Sokaklarından kadın cesetleri toplanan ülke

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Farkındasınız değil mi?

Bu ülkede her gün sokaklardan, mezarlıklardan, otobüs duraklarından, evlerin izbe köşelerinden kadın cesedi topluyoruz.

Ve hala aylardan beri kadına şiddete yönelik bir yasa çıkarılmasını bekliyoruz.

Bu ülkenin en büyük yargı organının, Yargıtay Başsavcılığı’nın, Mardin’de 28 kişinin cinsel istismarına uğrayan 13 yaşındaki kız çocuğu için yerel mahkemenin “küçük kızın her şeyin farkında olduğu ve sanıkların en alt sınırdan cezalandırılması” talebine destek verdiği bir ülkede kadına yönelik iyi ve olumlu şeyler beklemek biraz fazla iyimserlik gibi geliyor insana.

                                                              ***

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, dün Antalya’da katıldığı toplantıda ders kitaplarında kadın erkeğin rollerine ilişkin belirlemeye dikkat çekip, “Babanın gazete okuyup, annenin mutfakta olduğu” görüntülerin kaldırılması gerektiğini söylüyor.

Ancak, Bakanlığı’na bağlı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde,

Dayak olayı sebepsiz ortaya çıkmaz.”

Anne yemek yapması gerektiği halde yapmamıştır.”

Aile reisinin eve geldiği zaman kızmaya en müsait olduğu zamandır. Çünkü yorgunluk vardır, açlık vardır, günün gerginliği vardır.”

Denilerek, bu görevleri yerine getirmeyen kadının dayağı hakettiğisöylenmeye çalışılıyor.

                                                               ***

Aynı internet sitesinde  yer alan Çalışan Kadının Klavuzu adlı kitapta ise,  Anne çalıştığı gerçeğinin yanında asıl görevinin ev hanımlığı olduğunu her zaman hatırlamalıdır. Bir annenin birinci görevi kocasına eş, çocuğuna anne, yuvasına hanımefendi olmasıdır” gibi, çağdışı ifadeler yer alıyor.

Belli ki Fatma Şahin, kadına şiddet konusunda diğer bakanlıkların hatasını, ayıbını düzelttirmeye çalışırken, kendi bakanlığının çatısı altındaki bu çağdışı kalmış zihniyetin henüz farkında bile değil.

                                                               ***

Önceki gün açıklanan Türkiye İlerleme Raporu’nda, kadın- erkek eşitliği konusunda alınan önlemlerin yetersizliğine dikkat çekilerek, “Özellikle namus cinayetleri ve kadına karşı şiddette artış gözleniyor. Polisler kendilerine yardım istemeye gelen kadınları geri çeviriyor. Savcı ve hakimler yavaş kalıyor.  Aile mahkemeleri yetersiz. Ayrıca bazı kamu figürleri tecavüz ve şiddet olayları sonrasında kadınları suçlar şekilde açıklama yapıyor” deniliyor.

İşte bu figüre en son örnek, daha birkaç gün önce Mardin’de 28 kişinin cinsel istismarına uğrayan 13 yaşındaki kız çocuğu için yerel mahkemenin “küçük kızın her şeyin farkında olduğu ve sanıkların en alt sınırdan cezalandırılması” talebine destek veren Yargıtay Başsavcılığı değil mi?

Mahkemenin böyle vicdanları kanatan bir karar vermesi, Yargıtay Başsavcılığı’nın da vicdansızca bu kararı onaylaması, bu ülkede kadına şiddetin sona ermesi için, başta hukuk kurumunun zihniyet değişikliğine uğraması gerektiği sonucunu doğurmuyor mu?

                                                               ***

İki gün önce İstanbul’da taksiye binen bir kadın, Ermeni olduğu için taksi şoförü tarafından darp edildi. Teadüfen olay yerinden geçen bir avukatın yardımı ile karakola giden Ermeni asıllı vatandaşımız olan bu hanım, saldırganın sabıka dosyasını görünce davacı olmak istememiş. Ancak daha sonra devreye giren Kezban Hatemi ve polis  şefinin ısrarı üzerine davacı olmaya karar vermiş.

Şimdi, sapık fikirli taksi şoförü yakalansa bile ne ceza alacak?

Belli ki kadıncağız, darp edildiği ile kalıp, başına bela almamak için davacı olmak istemedi.

Üstüne üstlük, darp eden taksi şoförü ile darpedilen Ermeni hanım karşısına geldiğinde, bu ülkede, “Hanımın Ermeni olması nedeniyle milliyetçilik duyguları galeyana gelmiştir” diye karar verebilecek yargıçlar yok mu?

                                                               ***

Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş ya!

Biz de kadına yönelik her türlü şiddet karşısında tüm kurumları, baştan sona lime lime dökülen bir ülkeyiz.

Milli Eğitim’in ders kitabından, genelkurmayın kışla eğitiminde askerleri “Esmer, kumral, sarışın fark etmez, topçular affetmez” diye koşturmasından tutun da bizzat sorunu çözmeye uğraşan bakanlığın sitesine, Mardin’de yerel mahkemeden Yargıtay Başsavcılığı’na kadar her kurum kadını o kadar hedef haline getirmiş ki!

Bu kurmların tümünde bir zihniyet değişikliği yaşanmadan, biz daha uzun zaman sokaklardan kadın cesedi toplamaya devam edeceğiz galiba!

Yazıklar olsun!

 

 

 

 

 

 

 

Sokaklarından kadın cesetleri toplanan ülke