Prof. Marchetti, Karkamış’ta Tahmazoğlu’nu ve Erdoğan’ı ağırladı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan önceki gün sessiz sedasız Karkamış’a geldi ve iki saat süreyle ören yerini gezdi.
Karkamış, şu anda dünyanın en çok önem verilen kazı alanı. Tarihçiler, arkeologlar ve ilgili bilim dallarındaki akademisyenler iyi bilirler, Amerika’da iki ayda bir yayınlanan ‘World Archaeology’ dergisi bu dünyanın en önemli dergisidir. Bilim adamları bu dergide yer alabilmek, bilimsel makalelerini ve kazı değerlendirmelerini yayınlatmak için can atarlar.
İşte bu dergi Nisan-Mayıs sayısında Karkamış’ı tam sayfa kapak yaptı. Dergiyi görünce gözlerime inanamadım. Yılda yalnızca 6 sayı çıkan bir dergi kapağını ve sayfalarını cömertçe Karkamış’a ayırmıştı. Her sene Karkamış’a gezmeye gelen emekli bir İngiliz profesörün yorumu ile, Gaziantep, dünyadaki kültürel konumunu Karkamış’la sağlamlaştırmış oldu.
Bilal Erdoğan’ın bu ilgisini merak edenlerin merakını gidereyim.
Bilal Erdoğan İtalya’da Bologna Üniversitesi’nde yüksek lisans yaparken Prof. Nicolo Marchetti’nin öğrencisi olmuştu.
Prof. Marchetti, öğrencisini sürekli Gaziantep’e davet etmiş ve Bilal Erdoğan’da geçtiğimiz gün hocasını kırmayarak gelip gördüğü Karkamış’tan fevkalade iyi izlenimle ayrılmıştı.
Bilal Erdoğan’ın Karkamış gezisine projeye önemli destek veren Şahinbey Belediye Başkanı Tahmazoğlu da katılmış, dünya kültür mirasına girecek olan Geç Hititler’in başşehrini keyifle gezerken sohbet etmek imkanı da buldular.
Meral Akşener olayı
Çok çirkin ama siyasette maalesef ‘belden aşağı kültürü’ ziyadesiyle mevcut! Yalnız bizde değil, bütün dünyada da örnekleri var. Bill Clinton’ın stajyer Monica yüzünden başına gelenleri bir hatırlayın…
Demokrasimizin ilk kurbanı Adnan Menderes’in de kasasından kadın iç çamaşırı çıktığı iddia edilmişti. O zaman video olmadığı için kadın donunun fotokopisi çekilmiş ve tutanak tutulmuştu!
İsmet Paşa’ya bu yönde saldırı olmamış, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmadığı için “Bizi harbe sokmadı, milletin erkekliğini öldürdü” şeklinde eleştirilmişti!
Ama yakın tarihimizin en büyük vurgununu Deniz Baykal yedi ve istifa etmek zorunda kaldı.
Ancak, özel hayata dair kasetler ve iftiralar hep erkekler için yapılageldi.
İlk defa bir kadına iftira atılıyor. İnanması zor bir kenara, çok tehlikeli bir safhaya giriliyor.
İlk tepkinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan gelmesinden hem memnuniyet duyuyorum, hem de şaşkınlık!
Arınç’ın tepkisi çok ağır: "Çok çirkin bir şey. Şaşırdığımızı ifade etmeliyim. Akşener'i 99'lardan beri tanıyorum. Fevkalede ciddi, cesur, inançlı, ahlaklı, tertemiz bir Anadolu çocuğudur. Akşener'e yapılan bu iftirayı reddediyorum."
Beni şaşırtan ise iftirayı atan Latif Erdoğan’ın kimliği. Eski cemaatçi şimdi saf değiştirmiş!
Meral Akşener’in duruşu, siyasi hayatı nedeniyle bence böyle bir iftira için seçilebilecek en son insan!
Hatırlanırsa, Akşener’in 28 Şubat’a karşı tavrı, askerlerin tepkisini çekmiş, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Çetin Saner, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünsan vasıtasıyla Akşener’e haber yollamıştı: ''Git, söyle o kadına. İleri geri konuşmasın. Gelirsek, İçişleri Bakanlığı önünde onu yağlı kazığa oturturuz.''
Meral Akşener, hiç tırsmamış ve anında komutanı yanıtlamıştı: ''Söyleyin ona, ben Balkanlı’yım. Kazık deyince aklıma Balkanlı olan Kazıklı Voyvoda geldi. Kazıklı Voyvoda'yı da iyi tanırız. Unutulmasın ki, Kazıklı Voyvoda’nın cinsel tercihlerini de biliyoruz.''
İşte böyle bir kadına iftira tutmaz da, hangi siyasi mülahaza ile yapıldı, onu merak ediyorum. Bir de bu rezaletin sevdiğim bir Antepli’nin oğlunun programında geçmesine çok üzüldüm.
Dedesinin adına taşıyan Cemil Barlas, ünlü gazeteci Mehmet Barlas’ın oğlu.
Kenan Evren, Vilayet’in balkonunda konuşmuştu ve…
Evren, 1990’lı yılların sonunda vefat etseydi tüm partilerin katıldığı ‘Devlet Töreni’ ile defnedilecekti, diye yorumlar var.
Evren’in, “Ben kefilim” dediği 1982 Anayasası yüzde 92 oyla kabul edilmedi mi?
Bu durumda, yapılan yorumlar da yanlış değil! Yanlış olan, zamanında ölmesini bilemedi!
İhtilalden sonra geldiği Gaziantep’te eski Vilayet’in balkonundan konuşmuştu. O zaman Antepliler’i övmüş, “Ben Konya’da 2. Ordu Komutanı iken bütün araçlarımızı Gaziantep’e gönderirdik, burada tamir edilirdi. Çok iyi ve yetenekli ustalarınız vardı. Söz verdikleri zamanda araçlarımızı teslim ederlerdi. Fiyatlarınız da uygundu” demişti.
Evren konuşurken, birisi “Paşam, daşşağını yiyim” diye bağırınca, Evren dikkat kesildi, ama ne söylendiğini anlamadığı için arkasında bulunanlara sordu.
Onlar da Evren’in anlayacağı şekilde ifade ettiler. Paşa, bu kez de, “Yani niye yiyecekmiş ki?” diye sorunca, kibarca bunun yerel bir sevgi deyişi olduğunu, kimsenin bir şey yemeyeceğini Paşa’ya zor da olsa anlattılar! Daha sonra Paşa’nın bunu etrafındakilere sık sık tekrarlayıp güldüğünü duyduk! Demek ki çok hoşuna gitmiş olmalı!
Kenan Evren öldü diye, İzmir’de vatandaşlara helva dağıtılması, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, Kenan Evren’in anneler gününde ölümü, işkencelerde, hapishanelerde ölen solcu çocukların annelerine en güzel hediye olduğunu söylemesi, camideki cenaze namazında çocuklarını yitiren bazı annelerin, “Hakkımızı helal etmiyoruz. Haram olsun” demeleri unutulmayacak. Tıpkı, Evren’in kızı Şenay Gürvit’in, “Babamı 60 milyon insan seviyordu. Bir 10 milyon da sevmesin, umurumuzda bile değil” demesi gibi…
Erken gitseydi belki bilmem neresi yenerek gidecekti, ama geç kaldığı için nefretle gitti!
İbret alınacak bir şey var mı? Pek yok, galiba! Beterin beteri olduğunu unutmamak lazım. Tarih böyle diyor!