkatli konuşmaları, hatırlayamadıkları olayları fantaziye kaçarak, süsleyerek anlatmaları en azından tarihe saygısızlıktır. *** Olayın doğrusu benden dinleyin. 2000 yılının hengameli ayları... 4-5 ay içerisinde Türkiye’ye yurt dışından gazeteci, televizyoncu, bilim adamı, müzeci, sanat yorumcuları, turisti, meraklısı 5 bine yakın insan geldi. Hepsi Zeugma’yı merak ediyordu. O mühiş günlerin şahitleri Burhan Çağdaş, otel sahibi Servet Koyuncugil Gaziantep’teki olağanüstü günlerin şahitleridir. *** New York Times Gaziantep’e dünyanın o tarihte bilinen en ünlü fotoğrafçısını göndermişti. Harf Zimmerman bir hafta Gaziantep’te kalmış ve ülkesine 500 resim ile dönmüştü. Nitekim resimleri New York Times’ın Magazin ekinde yayınlandı. Dergi tam 4 sayfasını Zeugma’ya ayırdı. Aslında eldeki mükemmel resimlere göre editör Zeugma’ya 10 sayfa ayırmayı düşünüyordu. Ama, benim tercümanlık yaptığım uydu bağlantısında (o zaman öyleydi) Dr. Rifat Ergeç, Zeugma ile doyurucu bilgi aktaramadı. Resimler çok iyiydi ama yeterli bilgi olmadığı için bol resimli 4 sayfa yapabildiler. *** Harf Zimmerman Zeugma’yı görüntülerken henüz ‘Çingene Kız’ yoktu. Yani, mozaik parçası vardı da adı konmamıştı. Yoksa The New Times Magazin’de çıkan o kadar resim arasında ‘Çingene Kız’ olmaz mıydı yoksa! Zimmerman’dan sonra David Packard’ın tavsiyesi üzerine Antep’e, çok sayıda taban mozaiğine sahip olduğu için Amerika’nın Mozaik Müzesi olarak anılan ‘Worcester Art Museum’ın Genel Direktörü James A. Welu yanında Harvard’tan bir profesör kadın arkadaşı ile geldi. David Packard’ın ve o zamanlar New York Times’ın Türkiye temsilcisi olan ünlü gazeteci Stephen Kinzer’in ricası üzerine kendilerini havalanında karşılayıp ören yerine götürmüştüm. Daha sonra müzeyi gezmek üzere şehre döndük. ‘Çingene Kız’ sıradan bir çerçevenin içinde eski müzede heykellerin bulunduğu bölüme girerken geçit yerinin üzerinde asılı duruyordu. Harvardlı profesör ‘Çingene Kız’la ilgilendi, ne olduğunu sordu. Kimse yanıt veremedi. Kendisi mozaik konusunda uzman olduğu için uzunca yorum yaptı. “Büyük ihtimalle Hindistan’dan göç eden çingene bir kıza benziyor. Bunu da saçından, takılarından anlıyorum. Bu parçaya iyi sahip olmalısınız. Çünkü ileride bu ‘Çingene Kız’ Zeugma’nın sembolü olabilir” dedi. *** Harvardlı profesörün anlattıklarını ertesi gün gazetede yayınladık. Sabah, ozaman hemen hergün Zeugma ile ilgili yayın yapıyor, yayınları bütün dünya medyası tarafından kapışılıyordu. Gazetemizi dünyanın hemen her tarafından arayan meslektaşlarımıza hem haber, hem de resim servisi yapıyorduk. Amerika’nın en ünlü, en çok izlenen haber programı hangisi derseniz, bilenler hemen CBS’in ’60 Minutes’ isimli programı diyecektir. CBS benimle bu program için röportaj yaptı ve 15 dakika yayınladı. O sıralarda oğlunu ziyaret için Amerika’da bulunan Dr. Adnan Muhittinoğlu, televizyonda aniden beni karşısınnda görünce yaşadığı şaşkınlığı döndüğünde benimle paylaşmıştı. *** Dr. Rifat Engeç’e göre mozaiğin başında toplananlar kıza bakıyorlar bakıyorlar, kulağında halka küpe var, bağı var, bu olsa olsa bir çingenedir diyorlar! Pes yani! Dr. Rifat Engeç’in yanında bulunanlar 2000 yıl önce acaba çingenelerin varlığından, nerede yaşadıklarından haberdar mıdırlar? *** Şimdi, eğer 10 yıllık bir tarihi bile hayal ürünü olarak geleceğe sunarsak, tarihi yanıltmış olmaz mıyız? Elleri arkadan bağlamanın sırrı! Almanya’da yaşayan bir sınıf arkadaşım internette Hürriyet’te yukarıda ki resmi görünce bir şey dikkatini çekiyor. İnsanların çoğu ellerini kıçının üzerine bağlamış. Bunun ne anlama geldiğini merak etmiş. Kanada’da bir üniversitede profesör olan bir başka arkadaşımıza yukarıdaki resmi ‘Hürriyet’te ekteki fotoyu gördüm, ellerini kıçının üzerinde bağlamış en az beş kişi olması dikkatimi çekti. TC toplumundaki bu yaygın pozisyonu başka hiçbir yerde görmediğimi farkettim. Burada (Almanya) bekleme anında kollar önde kavuşturuluyor genellikle. Acaba fiziksel yapının gereği bir uygulama mıdır? Belki de yüzyıllardır gerisini emniyete almaktan bedenler mutasyona uğradı ve bu rahat bir duruş halini aldı. Konuyu analitik görüşlerinize açmayı arzu ederim’ notuyla göndererek bunu bir uzmana sormasını istiyor. İşte uzmanın cevabı: “Bu Cablevari bir yaklaşım olup; açıklık, liberal anlayış, serbestiyet, bana ait bir dünyam var, kimse dünyama karışamaz ama ortak kurallara da uyarım demek.” Bu yanıtı veren uzman profesör 6 ay boyunca bir kursa gitmiş, dünyanın el ve kol hareketlerini öğrenmiş.