Puta tapar gibi Atatürk’e tapmak

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

28 Şubat döneminde devlet ve medya biz kendini solcu ve laik bilmekle övünenleri, elbirliği ile öyle bir trene bindirmişti ki tutabilene aşkolsun!

Güya solcular, sosyal demokratlar, aydınlar(!) olarak var kuvvetimizle Atatürk’e sarılıyorduk.

Bir yere gittiğimizde hemen duvarında Atatürk resmi var mı diye bakıyor, ona göre puan veriyorduk karşımızdakine.

Maarif Kavşağı’ndaki eski Sanayi Odası binasının 5. Katındaki kocaman ofisin duvarlarına aynı anda 6-7 tane Atatürk resmi asmıştık.

Anti-laik tehlikeye karşı tek koruyucumuz olan Atatürk’e daha bir dört elle sarılmaya başlamıştık, alışageldiğimiz üzre…

2000 senesinde The New York Times’ın Türkiye Temsilcisi Stephan Kinzer davetimiz üzerine Antep’e geldiğinde güzel ofisimizden pek etkilendi.

Ama en çok da duvarlardaki Atatürk portrelerinden….

Sonra dönüp dedi ki, “Çok enteresan siz Türkler’in bazı şeylere olan sevgisi sanki puta tapar gibi…

                                               ***

Devletin resmi ideolojisinin yıllar boyunca empoze edildiği beyinlerimiz, olayları doğru ve sağlıklı algılamamıza o kadar engel oluyordu ki, bu ülkeyi düşmanlardan kurtardı ve cumhuriyeti kurdu diye taparak seviyorduk Atatürk’ü…

Oysa dünyadaki tüm ülkelerin geçmişinde o kadar çok Atatürk ve Atatürk gibi, hatta ondan daha üstün devlet adamı vardı ki onlar hiç kimsenin o kadar umurunda değildi bizim kadar…

Kinzer’in sözleri, günlerce zihnimde asılı kaldı…

Doğru söylüyordu usta gazeteci, bu işte bir yanlışlık vardı gerçekten de…

Sonrasında ne mi oldu?

Atatürk resimlerini tek tek indirdim… Yerlerine güzel tablolar asmaya başladım…

Her farklı resme baktığımda farklı duygular hissetmek ruhuma iyi geldi, ofisin duvarları şenlendi…

(İyi ki CHP’li değilim, yoksa beni afaroz ederlerdi!)

                                               ***

Sonraki süreçte, derin devletin işleyişini, faili meçhulleri, Kürt sorununu, Ermeni soykırımını, 6-7 Eylül’ü daha iyi öğrenip kavramaya başladıkça, “puta tapar gibi” Atatürk sevgisinin ne kadar sistematik ve bilinçli olarak zihinlerimize kazınmak istediğini daha iyi anlar oldum.

İnanılması zor gibi gelecek ama en çok ilgimi çeken ve unutmadığım örneklerden biri Türk Dil Kurumu denilen kurumun yazım kılavuzundaki “Atatürk’e özel uygulama” idi.

Türk Dil Kurumu’nun yazım kuralına göre; eğer Atatürk’ten, “Ulu Önder”, “Büyük kurtarıcı”, En büyük Türk” diye bahsetmeyip, “o” diyecekseniz, bu “o” büyük “O” olacaktı ve kainattaki başka tüm canlıları kastederken küçük “o”, yalnız ca Atatürk’ü kastederken büyük “O” kullanacaktınız.

Bu tür uygulamalar ancak diktatörlüklerde olurdu…

                                               ***

Önceki gün arkadaşım İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde tanık olduğu bir cumhuriyet kutlamasını anlattı:

“Şık kıyafetler içerisindeki kadın ve erkekler, bir kısmı altında pahalı motosikler, ellerinde bayraklarla 10. Yıl Marşı’nı söyleyip, sloganlar atarak, yürüdüler.

Bir süre sonra sloganlar “Şehitler ölmez vatan bölünmez”e dönüştü.

Hallerine baktığınızda anlıyordunuz ki, dünyadan ve de kendi ülkelerinin gerçeğinden haberdar değillerdi.

Ne ülke, ne laiklik, ne de Atatürkçülük umurlarındaydı aslında.

Tek korku ve endişeleri alışık oldukları düzenin bozulması, kendi hayatlarına dokunulmasıydı.

Uzaktan bir süre seyrettim, “Siz mi engel olacaksınız, bu ülkenin sürüklenmekte olduğu karanlığa” diye hayıflandım kendi kendime…”

                                               ***

Dün CHP’lilerin Atatürk resmi konusundaki saçma sapan açıklamalarını okuyunca tüm bunlar geçti aklımdan…

Efendim CHP’li iki milletvekili makam odasından Atatürk resmini indirmiş de, o zaman Gürsel Tekin bu konuyu soruşturmuş da, milletvekilleri yok böyle birşey demiş de.. Şimdi de konuyu araştırmak için bir soruşturma komisyonu kurulmuş da..

Partinin yeni umudu bile ilk demecini bu konuya ayırmış.

"Bu savlarla ilgili, dedikodularla ilgili kendimiz bir soruşturma komisyonu kurduk. Bu komisyonun değerlendirmeleri yetkili organlara iletilecektir ve mutlaka gereken karar bu organlardan çıkacaktır" diyor..

                                               ***

Gerçekten ayıp, yazık ve günah!

Ülkenin bir bölgesinde savaş oluyor, insanlar ölüyor, devlet terörü yaşanıyor. Ama CHP, “put” haline getirerek nemalandığı Ataürk resminin duvardan indirilip indirilmediğine harcıyor tüm enerjisini!

Duvarda Atatürk resmi olsa ne olacaaak, olmasa ne olacak?

100 yıl önceki bir askeri, siyasetçiyi “put”a çevireceğinize, bu ülkenin önünü açarak yeni, çağdaş, demokrat liderler yaratılmasına fırsat yaratsanız daha iyi olmaz mı?

Ülkeyi AKP iktidarının eline, ülke insanlarının kaderini AKP’nin siyasetine terketmekten utanıp sıkılmıyorsunuz anladık da bari değişen dünyadan bir pay çıkarmaya çalışın kendinize…

 

                                  

 

Not:

Duvarımda küçük bir yer var.

Bir gün bu ülkeyi; tüm halkları eşit ve özgür bir ortamda yaşatacak koşulları sağlayacak, ülkenin azınlıklarını mallarına mülklerine el koymak için onları çöllere ölüme sürüklemeyecek, halkın askerini ve polisini halkının üzerine göndererek öldürtmeyecek,  Anadolu topraklarındaki tüm halklarını “en büyük zenginlik” olarak bağrına basacak, hiç kimseye ne zorla şapka giydirip, ne de zorla namaz kıldırmayacak bir lider yönetirse onun bir tane resmini duvarımın  bir köşesine asacağım, söz… Ama yalnızca o kadar…

 

 

 

Puta tapar gibi Atatürk’e tapmak