İki seçenek
Ünlü Sufi düşünür Beyazıt çok mutlu bir insandı. Hatta mutluluğun ötesinde coşkun bir adamdı. Hiç kimse onu mutsuz, somurtkan, neşesiz, karamsar göremezdi. Hiç kimse onun şikayet ettiğine, homurdandığına, yakındığına, mızmızlandığına şahit olmamıştı. Bazen evinde yiyecek bir lokma yemeği olmazdı ama o hep mutluydu. Bazen günlerce aç kalırdı ama o hep mutluydu. Bazen üstüne giyeceği bir elbisesi bile olmazdı ama o musmutlu olurdu. Ayağına giyeceği ayakkabısı olmazdı ama mutluydu. Bazen başını sokacağı bir evi olmaz, dışarıda uyumak zorunda kalırdı ama o hep mutluydu. O hiç bir koşul, şart altında mutluluğunu bozmazdı. Çünkü onun mutluluğu koşulsuzdu. Tabi bir insan sürekli mutluysa; mutsuz insanlar onu çekemezler, kıskanırlar. Sizin mutluluğunuz bazıları için iyi değildir. Beyazıt’a “Nasıl bu kadar mutlu olduğunu” defalarca sormuşlar, o hep gülümsemiş ama hiç cevap vermemiş. Üstat ölüm döşeğinde iken müritlerinden birisi yine aynı soruyu sormuş. “Üstadım şimdi bize mutlu olma sırrını söyle. Hastasın ve yakında gideceksin. Sırrın nedir?” Üstat Beyazıt: “Sır, diye bir şey yok” demiş. “Çok basit bir şey var. Sabahleyin hayata gözlerimi açtığımda Allah bana iki seçenek sunar. ‘Beyazıt, mutlu mu olmak istiyorsun yoksa mutsuz mu?’ der. Ben de ‘Ey güzel Allah’ım, mutlu olmak istiyorum’ derim. Ben mutlu olmayı tercih ederim. Bu sadece bir tercih, sır filan değil”.
Şimdi “sen de dene, mutlu ol desem” mutlu olmamak için o kadar bahaneler üretirsin ki! Mutlu olmak yada mutsuz olmak sadece bir tercihtir. Toplum, annemiz, babamız bize koşullu mutluluğu öğretti. Bir çok insan emekli olup küçük bir sahil kasabasına yerleşip mutlu bir hayat yaşamayı hayal ediyor. Peki emekli olana kadar ne yapacaksınız? “Doktor olursam mutlu olacağım. İstediğim insanla evlenirsem mutlu olacağım. Güzel bir evim, arabam olursa mutlu olacağım. Sınavı kazanırsam mutlu olacağım. Çok para kazanırsam mutlu olacağım” Bu cümleler size tanıdık geliyor mu? Halbuki mutluluğun herhangi bir şartı şurtu yoktur. Öncelikle mutlu olmak istiyorsan bahane üretme. Ama mutsuz olmayı tercih ediyorsan da sorun değil. Çünkü bu senin kararın. Kararına bağlı kal. Her ne olursa olsun mutsuz ol. Bir yere genel müdür mü oldun? Sen mutsuz ol. Dedenden sana çok yüklü bir miras mı kaldı? Sen gene mutsuz ol. Bakan mı oldun? Yine mutsuzluğa talim et. Çünkü bu senin tercihin… Bütün bu saydıklarımız mutluluk içinde geçerli. Mutsuz olmak için bahaneler üret. Yaşım genç mutsuz olamam. Çok güzelim mutsuz olamam. Çok zekiyim mutsuz olamam. Sağlıklıyım mutsuz olamam, diyebilirsin. Mutlu yada mutsuz olmanın senin kararına bağlı olduğunun farkına vardığın gün hayatının kontrolünü kendi ellerine almış olursun. Kontrolün elinde olduğunda artık bir başkasının seni mutsuz ettiğini söyleyemezsin. Sevdiğim insan beni mutsuz ediyor, diyarsan bırak gitsin. Çalıştığım işyerinin patronu mutsuzluğumun sebebi diyorsan, o işten ayrıl. Tercih senin ya özgür ve mutlu yada köle ve mutsuz olacaksın. Kendime söz veriyorum. “Hiç kimsenin ve hiçbir olayın mutluluğumu benden almasına izin vermeyeceğim”.