Yer-gök OSB olsa değer mi?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Organize Sanayi Bölgeleri’nde bildiğiniz gibi değişik sektörlerde üretim yapan sanayi tesisleri var.

Makarnadan halıya, çikolatadan ipliğe üretip, yurt dışına satıyorlar. Buna da ihracat deniyor.

Gaziantep’te 10 milyon metrekare alan üzerine kurulan 5. Bölgeye üç katı fazla talep varmış.

Yani 20 milyon metrekare arsaya daha ihtiyaç var.

Organize Sanayi Bölgesi Başkanı, bölgede 800 büyük fabrika olduğunu söylüyor. Ama, hepsinin topu topu yarattığı istihdam 100 bin.

Demek ki, büyük sanayi tesislerinin ortalama istihdamı 100, bilemediniz 120 kişi ancak.

Pek de öyle ahım-şahım bir istihdam sayılmaz yani!

Ha unutmadan, o fabrikalardaki makine ve techizatın yüzde 90’dan fazlasını ve de hammaddenin neredeyse tamamını dışarıdan satın alıyoruz. Buna da ithalat deniliyor.

Gaziantep’in 2011 yılı ihracatı 5 milyar dolar ya, ithalatı da 4.7 milyar dolar gibi bir şey.

                                                                  ***

Ben, ülkelerin farklı zenginliklerinin değerlendirilerek, sanayiden elde edilenden daha fazla artı-değer yaratılabileceğini ve bu yolla elde edilen gelirin daha adil paylaşılabileceği inancını taşıyanlardanım.

Ne yani sanayi olmasın mı, üretmeyelim mi denilebilir.

Zaten sanayi var, üretiliyor da, e bunun bir sonu yok mu?

Yer gök sanayi tesisi mi olacak?

Mesela yeni hareket, Gaziantep-Kilis arasına 36 milyon metrekare alana ortak bir OSB kurmakmış.

Kurulursa ne olacak?

Yer-gök OSB olursa, toplum refaha mı erecek?

Zaten OSB’deki refah hiçbir zaman 20 kilometre uzağındaki kente yansımadı ki!

                                                           ***

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Yargıtay üyeliğine atanan Ahmet Karayiğit, “Keşke Gaziantep bir sanayi kenti olmasaydı da bu kadar göç çekmemiş olsaydı. Sanayi yüzünden gelen yoğun göç, kent kimliğini ve sosyal yaşamı ağır bir hasara uğratmış” demişti.

Gaziantep’in son yıllarda hızla artan nüfusu, kentin  varoşlarını kuşatan gettolar, yoksulluk, eğitimsizlik, içinde insan yaşadığına inanılmayan sefalet yuvaları, artan suç oranı, kadın ve çocuğa yönelik şiddet vs.vs. Tüm bunlar sanayinin çektiği göçün tezahürleri değil mi?

O göç sayesinde değil midir sendikasız, belki de Çin’den bile ucuz işgücü kullanıp da ‘istihdam yaratıyoruz, elimizi taşın altına koyuyoruz’ diye kasım kasım kasılmanız.

Ne oldu sanayi oldu da?

Gaziantep’in eğitimi, kültürü, refahı mı arttı?

Yoksa tüm bunların gerilemesi sonucu kent olma vasıfları da mı zayıfladı?

Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin.

                                               ***

Oysa Gaziantep de Kilis de tarihi ve kültürel açıdan o kadar zengin iki kent ki. Turizm gibi bacasız bir sanayi elimizin hemen altında.

Yalnızca Zeugma ile fazla bir çaba gösterilmeden son 10 yılda kentin çektiği turist sayısı dikkate alındığında, bu kaynakların verimli değerlendirilmesi halinde kente sağlayacağı katkı ve refah, 10 tane sanayi bölgesini bile geride bırakır.

Tek Zeugma mı?

Tilmen, Dülükbaba, Taşlıgeçit, Yesemek, Rumkale, Karkamış. Kent içindeki tarihi kilise ve camiler, Kilis’teki başta M.Ö. 4 bin yılına tarihlenen Oylum Höyük olmak üzere yüzlerce höyük, Roma dönemine ait onlarca harabe, türbeler, camiler…

                                                               ***

Tüm bunlar, kentlerin turizminin canlandırılmasını sağlayacak yatırımlarla milyonlarca turisti bölgeye çekecek eserler.

Hem de dışarıya beş kuruş döviz akıtmanıza gerek kalmadan.

Çevreye, doğaya zarar vermeden.

Gelirinin daha deniş kesimlere ve daha adil yayıldığı müthiş bir kaynak elimizin altında dururken, sanayiciliğin bir takıntı haline gelmiş olması, bana biraz garip geliyor.

 

 

 

 

Yer-gök OSB olsa değer mi?